Bırakın gelişmiş ülkeleri kabile devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde bile 'bu kadar da olmaz' denilen olayları yaşıyoruz.
Ergenekon, Balyoz, Şike, 17-25 Aralık, Geziş olayları, 1. Çözüm süreci, 15 Temmuz kalkışması, mühürlü-mühürsüz oy başlıkları, siyasete-TBMM'ye uzanan mafya-kaçakçılık başlıkları, eğitimde, sağlıkta, ticarette, gıdada, depremlerde, yangınlarda, sellerde vs. akıl almaz skandallar…
Millet olarak hepsini ve daha fazlasını yaşadık. Alışkanlıktan olsa gerek ülkemiz siyaseti de, medyası da suç tanımlama ve suça isim koyma konusunda çok maharetli. Son tanım: 'Diploma çetesi'.
Yine herkes konuşuyor. Yine herkes mazeret ve fail arıyor. Hatta bazıları bu millete, cumhuriyete karşı olan bilinçaltındaki zehirlerini akıtma fırsatı buluyor.
Devlet ve milletimiz bu hale nasıl geldi, sorusunun cevabını konuşan yok.
Bir başka konuşulmayan, iktidarın, milletvekillerinin, kamu görevlilerinin böylesi skandallarda sürekli isimlerinin geçmesinin sebebi nedir, sorusunun cevabıdır.
Bu soruların cevaplarını konuşmadığımız için Türkiye suç mahalline döndü.
Diplomaya dönersek
Çetelere alan açanları, destek verenleri, çetelerden faydalananları ve de görmezden gelenleri konu edindiğimiz de asıl zanlıları görürüz.
Siyasal İslamcıların önde gelen kalemlerinden Abdurrahman Dilipak rakam vererek, '40 kadar milletvekilinin diploması şaibeliymiş' dedi.
MHP'li vekil Levent Uysal'ın diplomasının "sahte" olduğu iddiasına ilişkin haberler, erişime engellendi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, kişisel internet sitesinde yer verdiği biyografisinde 6 lisans, 2 yüksek lisans ve 2 doktora diplomasına sahip olduğunu belirtiyordu.
Gündem olunca Sayan, Anadolu Üniversitesi'nden aldığı 4 lisans bölümüne dair bilgileri kişisel sitesinden kaldırdı.
Fasıklık mı, fosseptik mi?
Gündem üzerine AKP Konta Milletvekili Mehmet Baykan; 'Dünyanın her yerinde yaşanabilecek korsanlık türü bir suç' dedi ve ekledi: 'Operasyonel gücünü kaybetmiş, uyuşturucu müptelası sponsorların desteklediği batıcı tayfa, 86 milyonun kafasını karıştırmak için devreye girdi. 150 yıllık hesap artık aleyhinize döndü. Yerli kadrolar mesafe aldı."
Sizce ne demek istiyor Sayın Vekil?
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi üyesi Prof. Gündüz ise: "Sahte diploma çetesi olayı... Hukukçu, mühendis, öğretmen, eczacı, tarihçi... Aralarında 400 sahte akademisyen, prof ve doçent... Bunların aldıkları görevler, yaptırdıkları lisansüstü çalışmalar... Düşündükçe insanın içi kararıyor... Kemalist sistem tam bir fosseptik çukuru."
Yazık! İlahiyat okumuş, hocalık yapıyor. Nasıl bir fıska düşmüşse her şeyi fosseptik görüyor.
Vatandaş gözüyle
İktisat bitirmiş, simitçilik yapıyor. Eğitim fakültesi bitirmiş manavcılık yapıyor. Uluslararası ilişkiler okumuş çoban. Ekonomi okumuş taksici, haberleri hep gündemimizdeydi.
İnsanlar bu duruma nasıl geldi sorusunun cevabı ortaya çıktı.
Meğer hali yıkamacı psikolog yapılmış. Elmacı dişçi, Armutçu hemşire olmuş.
Torbacı, komiser olmuş. Tornacı, lojistik şirketler sahibi olmuş. Sandalcı, gemicik filoları kurmuş.
Bir tecavüzcüye devlet ve belediyeler onlarca milyar liralık ihaleler vermiş. Dün iki koyun otlatamayanlar bugün Türkiye'nin en büyük sermaye sahibi olmuş.
