Türkiye'nin içinde debelendiği ekonomik, kültürel, siyasal, dış politik ve stratejik vahim durum, devlet gemisini yürüten Türk siyasetçisinin imalatı değildir sadece. Kimse, sırtında böylesi bir vebali taşımak istemese de, en az siyasetçiler kadar, Türk aydını da bu vahim tablonun ortağı ve vebal sahibidir.
1980 öncesi dönemde klasik tabiriyle sağ, sol, merkez ve dindar cenahta milletimiz adına beyin fırtınalarına şahit olurduk. Daha ziyade provokatif olduğunu şimdilerde görebildiğimiz kapışmalar ve kapıştırmalar olurdu; capcanlı beyinlerimizi "nedenini ve niçinini hiç kimsenin bilmediği şeyler" uğruna yitirirdik. Ama kamuoyuna, milletimizin kurtuluşu adına öyle veya böyle her taraftan projeler, programlar ve teklifler arz edilirdi. Toplumsal hafıza daha dinamik ve canlıydı.
Global mühendisler, 80 sonrası bu işi tam dizayn etmeye karar vermiş olmalılar ki, beyinler iğdiş edilmiş, aydınlar teslim alınmış, az-buçuk eli kalem tutanlar "manda"ya takılmış, millet adına çözümler üretme ameliyesi stoplanmış? Milletimiz namına aydınımız, tam bir bağbozumu yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bu bağbozumundan da en çok etkilenen ve sözkonusu "global dizayn"dan en çok hasar gören muhafazakâr cenah olmuştur.
Toplum, klasik tabiriyle sağdan, milliyetçi-muhafazakâr-dindar cenahtan ciddi beklentiler içindeydi. Milli duruş ve milli çözümlerin adresi olarak daha ziyade muhafazakar cenahın aydınları olarak görülmeye başlanmıştı; sol cenah, devletin gücünü de kullanarak yapacağını yapmış, lakin sıfırı tüketmenin sinyallerini vermeye başlamıştı. Dolayısıyla o güne kadar muhafazakar cenahın aydınları, henüz söz haklarını tam olarak kullanmamışlar, işe daha besmele çekmemişlerdi.
İşte tam bu noktada devreye giren global mühendisler, asıl mesailerini muhafazakar cenahın entelektüellerine harcarlar.
10-15 yıl gibi kısa bir süre zarfında milliyetçi-muhafazakar-dindar cenah adına "başkalaşmış, değişmiş, mandacı, beyni iğdiş edilmiş, milli duruş rotası mandacılığa dönüştürülmüş, koynundaki Hilal'i Haç'a çevrilmiş, fikri ve kalbi zembereği Avrupa ve Amerikan katsayılarına göre düzenlenmiş bir aydın takımı" ortaya çıkartırlar.
Bugün Türkiye'nin tıkanmışlığı ve çıkmazı, göbekten ve yürekten dışarıya bağlı mandacı siyasetin yanı sıra, işte bu "beyni iğdiş edilmiş Amerikancı Haçlı" muhafazakar aydın takımıdır.
Bunlara göre Milli bir Ekonomi modeli olamaz; IMF ne derse o uygulanır, liberalizm sömürüsüne teslim olunur.
Bunlara göre üretim ve emeğe dayalı kalkınma programı uygulanamaz; küresel tefecilerden alınan faizlerle yettiği yere kadar har vurup harman savurulur, faiz hayatın bir gerçeğidir.
Bunlara göre ülkemizde ve bölgemizde milli bir duruş sergilenemez; konjonktüre göre AB veya Amerika'nın rüzgarına yelken açılır.
Bunlara göre yalan bahanelerle İslam coğrafyası dahil dünyanın her tarafı Amerika başta olmak üzere dünyanın efendileri tarafından işgal edilebilir; vatanı, dini, namusu ve nefsi müdafaa kabilinden cansiperane ortaya atılmak terörizm faaliyetidir. Bunlara göre devir, öyle "vatan-millet-Sakarya" devri değildir.
Bunlara göre Amerikancı olunabilir, Avrupacı olunabilir, Haçlı olunabilir ve bunlarla övünülebilir; ama Türk Milletinden olunamaz ve onun tarihten bugüne şahikalar yaratan asaletli duruşuyla ve medeniyetiyle övünülemez.
Bunlara göre papazlarla, hahamlarla dost, kardaş ve yoldaş olunabilir; lakin Hacı Bektaş gibi, Hacı bayram gibi, Mevlana gibi, Yunus gibi, Eşrefoğlu gibi, bu aziz milletin dininin ve medeniyetinin temel taşları Allah'ın dostlarıyla olunamaz, aynı safta buluşulamaz.
