Türk Milletinin inancında, tarihinde, kültüründe vatan söz konusu edilemez. Millet, bayrak, sancak söz konusu edilemez. Can, mal, namus, İslam söz konusu edilemez. Çünkü kutsaldır, paha biçilemezdir, vazgeçilemezdir.
Getirildiğimiz noktada ise siyasiler, 'söz konusu vatansa' diye, başlayan cümleler kuruyor. Türk, Türk Milleti kavramını, bayrağını tartışmaya kalkan bedbahtlar var.
Sokaktan her gün çığlıklar yükseliyor; can güvenliğimiz yok, mal güvenliğimiz yok, namus güvenliğimiz yok, diye. İnancımızın nasıl hırpalanmaya, şahsi ve siyasi arzulara göre anlatılmaya çalışıldığı ortada.
Başta da dediğim gibi bu milletin kutsalı olan bütün değerler bugün ya tehdit altında veya tartışma konusu.
Neden bu hale geldik, getirildik?
Özetle anlatayım; eğer vatan söz konusu olmuşsa bunun sebebi ABD, İsrail ve AB'nin dost edilişi, nihai hedef olarak görülüşünden ona göre devletin duruş ve dizayn edilmesindendir.
Can, mal ve namus güvenliği söz konusu oluyorsa bunun sebebi siyasi iktidarların kanun, proje ve uygulamalarının insan merkezli olmaması, eğitimin kalitesizliği, milli, manevi değerlerden yoksun bir eğitim, medya anlayışının varlığı, insanların sınıflandırılması, emeğin karşılık bulmaması ve yoksulluktur.
Bugün iktidar ve Meclis'te temsil edilen partilere bakınca bırakın çözümü el birliği ile bu devlet ve milleti çözümsüz bıraktıkları, icraat, söylem ve duruşlarının insan merkezli olmaktan uzak, parti ve lider menfaatlerine, yandaşlara veya ideolojiye dönüşmüş fikirleri koruma üzerine olduğu görülecektir.
27 Şubat akşamı bu zifiri karanlığı aydınlığa çıkarmak, mutlu insan, güçlü devlet ve tam bağımsız Türkiye için Ankara'dan dünyanın çok iyi tanıdığı, duyduğu o ses Türk Milleti için bir kez daha yükseldi. Duyanlara ne mutlu?
Evet, 27 Şubat akşamı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünya literatürüne girmiş, başlı başına bir ekonomi tezi olan Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet-Milli Devlet adlı eserinin genişletilmiş baskısının tanıtım töreni düzenlendi.
Aslında bu model ve tezleri başta da dediğim gibi dünya biliyor, tanıyor. Sayın hocamız, ülkemizin getirildiği noktada bu toplantı ile milletimize adeta 'hala bir şansınız var' demek istiyordu. Evet, Türk Milletinin bir şansı hala var ama bu şansı bu sefer de göremez ve kullanamazsa yarın çok geç olacak.
Peki, Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet-Milli Devlet kitabında neler var?
Özetle önce insan mantığı var, bağımsız ekonomi var, tam bağımsız Türkiye var.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiğinde, Medine'nin ticareti tamamen Yahudilerin elindeydi. İlk iş olarak Müslümanlara ait pazar kurdu. Yani ticareti millileştirdi, sermayede yabancı egemenliğinin önüne geçti, emeğin karşılığını millileştirdi.
M. Kemal Atatürk, İzmir İktisat Kongresini düzenleyerek bağımsız bir ekonominin temellerini attı ve ekonomiyi bağımsızlaştırdı, emperyalistlerin egemenliğine son verdi.
O Atatürk tarihe geçen şu tespitlerde bulundu; "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa husule gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner?
Her fabrika bir kaledir?
Kılıç (silah) ve saban (tarım); bu iki fatihten birincisi, İkincisine daima yenildi."
