Dış politikanın esası öngörüdür, yani olacakları önceden öngörmek ve ona göre politika belirlemektir. Bundan dolayıdır ki, dış politika santranca benzetilir, bir hamle yapmadan, birkaç hamle sonrasını hesaplamak gerekir. Devlet adamlarını üstün kılan en önemli özellik de budur. Öngörü sahibi devlet adamı, usta kaptan gibidir. Usta kaptan nasıl en dalgalı denizlerde gemisini batırmadan sağlam bir şekilde yüzdürürse, öngörülü devlet adamı da aynen böyle devletini tehlikelerden korur. AKP hükümetlerinde dış politikayı yürütenler, söz konusu öngörüye sahip olmadığından, ülkemizi büyük tehlikelerle karşı karşıya getirdiler. Genelde Ortadoğu, özelde de Suriye politikaları temelden yanlış idi. Suriye politikasının öngörüsüzlüğüne ve iflâs ettiğine dair en büyük delil IŞİD terör örgütünün ortaya çıkmasıdır. Stratejik derinlik diyerek işe başlandı, ama sonunda bir kuyunun derinliği boylandı. Esad rejimini yıkmak için herkese ve her örgüte destek verenler, IŞİD ile baş edebilmek için Esad'dan yardım istemeye muhtaç kaldılar. İngiltere Genelkurmay eski Başkanı Richard Dannett, "IŞİD'e karşı koyabilmek için Batı ülkelerinin Esad ile işbirliği yapması gerektiğini" söylüyor. Dannett, "Suriye hava sahasını kullanarak IŞİD mevzilerine yönelik yapılacak hava saldırılarının Esad rejiminin izniyle gerçekleştirilmesini" önemle vurguluyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı iken, çok büyük ve kibirli konuşmuştu. Demişti ki: "Ben şahsen bu noktadan sonra Esad kalacak olsa bile, elini sıkmaktansa istifa etmeyi tercih ederim." Böyle bir söz, devlet adamlığına yakışmazdı. Çünkü devlet adamları, çok kere yıllarca savaştığı taraflarla, barış masasına oturuyor, barış antlaşmaları imzalıyor ve el sıkışıyorlar. Dış politikada amaç, milli çıkarları korumak ve artırmaktır. Hiçbir devlet adamı, milli çıkarların önüne şahsi nefret, kin, inat ve hırsını koyamaz. Böyle davranışlara tutarlılık da denmez. Dengelerin sürekli değiştiği bir bölge ve ortamda değişmemek tutarlılık değil, düpedüz bağnazlıktır. CIA eski üst düzey yetkilisi ve Ortadoğu uzmanı Graham Fuller bile, Suriye politikasının yanlışlığını itiraf ediyor ve şöyle diyor: "Türkiye ve diğer ülkeler, Esad'ın iktidarda kalabilme yeteneğini göremeyerek hata yaptılar? Ankara, Washington ve birçok ülke Suriye rejiminin devrileceğini düşündü. Hesaplar tutmadı. Esad dayanıklılık gösterdi ve kendisini sevmeyenlerin, ama alternatiflerinin yerine onu tercih edenlerin bile desteğini aldı." Buna rağmen Hükümet, hâlâ Esad gitsin diye ısrar ediyor. Esad gidince, Suriye ve Türkiye için daha iyi mi olacak? Hayır, her iki ülke için daha kötü olacağı gün gibi aşikârdır. Buna en iyi örnek Irak ve Libya'nın durumudur.Rusya, "Batı, Libya'da bizi aldattı, Suriye'de aldanmayacağız" diyerek, Suriye'ye sonuna kadar destek verdi ve Batılıların oyununu bozdu. Batılılar, bunun intikamını almak için Ukrayna krizini çıkardılar. Rusya, Ukrayna'da da Batılıları zarara uğrattı ve plânlarını tersyüz etti. Bu sefer ABD ve Batılar, IŞİD terör örgütünü bahane ederek tekrar Ortadoğu'ya yöneldiler. Yöneldiler, ama yine karşılarında Rusya bloğunu buldular ve görünen o ki, yine emellerine ulaşamayacaklardır. Hükümet, bütün bu gerçekleri çok iyi değerlendirmeli ve zararın neresinden dönülürse kârdır anlayışından hareket etmelidir. Daha açık bir deyişle, hiç zaman kaybetmeden Suriye politikası, ne pahasına olursa olsun sil baştan yapılmalı ve yanlıştan dönmenin erdemi gösterilmelidir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018