Bunların iğdiş edilmiş beyinlerinden AB'nin ve Amerika'nın, öz ifadesiyle Haçlı'nın aklı, fikri ve tekliflerinden başka bir şey sadır olmaz. Bunlardan, ne ekonomide, ne kültürde, ne politikada, ne stratejide milli bir teklif, milli bir duruş, milli bir şahsiyet teklifi çıkmaz, çıkamaz. Bilakis tüm milli tekliflere, tüm milli çözümlere, tüm milli modellere ve tüm milli karakterler karşı tam bir Haçlı duruşu içerisindedirler.
Türkiye bunların eliyle parsel parsel satılmaktadır, medeniyetimiz bunların eliyle Haçlıya peşkeş çekilmektedir. Türkiye'nin asıl çıkmazı, muhafazakar iktidarları da besleyen ve semirten işte bu işbaşındaki veya köşe başındaki "kalbi ve beyni iğdiş edilmiş mandacı muhafazakâr aydın takımı"dır. Bunlar, aziz milletimize "son vuruş tezgahtarı"dır.
Bu "son vuruş tezgahı"nı ve "son vuruş hesapları"nı, Bağımsız Türkiye Partisi ve Kuvay-ı Milliye kadrolarının milli duruşu, milli modeli ve milli kalkınma projeleri bozmuştur, bozmaya devam etmektedir. Ekonomide, faiz sömürüsünden arındırılmış emek ve üretime dayalı milli model BTP'nin somut teklifidir. Devletin, yıllardan beri beli bükülmüş aziz milletimizi baba şefkatıyla kuşatacağı Sosyal Devlet projesi BTP'nin reel çözümüdür. Bölgemizde ve dünyada tarihimizle ve asaletimizle asla bağdaşmayacak "şamar oğlanlığı pozisyonun"ndaki AB ve Amerikan mandacılığı karşısında, Bağımsız Türkiye teklifi BTP'nin köklü teklifidir. BTP'den gayrı teklifi, çözümü ve somut projesi olan bir başkası da yoktur.
Beyni ve kalbi iğdiş edilmiş muhafazakar-dindar kılıklı aydınların "duyarsızlık" sınırlarını aşan "hezeyan ve tahammülsüzlükleri" biraz da bundan olsa gerektir. Ancak BTP'nin "Milli Kurtuluş programları" aziz milletimizi olduğu kadar, şüphesiz bu zavallı aydınlarımızı da kurtaracaktır.
1980 öncesi dönemde klasik tabiriyle sağ, sol, merkez ve dindar cenahta milletimiz adına beyin fırtınalarına şahit olurduk. Daha ziyade provokatif olduğunu şimdilerde görebildiğimiz kapışmalar ve kapıştırmalar olurdu; capcanlı beyinlerimizi "nedenini ve niçinini hiç kimsenin bilmediği şeyler" uğruna yitirirdik. Ama kamuoyuna, milletimizin kurtuluşu adına öyle veya böyle her taraftan projeler, programlar ve teklifler arz edilirdi. Toplumsal hafıza daha dinamik ve canlıydı.
Global mühendisler, 80 sonrası bu işi tam dizayn etmeye karar vermiş olmalılar ki, beyinler iğdiş edilmiş, aydınlar teslim alınmış, az-buçuk eli kalem tutanlar "manda"ya takılmış, millet adına çözümler üretme ameliyesi stoplanmış? Milletimiz namına aydınımız, tam bir bağbozumu yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bu bağbozumundan da en çok etkilenen ve sözkonusu "global dizayn"dan en çok hasar gören muhafazakâr cenah olmuştur.
Toplum, klasik tabiriyle sağdan, milliyetçi-muhafazakâr-dindar cenahtan ciddi beklentiler içindeydi. Milli duruş ve milli çözümlerin adresi olarak daha ziyade muhafazakar cenahın aydınları olarak görülmeye başlanmıştı; sol cenah, devletin gücünü de kullanarak yapacağını yapmış, lakin sıfırı tüketmenin sinyallerini vermeye başlamıştı. Dolayısıyla o güne kadar muhafazakar cenahın aydınları, henüz söz haklarını tam olarak kullanmamışlar, işe daha besmele çekmemişlerdi.
İşte tam bu noktada devreye giren global mühendisler, asıl mesailerini muhafazakar cenahın entelektüellerine harcarlar.