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli, Ekonomi Modelinde paranın asıl tarifini anlatır. Milli paranın gerekliliğinden, devletin GSMH karşılığı para basma zorunluluğunun olduğundan, devletlerarası ticaretin milli paralar ile yapılması gerekliliğinden, paranın bir tahrik unsuru olduğundan, bu modelde faizin her daim sıfır olduğundan ve bunların hayata geçiriliş matematiğini anlatır. Devletin ekonomiye müdahalesinin şart olduğunu ifade eder.
Sayın Baş, her zaman 'önce insan' mantığını ortaya koyar. 'Devletin temeli ailedir' der. Anneleri, insan mühendisi olarak tariflendirerek bu mühendisliğin karşılığını verir. 'İnsanca yaşamak için tespit edilen alt sınır üzerinde bir asgari ücret vermek devletin görevidir' der.
Vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş, çocuk maaşı, eğitim ve sağlığın ülkenin her noktasında aynı kalite ve devlet eliyle olması gerektiğini, devletin bu şartları oluşturmaya memur ve mecbur olduğunu açıklar.
Tarım ve hayvancılığın tamamen milli olması, Atatürk döneminde olduğu gibi sanayi ve savunma sanayinin ve teknolojinin tamamen insanımız eliyle, zekâsıyla gerçekleştirilebileceğini vurgular.
Madenlerin, enerji kaynaklarının milletin malı olduğunu, devlet-millet ortaklığıyla çıkarılması gerektiğinin vazgeçilmez olduğunu vurgular.
Milli birliğin, İslam'dan gelen manevi kardeşliğin nasıl sağlanacağını, ırk ve mezhep ayrımcılığının nasıl sona erdirileceğini anlatır. Kaynaklarıyla Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin yaşadığı İslam'ı ortaya koyar. Böylece din üzerinden rant sağlayanların, insanımızı inancından soğutanların önüne geçer.
Daha onlarca insan ve devlet odaklı birçok plan ve projenin hayata geçirilmesi sayesinde kapitalizm biter, emperyalistler kaçacak delik arar.
Bu modeli uygulayanlar güçlü olur, bağımsız olur. Tam bağımsız Türkiye için bu lider ve bu modele ihtiyacımız vardır.
Getirildiğimiz noktada ise siyasiler, 'söz konusu vatansa' diye, başlayan cümleler kuruyor. Türk, Türk Milleti kavramını, bayrağını tartışmaya kalkan bedbahtlar var.
Sokaktan her gün çığlıklar yükseliyor; can güvenliğimiz yok, mal güvenliğimiz yok, namus güvenliğimiz yok, diye. İnancımızın nasıl hırpalanmaya, şahsi ve siyasi arzulara göre anlatılmaya çalışıldığı ortada.
Başta da dediğim gibi bu milletin kutsalı olan bütün değerler bugün ya tehdit altında veya tartışma konusu.
Neden bu hale geldik, getirildik?
Özetle anlatayım; eğer vatan söz konusu olmuşsa bunun sebebi ABD, İsrail ve AB'nin dost edilişi, nihai hedef olarak görülüşünden ona göre devletin duruş ve dizayn edilmesindendir.
Can, mal ve namus güvenliği söz konusu oluyorsa bunun sebebi siyasi iktidarların kanun, proje ve uygulamalarının insan merkezli olmaması, eğitimin kalitesizliği, milli, manevi değerlerden yoksun bir eğitim, medya anlayışının varlığı, insanların sınıflandırılması, emeğin karşılık bulmaması ve yoksulluktur.
Bugün iktidar ve Meclis'te temsil edilen partilere bakınca bırakın çözümü el birliği ile bu devlet ve milleti çözümsüz bıraktıkları, icraat, söylem ve duruşlarının insan merkezli olmaktan uzak, parti ve lider menfaatlerine, yandaşlara veya ideolojiye dönüşmüş fikirleri koruma üzerine olduğu görülecektir.
