Takvim Yaprağından

PEYGAMBERE TESLİMİYETİN ÖNEMİ

Müşriklerle Müslümanlar arasında hicretin altıncı yılında Hudeybiye Andlaşması yapılmıştı. Bu andlaşmanın maddeleri zahiren müslümanların aleyhine gözüküyordu. Bu maddelerden bir tanesi de; "Müslümanlar, Mekke'de bulunan müslümanlardan hiçbirini götürmeyecek..." şeklindeydi. Tam andlaşmanın metninin yazıldığı sırada, Mekke'de müslüman olup işkenceye uğrayan Ebu Cendel'in teslim edilmesi gerekiyordu. Öyle ki Ebu Cendel; "Benim bir kere daha aynı işkencelere uğramamı mı istiyorsunuz?" diyerek yalvarmıştı. Hz. Ömer kendini zaptedemeyerek Resulullah'a şöyle dedi:

- "Sen, Allah'ın hak peygamberi değil misin?"

- "Evet!"

- "O halde niçin dinimiz namına zilleti kabul ediyoruz?"

- "Ben, Allah'ın peygamberiyim ve Allah'a isyan edemem..."

Hz. Ömer, bu sözlerden sonra Hz. Ebubekir'e gitti. Ebubekir ona;

- "Hz. Muhammed Allah'ın peygamberidir. Ne yaparsa Allah'ın emrine uyarak yapar" dedi. Hz. Ömer, bilahare pişman oldu. Allah'ın affına nail olmak için ibadet etti, oruç tuttu, köleler azad etti.

Allah'ın nimetlerini görmek ister

İslam dini, zenginlik içinde sefil bir hayat yaşamayı uygun görmez. İslam'ın insana kazandırdığı en büyük hasletlerden birisi de Allah'ın bahşettiği nimetleri üzerinde göstermesidir. Çünkü Allah, verdiği nimetleri kulu üzerinde görmek ister. Bu konuda Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: - "Allah kulunun üzaerinde kendisine verdiği nimetin etkisini görmek ister."