10-15 yıl gibi kısa bir süre zarfında milliyetçi-muhafazakar-dindar cenah adına "başkalaşmış, değişmiş, mandacı, beyni iğdiş edilmiş, milli duruş rotası mandacılığa dönüştürülmüş, koynundaki Hilal'i Haç'a çevrilmiş, fikri ve kalbi zembereği Avrupa ve Amerikan katsayılarına göre düzenlenmiş bir aydın takımı" ortaya çıkartırlar.
Bugün Türkiye'nin tıkanmışlığı ve çıkmazı, göbekten ve yürekten dışarıya bağlı mandacı siyasetin yanı sıra, işte bu "beyni iğdiş edilmiş Amerikancı Haçlı" muhafazakar aydın takımıdır.
Bunlara göre Milli bir Ekonomi modeli olamaz; IMF ne derse o uygulanır, liberalizm sömürüsüne teslim olunur.
Bunlara göre üretim ve emeğe dayalı kalkınma programı uygulanamaz; küresel tefecilerden alınan faizlerle yettiği yere kadar har vurup harman savurulur, faiz hayatın bir gerçeğidir.
Bunlara göre ülkemizde ve bölgemizde milli bir duruş sergilenemez; konjonktüre göre AB veya Amerika'nın rüzgarına yelken açılır.
Bunlara göre yalan bahanelerle İslam coğrafyası dahil dünyanın her tarafı Amerika başta olmak üzere dünyanın efendileri tarafından işgal edilebilir; vatanı, dini, namusu ve nefsi müdafaa kabilinden cansiperane ortaya atılmak terörizm faaliyetidir. Bunlara göre devir, öyle "vatan-millet-Sakarya" devri değildir.
Bunlara göre Amerikancı olunabilir, Avrupacı olunabilir, Haçlı olunabilir ve bunlarla övünülebilir; ama Türk Milletinden olunamaz ve onun tarihten bugüne şahikalar yaratan asaletli duruşuyla ve medeniyetiyle övünülemez.
Bunlara göre papazlarla, hahamlarla dost, kardaş ve yoldaş olunabilir; lakin Hacı Bektaş gibi, Hacı bayram gibi, Mevlana gibi, Yunus gibi, Eşrefoğlu gibi, bu aziz milletin dininin ve medeniyetinin temel taşları Allah'ın dostlarıyla olunamaz, aynı safta buluşulamaz.
Bunların iğdiş edilmiş beyinlerinden AB'nin ve Amerika'nın, öz ifadesiyle Haçlı'nın aklı, fikri ve tekliflerinden başka bir şey sadır olmaz. Bunlardan, ne ekonomide, ne kültürde, ne politikada, ne stratejide milli bir teklif, milli bir duruş, milli bir şahsiyet teklifi çıkmaz, çıkamaz. Bilakis tüm milli tekliflere, tüm milli çözümlere, tüm milli modellere ve tüm milli karakterler karşı tam bir Haçlı duruşu içerisindedirler.
Türkiye bunların eliyle parsel parsel satılmaktadır, medeniyetimiz bunların eliyle Haçlıya peşkeş çekilmektedir. Türkiye'nin asıl çıkmazı, muhafazakar iktidarları da besleyen ve semirten işte bu işbaşındaki veya köşe başındaki "kalbi ve beyni iğdiş edilmiş mandacı muhafazakâr aydın takımı"dır. Bunlar, aziz milletimize "son vuruş tezgahtarı"dır.
Bu "son vuruş tezgahı"nı ve "son vuruş hesapları"nı, Bağımsız Türkiye Partisi ve Kuvay-ı Milliye kadrolarının milli duruşu, milli modeli ve milli kalkınma projeleri bozmuştur, bozmaya devam etmektedir. Ekonomide, faiz sömürüsünden arındırılmış emek ve üretime dayalı milli model BTP'nin somut teklifidir. Devletin, yıllardan beri beli bükülmüş aziz milletimizi baba şefkatıyla kuşatacağı Sosyal Devlet projesi BTP'nin reel çözümüdür. Bölgemizde ve dünyada tarihimizle ve asaletimizle asla bağdaşmayacak "şamar oğlanlığı pozisyonun"ndaki AB ve Amerikan mandacılığı karşısında, Bağımsız Türkiye teklifi BTP'nin köklü teklifidir. BTP'den gayrı teklifi, çözümü ve somut projesi olan bir başkası da yoktur.
Beyni ve kalbi iğdiş edilmiş muhafazakar-dindar kılıklı aydınların "duyarsızlık" sınırlarını aşan "hezeyan ve tahammülsüzlükleri" biraz da bundan olsa gerektir. Ancak BTP'nin "Milli Kurtuluş programları" aziz milletimizi olduğu kadar, şüphesiz bu zavallı aydınlarımızı da kurtaracaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019