Su özgürlük istiyor…

Nüfus artmış…

Yüz yılda bir ortaya çıkan pandemilerin nedeni dünya nüfusunu kontrol altında tutmaya çalışmakmış…

Bilmediğimiz böyle bir görev gücü mü var?

Bölüşülen su, toprak ve ekmek nüfus çoğalınca azalırmış…

Bu tür safsatalara inanmıyorum. 

Tembel olursanız, plansız olursanız, geleceği hayal edemezseniz karşılaşacağınız olaylar size olsa olsa sürpriz olur. 

Suyla ilgili azalıp-çoğalmalar sadece bu çağa ait bir gerçeklik değildir.  Aksine yüzlerce yıl öncesine gittiğimizde de, su kaynaklarının azaldığı; ya da tufana dönüştüğü dönemler olmuş… Ancak insanoğlu bu olaylardan ders alıp kaynakların bir gün tükeneceğini de düşünerek tedbir almışlar. Su baskınlarına karşı bentler inşa etmişler. Eski evlerin kuyuları, büyük kentlerin sarnıçları, kale kentlerin Yerebatanlarıyapılmış... Dağ başlarındaki kalelerde bile yeterli suyun olması için sadece su taşıyan ve bunları sızdırmaz küplerde depolayan sistemler kurmuşlar, yağmur suyunu biriktirecek düzenlemeler yapmışlar.  Kıtlık günleri için evlerde kilerler, kentlerde yiyecek depoları, kalelerde buğday ambarları inşa edilmiş.

Aylar süren muhasaraların yanı sıra çetin ve uzun geçen kış şartlarında karşılaşacakları tehlikelere karşı tedbir almışlar. Topluca yararlanılacak fırınlar, mutfaklar oluşturulmuş. Uzun süre kalabilecekleri yer altı evleri inşa edilmiş. 

* * * 

Su, ne zamanki meydan çeşmelerinden evlere döşenen borular ile musluklarımıza taşınmış, işte o zaman azalmaya başlamış... 

Su, ne zamanki sanayide yardımcı malzeme olarak kullanılmak üzere arıtmasız tesislere yönlendirilmiş işte o zaman insanların elindeoyuncak olmuş. 

Su, ne zaman dağlarda özgürce çağıldamaktan, pınarlardan alıkonulmuş, borular içinde tarlalara, kentteki binalara taşınmaya başlamış işte o zaman yetmez olmuş. 

Su, ne zamanki oluşturduğu koca göllere, göletlere bırakılan atıklarla kirlenmeye başlamış işte o zaman zehir olmuş. 

* * *

"Hadi canım, koskoca içme suyu havzalarını biz mi kuruttuk? Barajlardaki suları biz mi içtik?" diyen yöneticileri anımsıyorum da acı acı gülüyorum. 

Yıllar önce kampa gittiğimiz bir köyde hemen yanımızdan geçen bir dere vardı. Suyundan çevredeki tarlalar faydalanır, köydeki evlerin içinden geçer, sokak kaldırımlarının yanındaki arklardan özgürce akar,  yine ayni derenin sularına karışırdı.  Yaz boyu ne eksilirdi ne de kış boyu taşardı…

Su, her yere yeterdi…

Sonra bir gün geldiler depolar yaptılar. Köyü dolaşan suyu kesip, borular döşediler. Mutfaklara, tuvaletlere banyolara giden boruların başına bir saat ve her yere musluk taktılar. Aybaşlarında köyün suyunu, köylüye fatura ettiler… 

Köydeki su barışı o zaman bozuldu.  

İnsanlar suyun kenarında olmalarına rağmen suyla yaşamayı öğrenemediler.  

Köy giderek şehirleşti… Tezekli yolu önce asfaltlandı. Sonra otobüs kondu. Daha sonra da kentin mahallelerinden biri oldu. 

Harman yeri binalara, ünlü şeftalilerin ağaçları ise sanayiye teslim oldu. 

Şimdi o şirin ve güzel köyde bile şişe suyu kullanılıyor…

* * * 

Nüfus artışını bahane edemeyiz. Dünya yeterince büyük… Rant için havuzlu villalar, gökyüzünü delecek gibi uzanan apartmanlar yerine, insanların huzur içinde yaşayabilecekleri, ekip biçebilecekleri bahçelere sahip arsalar üretmek zorundayız.  Rant için üç beş müteahhide peşkeş çekilecek arazileri, tarım arazisi bahanesi ile halktan esirgemeye hiçbir siyasi iktidarın hakkı yoktur. 

Vatandaşı için arsa üretemeyen, onları kaçak inşaata ve gecekonduya muhtaç eden bir yönetim tarzı kabul edilemez… 

Çevreyi mahveden zararlı teknolojileri biz üretmedik. Nükleer enerji santrallerinin, termik santrallerin mucidi bizler değiliz.

Bazı ülkelerin deniz suyunu terbiye ederek çöllerini yeşillendirdiğini örnek olarak vermek dahi istemiyoruz. Çünkü geri kalmış teknolojileri satın alma gafletinde bulunanlardan, ellerindeki yetkiyi kötüye kullananlardan utanıyor ve onları affetmiyoruz…

Su; bilgidir, akıldır, yaşam kaynağıdır, temizliktir ve enerjidir…

Su; dün yine yetmedi…

Su; yarın yine yetmeyecek...

Su; bu evrendeki en pahalı madde olarak ucuz insanların kendisi hakkında karar vermelerini asla kabul etmeyecek…

Su; çoğaldığı her yerde geçtiği yolları işgal edenleri yok edecek, özgürlüğünü sorgulatmayacak.

Su;  sadece sevilmek ve korunmak istiyor…

Bakalım insanoğlu suyun Allah'ın en büyük nimetlerinden biri olduğunu ne zaman anlayacak?