27 Şubat akşamı bu zifiri karanlığı aydınlığa çıkarmak, mutlu insan, güçlü devlet ve tam bağımsız Türkiye için Ankara'dan dünyanın çok iyi tanıdığı, duyduğu o ses Türk Milleti için bir kez daha yükseldi. Duyanlara ne mutlu?
Evet, 27 Şubat akşamı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünya literatürüne girmiş, başlı başına bir ekonomi tezi olan Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet-Milli Devlet adlı eserinin genişletilmiş baskısının tanıtım töreni düzenlendi.
Aslında bu model ve tezleri başta da dediğim gibi dünya biliyor, tanıyor. Sayın hocamız, ülkemizin getirildiği noktada bu toplantı ile milletimize adeta 'hala bir şansınız var' demek istiyordu. Evet, Türk Milletinin bir şansı hala var ama bu şansı bu sefer de göremez ve kullanamazsa yarın çok geç olacak.
Peki, Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet-Milli Devlet kitabında neler var?
Özetle önce insan mantığı var, bağımsız ekonomi var, tam bağımsız Türkiye var.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiğinde, Medine'nin ticareti tamamen Yahudilerin elindeydi. İlk iş olarak Müslümanlara ait pazar kurdu. Yani ticareti millileştirdi, sermayede yabancı egemenliğinin önüne geçti, emeğin karşılığını millileştirdi.
M. Kemal Atatürk, İzmir İktisat Kongresini düzenleyerek bağımsız bir ekonominin temellerini attı ve ekonomiyi bağımsızlaştırdı, emperyalistlerin egemenliğine son verdi.
O Atatürk tarihe geçen şu tespitlerde bulundu; "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa husule gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner?
Her fabrika bir kaledir?
Kılıç (silah) ve saban (tarım); bu iki fatihten birincisi, İkincisine daima yenildi."
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli, Ekonomi Modelinde paranın asıl tarifini anlatır. Milli paranın gerekliliğinden, devletin GSMH karşılığı para basma zorunluluğunun olduğundan, devletlerarası ticaretin milli paralar ile yapılması gerekliliğinden, paranın bir tahrik unsuru olduğundan, bu modelde faizin her daim sıfır olduğundan ve bunların hayata geçiriliş matematiğini anlatır. Devletin ekonomiye müdahalesinin şart olduğunu ifade eder.
Sayın Baş, her zaman 'önce insan' mantığını ortaya koyar. 'Devletin temeli ailedir' der. Anneleri, insan mühendisi olarak tariflendirerek bu mühendisliğin karşılığını verir. 'İnsanca yaşamak için tespit edilen alt sınır üzerinde bir asgari ücret vermek devletin görevidir' der.
Vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş, çocuk maaşı, eğitim ve sağlığın ülkenin her noktasında aynı kalite ve devlet eliyle olması gerektiğini, devletin bu şartları oluşturmaya memur ve mecbur olduğunu açıklar.
Tarım ve hayvancılığın tamamen milli olması, Atatürk döneminde olduğu gibi sanayi ve savunma sanayinin ve teknolojinin tamamen insanımız eliyle, zekâsıyla gerçekleştirilebileceğini vurgular.
Madenlerin, enerji kaynaklarının milletin malı olduğunu, devlet-millet ortaklığıyla çıkarılması gerektiğinin vazgeçilmez olduğunu vurgular.
Milli birliğin, İslam'dan gelen manevi kardeşliğin nasıl sağlanacağını, ırk ve mezhep ayrımcılığının nasıl sona erdirileceğini anlatır. Kaynaklarıyla Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin yaşadığı İslam'ı ortaya koyar. Böylece din üzerinden rant sağlayanların, insanımızı inancından soğutanların önüne geçer.
Daha onlarca insan ve devlet odaklı birçok plan ve projenin hayata geçirilmesi sayesinde kapitalizm biter, emperyalistler kaçacak delik arar.
Bu modeli uygulayanlar güçlü olur, bağımsız olur. Tam bağımsız Türkiye için bu lider ve bu modele ihtiyacımız vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025