Yok, yok! Büyük örnekleri vermeyeceğim. Fatih Altaylı'nın keyfi yerindeymiş. Gidip, keyfini bozmayalım...
Demek ki o dillerden düşürülmeyen liyakat ve ehliyet kavramları sahteymiş.
Neticede ülkemiz her alanda dünya arenasında itibar kaybediyor. Hem de itibardan tasarrufun haram sayıldığı yıllarda.
Bir başka pencere
Skandal sağlık sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların hastaneleri gündeme geliyor.
Skandal eğitim sektörünse ise AKP'li vekillerin, başkanların okulları, üniversiteleri gündeme geliyor.
Skandal turizm sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların otelleri gündeme geliyor.
Skandal ticaret sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların şirketleri gündeme geliyor.
Skandal kamu ihalelerinde ise AKP'li eski vekillerin, eski adayların, eski başkanların ve yandaşların isimleri gündeme geliyor.
Bu kadar tevafuk (denk gelme) ilginç değil mi?
Bu noktaya nasıl geldik?
2010 referandumunda Prof. Dr. Haydar Baş önderliğinde 'ülke demokratik krallığa götürülmek isteniyor, polis devletine dönüştürülüyoruz, parti devletine doğru sürükleniyoruz' gibi nice feryatlarımız oldu.
Millet duymadı. Ama vazgeçmedik. 'Bu ülkede eğitim ve sağlık sistemi endüstriye dönüştü. Okullar ve hastaneler kar hesabı yapıyor. Dahası bu hayati kurumlar tekelleşiyor' dedik.
Millet yine duymadı. Biz de vazgeçmedik.
Yargı tarafsızlığı kaybediyor, siyasetin aracı haline getiriliyor, yakında temel haklarınız bile tartışmaya açılacak, dedik.
Yok, millet yine duymadı. Şimdi herkes halinden şikayetçi ve haktan, emekten, hürriyetten, adaletten bahsediyor. Etme-bulma dünyası…
Ergenekon, Balyoz, Şike, 17-25 Aralık, Geziş olayları, 1. Çözüm süreci, 15 Temmuz kalkışması, mühürlü-mühürsüz oy başlıkları, siyasete-TBMM'ye uzanan mafya-kaçakçılık başlıkları, eğitimde, sağlıkta, ticarette, gıdada, depremlerde, yangınlarda, sellerde vs. akıl almaz skandallar…
Millet olarak hepsini ve daha fazlasını yaşadık. Alışkanlıktan olsa gerek ülkemiz siyaseti de, medyası da suç tanımlama ve suça isim koyma konusunda çok maharetli. Son tanım: 'Diploma çetesi'.
Yine herkes konuşuyor. Yine herkes mazeret ve fail arıyor. Hatta bazıları bu millete, cumhuriyete karşı olan bilinçaltındaki zehirlerini akıtma fırsatı buluyor.
Devlet ve milletimiz bu hale nasıl geldi, sorusunun cevabını konuşan yok.
Bir başka konuşulmayan, iktidarın, milletvekillerinin, kamu görevlilerinin böylesi skandallarda sürekli isimlerinin geçmesinin sebebi nedir, sorusunun cevabıdır.
Bu soruların cevaplarını konuşmadığımız için Türkiye suç mahalline döndü.
Diplomaya dönersek
Çetelere alan açanları, destek verenleri, çetelerden faydalananları ve de görmezden gelenleri konu edindiğimiz de asıl zanlıları görürüz.
Siyasal İslamcıların önde gelen kalemlerinden Abdurrahman Dilipak rakam vererek, '40 kadar milletvekilinin diploması şaibeliymiş' dedi.
MHP'li vekil Levent Uysal'ın diplomasının "sahte" olduğu iddiasına ilişkin haberler, erişime engellendi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, kişisel internet sitesinde yer verdiği biyografisinde 6 lisans, 2 yüksek lisans ve 2 doktora diplomasına sahip olduğunu belirtiyordu.
Gündem olunca Sayan, Anadolu Üniversitesi'nden aldığı 4 lisans bölümüne dair bilgileri kişisel sitesinden kaldırdı.
