Ne dersiniz biz sosyal devlet miyiz? Evet, Anayasa'mızda biz "Sosyal ve Hukuk devletiyiz" yazıyor. Ne güzel değil mi? Gerçekten okunduğu zaman kulağa hoş gelen bir cümle. Ama uygulamaya gelince bence biz ne sosyal ne de hukuk devletiyiz. Biz şu anda keyfi yönetimle yönetiliyoruz. Parlamentoya, hükümete ve Cumhurbaşkanlığa tek kişi egemen?90 yıllık Cumhuriyet edinimlerini yok sayan, demokrasinin altını oyan bir yönetim biçimi ile karşı karşıyayız. Anayasa tanınmıyor, yasalar rafa kaldırılmış ve "Ben dedim oldu" mantığı ön planda.Soma katliamı, çözüm üretilmeden beyinlerden yavaş yavaş silinmekte. Ölen insanların, "Madenciliğin kaderinde varmış ölüm ve öldüler." Sanki bunda kimsenin suçu yokmuş gibi yaklaşımlar, ön plana çıkarıldı. Şimdi de asansörde 10 gencecik vatandaşımızın ölümü geldi yanı başımıza. Ölen o insanlar, hayatlarında asansöre bindiler mi? Onlar gecekondularda, köylerdeki kerpiç evlerde oturmuş delikanlılardı. Gelmişler, para kazanıp kendilerine çekidüzen vermek istemişler. İnanın iş seçimi de yapmamışlardır. Çünkü iş, aslanın ağzında! O insanlara bu işin eğitimi de verilmediği kesin. Yük asansörüne, kişilerin binmemesi gerektiğini kimse öğretmediği gibi akıllara bile gelmemiştir.İşin ilginci Soma'daki maden ocağının denetleyici firma ile bu binanın yapımındaki denetleyici firma aynı.. Bilirsiniz Nasrettin Hoca'nın evine hırsız girmiş. Ertesi günü komşuları toplanmışlar her kafadan bir ses:-Hocam neden kapını iyi kilitlemedin?-Neden paraları evinde sakladın? Hoca kızmış ve:-Tamam, tamam da o hırsızın hiç mi suçu yok.Şimdi işçiler suçlu, asansör sorumlusu da suçlu peki bu denetleyici firma neden cezalandırılmaz? Ama o, sosyal devlette olur.Sosyal devlet, insanlarını toplumsal risklere karşı güvence altına aldığı vatandaşlık kurumunun güvencesinde "haklar" temel alınan bir yapılanmadır. Liberal toplumlarda insanlar çalışmamakla, tembellikle suçlanmaktadırlar. Çünkü çalıştırdıkları insanlar yoksulluk sınırını hiç aşamazlar, her zaman işverene muhtaç olmalıdırlar.Ülkemizde sosyo-ekonomik yaşamın yeni aktörleri üzerinde nedense durulmuyor. Onlar vasıtasıyla ve devletin de onlara desteği ile çalışan insanların hakları devamlı kötüye gitmektedir. Hâlbuki refah devletinin kendi vatandaşlarını toplumsal risklere karşı vatandaşlık ekseni etrafında koruması temel görevdir.T.H . Marshall diyor ki," İnsanlığı toplumsal eşitliğe götüren güç 'Modern Yurttaşlık Kurumudur." Bu sözü tam elli yıl önce söylemiş. Ama zamanımızda bile bakıyoruz ki "Vatandaşlık Kurumu" bir arpa boyu ilerlemediği hatta ülkemizde gerilediği görülmektedir. Çünkü "Refah Devleti" vatandaşlarına sağlık, barınma, eğitim, çalışma haklarını korur ve uygular. Zamanımızda ise liberal politikalar refah devlet yerine bireysel zenginler üretmekte ve toplumu günden güne eşitlik ilkesinden uzaklaştırmaktadır. Ülkemizde uygulanan yanlış ekonomik politikalar orta sınıfı yok etmiş ve işsizlik ordusunu artırmıştır. Bunun yanında çalışanların hakları her geçen gün kısıtlanmakta ve hak arayanların üzerine güvenlik güçleri gönderilmekte ve orantısız güç kullanılmaktadır.Ülkemizin doğasına ve insanına uymayan kapitalist yapılanma "Çalışan yoksullar" oluşturmuştur. Çünkü istihdama katıldıkları halde aldıkları ücretin yoksulluk sınırının altında kalması onları sosyal yapılanmanın gerisine itmiştir.Ne zaman ki toplumsal riskler, toplumla paylaşılır, devlet bu riskleri asgari düzeye indirmek için rol oynar; işte o zaman "Sosyal Devlet" kendiliğinden oluşur. Devlet görevini yapmayınca, politikacılar vatandaşının yaşama biçimini kolaylaştırma çabasına girmeyince orada Refah devleti ve refaha ulaşmış toplumu bulamazsınız. Bulursunuz ki onlara mutlu azınlık diyoruz.Yanılıyor muyum?
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023