AKP hükümeti, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde, üstelik ülkemizin dört bir yanında şehitlerimiz için selalar okunurken, akaryakıta ve doğal gaza oldukça yüksek miktarda zam yaptı. Zamların yüksekliği ve ayrıca zamanlaması toplum nezdinde büyük tepkilere yol açtı. Sela eşliğinde zam da herhalde Yeni Türkiye Yüzyılı'nın yeni bir uygulaması. Bakalım daha neler göreceğiz?
Önce zamların detaylarını paylaşalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, akaryakıtta ÖTV tutarları arttı. Kararla, ÖTV tutarları motorinde ve benzinde litre başına 5 lira yükseltilmiş oldu.
Kurşunsuz benzinden alınan ÖTV tutarı 7.52 liraya, motorinden alınan ÖTV tutarı 7.05 liraya, otogazdan ise 5.77 liraya yükseltildi.
Bu artışların pompa satış fiyatına yansıması, KDV'si ile birlikte 6 lira oldu.
Böylece, İstanbul'da benzinin litresi 28.05 liradan 34.05 liraya, motorinin litresi ise 26.32 liradan 32.32 liraya yükseldi.
Son ÖTV zammıyla birlikte 28 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından benzine yüzde 69.79 zam geldi. 28 Mayıs'ta benzin 20.56 liradan satılıyordu. Seçimin ardından motorine gelen zam ise yüzde 71'i aşmış durumda. 28 Mayıs'ta 19.40 lira seviyesindeydi. 1 Ocak 2023'e göre, benzindeki artış yüzde 78'i bulurken, motorindeki artış oranı ise yüzde 50.61 oldu.
Hükümet doğal gazın ÖTV'sinde de fahiş bir artışa gitti, doğal gazda standart metreküp başına 0,023 lira olan ÖTV oranı 0,0747 liraya yükseltildi. Böylece doğal gazdaki ÖTV oranı yüzde 224 artırılmış oldu. EPDK'dan yapılan açıklamada, bu artışın doğal gaz faturalarına yansımasının KDV etkisiyle birlikte metreküp başına 6 kuruşluk bir zamma karşılık geldiği belirtildi.
Akaryakıt zamlarıyla alakalı vatandaşların bir kısmı yaptıkları sosyal medya paylaşımlarında, "Benim arabam yok, arabası olan düşünsün" diyor.
Halbuki, gerek akaryakıt, gerekse doğal gaz sadece nihai tüketim ürünü değildir. Bunlar aynı zamanda, sanayide, tarımda, nakliyede en önemli maliyet unsurlarındandır. Bildiğiniz gibi doğal gaz aynı zamanda elektrik üretiminin hammaddesidir. Yani doğal gaza zam, elektriğe zam demektir.
Bu sebeple, akaryakıt ve doğal gaz zamları, tepeden tırnağa tüm ürünlere zam olarak yansıyacaktır. Vatandaşlar, pazarda, markette, sokakta her yerde bu zamları belirgin bir şekilde yaşayacaktır.
Peki, bu, enflasyon artışına sebep olacak mı? Eğer vatandaşın hissettiği gerçek enflasyondan bahsediyorsak, elbette ki ciddi bir oranda artacaktır.
Ama bu fahiş artış, oluşturduğu enflasyon sepeti ve hesaplama yöntemleri sebebiyle TÜİK'in enflasyonuna pek yansımayacaktır. Diğer ifadeyle, resmi enflasyona göre artan vatandaşlarımızın gelirleri, 21 yıllık AKP iktidarı döneminde olduğu gibi erimeye, hatta daha hızlı erimeye devam edecektir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, ÖTV zamlarına gerekçe olarak iki sebep saymaktadır: Birincisi, depremin yol açtığı ilave maliyetlerin bütçe üzerindeki etkisini bir miktar azaltmak; ikincisi ise bu vergilerde uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışlara rağmen 2016 yılından itibaren bugüne kadar neredeyse hiç vergi artışı yapılmaması…
Yani depremde, hükümetin, belediyelerin ve müteahhitlerin hatalarının faturası vergi yoluyla vatandaşlara kesiliyor. Ayrıca dünya ekonomi literatüründe adaletsiz vergiler olarak tanımlanan ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler, bildiğiniz gibi tüketim üzerinden alınmaktadır. Dolayısıyla enflasyon arttıkça, ürünlere zam yapıldıkça bu ÖTV ve KDV gelirlerini de doğal olarak artırmaktadır.
Zaten adaletsiz olan bu vergilerin oranlarında da fahiş bir artış yapmak, adaletsizliği daha da katmerleştirmek demektir. Dolaylı vergilerin toplam gelirler içindeki payı ABD'de, AB ülkelerinde yüzde 30-40'lar seviyesindedir, Türkiye'de ise son zamlarla birlikte yüzde 70'leri geçmiştir.
Dolaylı vergiler hakkında Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, "Böyle vergi olmaz. Adam aç, susuz, boğazına gidecek lokmayı alıyorsunuz" diyerek tepki gösteriyordu ve BTP iktidarında Milli Ekonomi Modeli'nin bir gereği olarak dolaylı vergilerin tamamen kaldırılacağını vurguluyordu.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş da bu son ÖTV zamlarıyla ilgili dikkat çekici bir paylaşımda bulundu:
"Devletin parası vardır ve senin vergine ihtiyacı yoktur! Sana vergi yüklüyorsa sebebi devletin parası olmaması değil, senin paranın olmamasını istemesidir. Buna planlı fakirleştirme de diyebilirsiniz."
Bu önemli tespiti, Türkiye gibi ülkelere dayatılan kapitalist bir gözlükle bakanlar asla anlayamazlar ama Milli Ekonomi Modeli'nin bakış açısıyla bakarsanız, yaşadığımız problemin çözümünü rahatlıkla görürsünüz.
Devletin devlet olmasından kaynaklanan gelirleri vardır. Bunlar senyorajdır, maden gelirleridir, kârlı kamu kuruluşlarıdır vs. Eğer bu gelir kalemlerini devlet kullanmaz ise, geriye gelir olarak sadece vergiler, cezalar ve zamlar kalır.
Üstelik alınan borçların sürekli artan faizleri, borç almak için verilen tavizler, rant, sıcak para piyasalarının oluşturduğu büyük gedik ve daha niceleri de bütçenin sırtına yıkılınca, vatandaşların vergi yükü de arttıkça artmaktadır.
Tek çözüm Milli Ekonomi Modeli'dir, bu modeli ülkemizde hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Ayıkmazsak, unutmayalım, zamlar artık sela eşliğinde yapılıyor.
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025