Sosyal Güvenlik Reformu ile Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK tek çatı altında toplandı, bundan sonra Genel Sağlık Sigortası devri başlıyor. Öngörülen yürürlük tarihi 1 Ocak 2007.Bu kurumların üyeleri arasında aylık bağlama oranı, prim ödeme günü gibi farklılar ortadan kalkacak.Yasa yürürlüğe girmeden önce sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar için prim günü sayısı ve emekliye ayrılma yaşı değişmeyecek. Şimdi olduğu gibi kadınlar için emekliye ayrılma yaşı 58, erkekler için 60. Prim gün sayısı ise Emekli Sandığı ve Bağ-kur'lular için 9 bin gün, SSK'lılar için 7 bin gün.Yasa yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar için ise 2036'ya kadar emeklilik yaşı değişmiyor. Emeklilik yaşı 2036'dan itibaren kademeli olarak artırılacak, 2048'de kadın ve erkek için eşitlenerek 65 olacak. Prim ödeme ise 7 binden 9 bine çıkarılırken, yasanın yürürlüğe gireceği 2007'den itibaren her yıl 100 gün arttırılarak kademeli olarak gerçekleşecek.Tüm çalışanların maaşları üzerinden ödenecek prim oranları yüzde 33.5'de eşitlenecek.Düzenlemeyle emekli aylıklarında çalışma yılı ve dönemine göre değişen düzeylerde azalmalar görülecek. Emekli aylıkları halen Emekli Sandığı'nda yüzde 3, SSK ve Bağ-Kur'da yüzde 2.6 olan yıllık emekli aylığı bağlama oranı ile belirleniyor. Tasarı yasalaştığında aylık bağlama oranları düşürülerek tüm sigortalılar için eşitlenecek. Türkiye'de ikamet eden herkes zorunlu olarak Genel Sağlık Sigortalı (GSS) olacak.GSS kapsamına giren ve kendi adına veya bir işverene bağlı olarak çalışan herkes prim ödeyecek. Sigortalının çalışmayan, gelir veya aylık almayan eşi, 18 yaşından küçük çocukları ile anne ve babası da GSS'den yararlanabilecek.Prim borcu olanlar ve son 1 yıl içinde 30 gün primini ödemeyenler sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak. Mevcut mevzuata göre prim ödeme zorunluluğu sağlık primi ödemeyen Emekli Sandığı iştirakçilerinde aranmıyordu. SSK'lılarda 90 gün, Bağ-Kur'lular da ise 240 gün prim ödenmemesi durumunda sağlık hizmeti alınamıyordu.Evet, bu hafta yasalaşması öngörülen yasa tasarısının bazı maddeleri böyle. Benim dikkatimi çeken bazı hususlar ise şöyle:Devlet Bakanı Ali Babacan, AB'den ABD'ye tüm ülkelerin devrim niteliğindeki Sosyal Güvenlik Reformu'na gıptayla baktıklarını söylemiş. Prim ödemelerini arttıran, emeklilik yaşını mezara yaklaştıran ve emekli aylıklarını da düşüren böyle reforma acaba niçin gıpta ediyorlar?Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, "Şimdi yapmazsak bunu ileride daha sert yapmak zorunda kalırız. Herkes bu reform tasarısına destek olmalı" demiş. Acaba herkesin gıpta ile baktığı söylenen böyle reformu, niye böyle tehditkar bir üslupla ifade ediliyor.Herkes de iyi biliyor ki, bu reformla, sosyal güvenliğin bütçede yarattığı yaklaşık 25 milyar YTL'lik gediğin kapatılması hedeflenmektedir. IMF Sosyal Güvenlik Reformunu yeni stand by için önkoşul olarak saymıştır, yani bir baskı unsuru olarak kullanmıştır. Mali bir gediği kapatmak için, mali disiplin mantığıyla öne sürülen bir reform paketi emeklilik sistemine artı ne katabilir? Eğer gerçekten bizler için faydalıysa IMF niçin bir baskı unsuru olarak önümüze koyuyor?18 yaşından küçükler için prim ödemesi yokmuş. Mevcut sisteme göre sigortalı anne ya da babanın çocukları için zaten yoktu. Üstelik şimdi 18 yaş sınırı da getirilmiş oldu.Prim ödeyememe opsiyonu 1 yılda 30 güne indirilerek, vatandaş üzerinde baskı arttırılmıştır.Doktorların ve mühendislerin bile işsiz kaldığı bir ülkede böyle bir sistemin nasıl bir faydası olabilir? Öncelikle vatandaşa yeni iş sahaları ve sigorta primlerini ödeyebileceği bir ekonomik ortam açılsa daha doğru olmaz mı?Daha doğru ne yapılabilir diye sorarsanız, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'ne ve Sosyal Devlet Projeleri'ne bakmanızı tavsiye ederim.Borcu borçla kapatma ve yabancı sermaye dışında başka bir çözüm görememe mantığından yola çıkan ekonomik atılımlar, vatandaşın biraz daha kemerini sıkmaktan başka bir işe yaramaz.Milli Ekonomi Modeli kendi ayakları üzerinde, kendi kaynakları ve parasıyla başkasına muhtaç olmadan durabilen bir ekonomik sistemi ortaya koymaktadır.Model, vatandaşına emeklilik hizmeti sunmayı bir görev olarak görmektedir. Bu sebeple prim ödeme, mezarda emeklilik gibi yanlışlıklar güçlü devlet anlayışıyla tamamen ortadan kaldırılacaktır. Model "milleti yaşat ki devlet yaşasın" mantığının bir ürünüdür.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024