Fasıklık mı, fosseptik mi?
Gündem üzerine AKP Konta Milletvekili Mehmet Baykan; 'Dünyanın her yerinde yaşanabilecek korsanlık türü bir suç' dedi ve ekledi: 'Operasyonel gücünü kaybetmiş, uyuşturucu müptelası sponsorların desteklediği batıcı tayfa, 86 milyonun kafasını karıştırmak için devreye girdi. 150 yıllık hesap artık aleyhinize döndü. Yerli kadrolar mesafe aldı."
Sizce ne demek istiyor Sayın Vekil?
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi üyesi Prof. Gündüz ise: "Sahte diploma çetesi olayı... Hukukçu, mühendis, öğretmen, eczacı, tarihçi... Aralarında 400 sahte akademisyen, prof ve doçent... Bunların aldıkları görevler, yaptırdıkları lisansüstü çalışmalar... Düşündükçe insanın içi kararıyor... Kemalist sistem tam bir fosseptik çukuru."
Yazık! İlahiyat okumuş, hocalık yapıyor. Nasıl bir fıska düşmüşse her şeyi fosseptik görüyor.
Vatandaş gözüyle
İktisat bitirmiş, simitçilik yapıyor. Eğitim fakültesi bitirmiş manavcılık yapıyor. Uluslararası ilişkiler okumuş çoban. Ekonomi okumuş taksici, haberleri hep gündemimizdeydi.
İnsanlar bu duruma nasıl geldi sorusunun cevabı ortaya çıktı.
Meğer hali yıkamacı psikolog yapılmış. Elmacı dişçi, Armutçu hemşire olmuş.
Torbacı, komiser olmuş. Tornacı, lojistik şirketler sahibi olmuş. Sandalcı, gemicik filoları kurmuş.
Bir tecavüzcüye devlet ve belediyeler onlarca milyar liralık ihaleler vermiş. Dün iki koyun otlatamayanlar bugün Türkiye'nin en büyük sermaye sahibi olmuş.
Yok, yok! Büyük örnekleri vermeyeceğim. Fatih Altaylı'nın keyfi yerindeymiş. Gidip, keyfini bozmayalım...
Demek ki o dillerden düşürülmeyen liyakat ve ehliyet kavramları sahteymiş.
Neticede ülkemiz her alanda dünya arenasında itibar kaybediyor. Hem de itibardan tasarrufun haram sayıldığı yıllarda.
Bir başka pencere
Skandal sağlık sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların hastaneleri gündeme geliyor.
Skandal eğitim sektörünse ise AKP'li vekillerin, başkanların okulları, üniversiteleri gündeme geliyor.
Skandal turizm sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların otelleri gündeme geliyor.
Skandal ticaret sektöründe ise AKP'li vekillerin, başkanların şirketleri gündeme geliyor.
Skandal kamu ihalelerinde ise AKP'li eski vekillerin, eski adayların, eski başkanların ve yandaşların isimleri gündeme geliyor.
Bu kadar tevafuk (denk gelme) ilginç değil mi?
Bu noktaya nasıl geldik?
2010 referandumunda Prof. Dr. Haydar Baş önderliğinde 'ülke demokratik krallığa götürülmek isteniyor, polis devletine dönüştürülüyoruz, parti devletine doğru sürükleniyoruz' gibi nice feryatlarımız oldu.
Millet duymadı. Ama vazgeçmedik. 'Bu ülkede eğitim ve sağlık sistemi endüstriye dönüştü. Okullar ve hastaneler kar hesabı yapıyor. Dahası bu hayati kurumlar tekelleşiyor' dedik.
Millet yine duymadı. Biz de vazgeçmedik.
Yargı tarafsızlığı kaybediyor, siyasetin aracı haline getiriliyor, yakında temel haklarınız bile tartışmaya açılacak, dedik.
Yok, millet yine duymadı. Şimdi herkes halinden şikayetçi ve haktan, emekten, hürriyetten, adaletten bahsediyor. Etme-bulma dünyası…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025
- Komisyoncudan çok komisyoncu oldular / 14.08.2025
- Gazze mitingleri / 13.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025
- Komisyoncudan çok komisyoncu oldular / 14.08.2025
- Gazze mitingleri / 13.08.2025