‘Susan kurtuldu çünkü sükût hikmettir’
Dil yüzünden meydana gelen büyük tehlikeler vardır. Onun tehlikeli hallerinden necat bulmak için sükût gerekir. Bundandır ki, Peygamber Efendimiz sükûtu övmüş ve ümmetini az konuşmaya, yersiz konuşmamaya teşvik etmiştir: “Susan kurtuldu. Sükût hikmettir. Onu elde etmek isteyen azdır”
07.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle aktarıyor:
Güçlü halde iken, şehvet duygularına uymamak en güzel bir iffet halidir. Ve bu, sıddık zümresinin derecesidir. Bunun için Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde söyle buyurur: "Bir kimse âşık olur, bu halde iffetini muhafaza için halini gizli tutar ve bu hali ile ölürse, şehid olur."
Peygamber Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde ise söyle buyurur: "Yedi zümre var ki, İlâhî gölgeden başka hiçbir gölgenin olmadığı o kıyamet gününde Allah'ın Arş'ı altında gölgelenecektir. Bu zümreden bir tanesi huyu kötü, kendi güzel kadın tarafından çağırıldığı halde, ben âlemlerin Rabbı olan Allah'tan korkarım, deyip kaçandır."
Süleyman b. Yesar çok yakışıklı ve zamanın en güzeli idi. Bir gün tanımadığı yabancı bir kadın evine geldi. Nefsini istedi. Süleyman b. Yesar imtina etti, kurtulmak için evden çıkıp gitti.
Süleyman b. Yesar anlatıyor: "Bir gün Yusuf Peygamberi rüyada gördüm. Ona 'Sen Yusuf musun?' dedim. O da, 'Evet, ben bir kadın tarafından arzu edilen Yusuf'um. Sen de Süleyman'sın ama benim başıma gelen senin başına gelmedi' dedi."
Doğruyu, en iyi bilen Allah'tır. Dönüş ve son yolculuk O'nadır.
Dilin afetlerine gelince.
Şunu bilesin ki, dil yüzünden meydana gelen büyük tehlikeler vardır. Onun tehlikeli hallerinden necat bulmak için sükût gerekir. Bundandır ki, Peygamber Efendimiz sükûtu övmüş ve ümmetini az konuşmaya, yersiz konuşmamaya teşvik etmiştir. Zikredeceğimiz hadis-i şerifler bu durumu açık açık göstermektedir:
"Susan kurtuldu."
"Sükût hikmettir. Onu elde etmek isteyen azdır."
"Sakal ve bıyığı arasında olanı, - dil- iki ayağı arasında olanı -edep yeri- iyi kullanmaya kim söz verirse, Cennete gireceğine kefilim."
Muaz b. Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
"Hazreti Resûl'den bir tavsiyede bulunmasını istedim, şöyle buyurdu:
'Allah'ı görür gibi ibadet et. Kendini ölülerden say. İstiyorsan, bu sayılanların hepsinden daha önemli bir şeyi anlatayım.'
Son cümleyi söyledikten sonra, dilini parmağı ile işaret ediyordu."
İbn Mes'ud (r.a.) şöyle buyurur: "Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, uzun müddet zindan mahkûmu olmaya, dilden daha muhtacı yoktur."
Dilin sakıncalı durumuna dair hadis-i şerif ve ashabın kelâmını zikretmiş bulunuyoruz. Şimdi de ondan gelecek âfetleri anlatalım. O âfetleri anlatırken, en küçüğünden başlayıp, büyüğüne doğru çıkacağız...
Malâyani: Hiçbir şeye yaramayan söz veya iş mânâlarına gelir. Şunu bilesin ki, boş yere ettiğin sözlerle vaktini hiçe harcetmiş olursun. Bu şekilde, boş yere harcettiğin vakit için, kendini zorla hesap vermeye arz etmiş olursun. Dahası, senin İçin iyi olacak bir şeyi, kötüye çevirmiş olursun.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Güçlü halde iken, şehvet duygularına uymamak en güzel bir iffet halidir. Ve bu, sıddık zümresinin derecesidir. Bunun için Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde söyle buyurur: "Bir kimse âşık olur, bu halde iffetini muhafaza için halini gizli tutar ve bu hali ile ölürse, şehid olur."
Peygamber Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde ise söyle buyurur: "Yedi zümre var ki, İlâhî gölgeden başka hiçbir gölgenin olmadığı o kıyamet gününde Allah'ın Arş'ı altında gölgelenecektir. Bu zümreden bir tanesi huyu kötü, kendi güzel kadın tarafından çağırıldığı halde, ben âlemlerin Rabbı olan Allah'tan korkarım, deyip kaçandır."
Süleyman b. Yesar çok yakışıklı ve zamanın en güzeli idi. Bir gün tanımadığı yabancı bir kadın evine geldi. Nefsini istedi. Süleyman b. Yesar imtina etti, kurtulmak için evden çıkıp gitti.
Süleyman b. Yesar anlatıyor: "Bir gün Yusuf Peygamberi rüyada gördüm. Ona 'Sen Yusuf musun?' dedim. O da, 'Evet, ben bir kadın tarafından arzu edilen Yusuf'um. Sen de Süleyman'sın ama benim başıma gelen senin başına gelmedi' dedi."
Doğruyu, en iyi bilen Allah'tır. Dönüş ve son yolculuk O'nadır.
Dilin afetlerine gelince.
Şunu bilesin ki, dil yüzünden meydana gelen büyük tehlikeler vardır. Onun tehlikeli hallerinden necat bulmak için sükût gerekir. Bundandır ki, Peygamber Efendimiz sükûtu övmüş ve ümmetini az konuşmaya, yersiz konuşmamaya teşvik etmiştir. Zikredeceğimiz hadis-i şerifler bu durumu açık açık göstermektedir:
"Susan kurtuldu."
"Sükût hikmettir. Onu elde etmek isteyen azdır."
"Sakal ve bıyığı arasında olanı, - dil- iki ayağı arasında olanı -edep yeri- iyi kullanmaya kim söz verirse, Cennete gireceğine kefilim."
Muaz b. Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
"Hazreti Resûl'den bir tavsiyede bulunmasını istedim, şöyle buyurdu:
'Allah'ı görür gibi ibadet et. Kendini ölülerden say. İstiyorsan, bu sayılanların hepsinden daha önemli bir şeyi anlatayım.'
Son cümleyi söyledikten sonra, dilini parmağı ile işaret ediyordu."
İbn Mes'ud (r.a.) şöyle buyurur: "Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, uzun müddet zindan mahkûmu olmaya, dilden daha muhtacı yoktur."
Dilin sakıncalı durumuna dair hadis-i şerif ve ashabın kelâmını zikretmiş bulunuyoruz. Şimdi de ondan gelecek âfetleri anlatalım. O âfetleri anlatırken, en küçüğünden başlayıp, büyüğüne doğru çıkacağız...
Malâyani: Hiçbir şeye yaramayan söz veya iş mânâlarına gelir. Şunu bilesin ki, boş yere ettiğin sözlerle vaktini hiçe harcetmiş olursun. Bu şekilde, boş yere harcettiğin vakit için, kendini zorla hesap vermeye arz etmiş olursun. Dahası, senin İçin iyi olacak bir şeyi, kötüye çevirmiş olursun.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.