Tarım Batı’ya kurban edildi

Siyasilerimiz yıllardır AB hayali ve ABD ile sözde stratejik müttefiklik uğruna en stratejik sektör olan tarımı göz ardı ettiler; dahası bu umutsuz ilişkiler uğruna tarımı feda ettiler.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bu konuda tespiti oldukça önemli: "Bu tarım niye bitti? 3 Ekim 2005'te mevcut hükümet, ilk defa Avrupa Birliği ile müzakerelere başladı. İşte çiftçimizin, tarımın bu halde olmasının sebebi. Avrupa'ya yamanacağız diye bütün ülke ekonomisini yerle bir ettiler. Biz ne dedik yıllardan beri, bugün de aynı şeyi söylüyoruz, Ne AB ne ABD tam bağımsız Türkiye."

Açıklanan rakamlar, özellikle son 20 yıldır tarımın nasıl bitirildiğini gözler önüne seriyor. Adana Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir şu verileri paylaştı:

"2002'de 41 milyon 196 bin hektar olan tarım alanlarımız 2020'de 37 milyon 753 bin hektara gerilemiştir. Bu alan, Ankara ve İstanbul'un toplam yüzölçümünden büyüktür."

"2003-2020 döneminde tarım ve hayvancılık ihracatımız 83 milyar dolar iken ithalatımız 114 milyar dolar olmuştur. Aynı dönemde ithalata 31 milyar dolar fazla ödeyerek yabancı ülkelerin çiftçisini zengin ettik."

"Desteklerden gerekli payı alamayan çiftçinin bankalara olan borcu 2002 yılında 2,4 milyar TL'den 2020 yılında 134 milyar TL'ye çıkmıştır. Yani tam 56 kat artmıştır."

"Çiftçi sayısı 2003 yılında nüfusumuz 67.2 milyon iken 2 milyon 765 bin olup 2020 yılına geldiğimizde 83,6 milyon nüfusa ulaşmamıza rağmen çiftçi sayımız 2 milyon 111 bine düşmüştür. Yani nüfusumuz 16.4 milyon artarken 654 bin çiftçi üretimden kopmuştur."

"2002 yılında tarım sektöründe çalışan sayısı 7 milyon 458 bin iken, 2020 yılında 4 milyon 716 bine gerilemiştir. Bu da 2 milyon 742 bin kişinin tarım sektöründe işinden olduğunu göstermektedir."

"Bu süreçte 900 bin kişi tarım BAĞ-KUR'lu iken 2020'de yüzde 39 azalarak 547 bin kişiye düşmüştür. Tarımda çalışan sigortalı sayısı da 2002 yılında 149 bin kişi iken, 2020 yılında yüzde 79 azalarak 31 bin 250 kişiye düşmüştür."

"Tarım sektörünün gayri safi yurtiçi hâsıla içindeki payı 2002 yılında yüzde 10,2 iken 2020 yılında yüzde 6,6 ya düşmüştür."

Yani siyasilerimizin ifade ettiği gibi sorun sadece bazı marketlerin ürünleri fahiş fiyattan satması değildir. Asıl sorun tarımın AB ve ABD aklıyla şekillendirilmesi, diğer ifadeyle kurban edilmesidir. Toprağa bu kadar ihanetin ardından şimdi kalkıyoruz, gıdada fahiş fiyatlardan, pahalılıktan şikayet ediyoruz; yıllar içinde tarım sektörü eritilirken millet olarak neredeydik?

Bu kadar vurdumduymazlıktan sonra şimdi gerekten şikayet etmeye hakkımız var mı?

Buzdağının karşımızda olduğunu ve gemimizin hızla Titanik gibi bu buzdağına doğru gittiğini görüyorduk, buna dur dedik mi? Siyasilerimiz 2002 yılında, daha işin başında diyorlardı ki, "AB tarım nüfusunun azaltılmasını istiyor, tarımı destekleme konusunda pek istekli değiliz" diye. Daha başlangıçta yapılan bu ilandan sonra, bugün bizler farklı bir sonuç mu bekliyorduk? 

BTP'nin ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bizlere yıllardır tarımın en stratejik sektör olduğunu vurguluyor, diğer konularda olduğu gibi tarımda da milli çözümlerinin olduğunu belirtiyor ve bu çözümleri maddeler halinde her fırsatta sıralıyordu.

İçimizden çıkan bu sese kulak verdik mi? Hayır. Rus'u, Çinlisi, Hintlisi kulak verdi, dünyanın zirvesine oturdu, ya biz kulak vermeyenler, kangren olmuş sorunlarla zifiri karanlık bir tabloda nereye gittiğimizi bilmeden bir o tarafa, bir bu tarafa savrulup duruyoruz.

Prof. Dr. Baş'ın sesine kulak vermedik, millet olarak başımıza gelmedik kalmadı, bari O'nun özenle yetiştirdiği BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın sesine kulak verelim. Zararın neresinden dönersek kardır. Bir fırsatı kaçırdık, bari bu fırsatı kaçırmayalım.

BTP Lideri Hüseyin Baş, tarım konusunda şu dikkat çekici tespitleri yapıyor:

"Tarım bir stratejik güçtür. Kurtuluş Savaşı'nda en çok şehit verme sebeplerimizden birisi nedir biliyor musunuz? Açlık ve kıtlıktır."

"Şimdi bunlar 20 yıldan bu yana planlı ve sistemli şekilde bizi açlığa, kıtlığa mahkum etmenin altyapısını hazırlıyorlar. Bunu benim babam yıllarca anlattı ama çiftçi kardeşim sahip çıkmadı. Bu ülkede tarımı da düzeltecek bilgi, birikim bizdedir."

"Çiftçinin mazotuna ÖTV yazıyoruz ama özel jetlerle uçan arkadaşların yakıtına ÖTV yazmıyoruz. Onlarınki ÖTV'siz yakıt. Özel jete biniyor bir şey yok, ama çiftçi toprağı ekecek ona ÖTV var. Mantığa bak."

"Tarımı bilerek, isteyerek stratejik olarak bitirdiler. Şimdi tarımı canlandırmamız lazım. Niye? Tarım bizim hayatımız, gıdamız, bu olmazsa yaşayamayız. Dolayısıyla çiftçi kardeşlerimiz de bizimle birlikte yürüyecek."

"Hakikaten yok edilmiş, yıkılmış, bütün imkânları elinden alınmış bir Türkiye manzarası var. Bu manzaraya dur diyebilecek, sizin içinizden çıkmış bir kardeşiniz olarak söylüyorum, gelin hep birlikte olalım, geleceğimizi hep birlikte inşa edelim."

"Sizin çocuklarınız çiftçilik yapıyor mu? Hiçbiri yapmıyor. Bakın yeni gelen nesilde böyle bir şey yok. Gençler, 'Ben Avrupa'ya, ABD'ye, uzak doğuya gideceğim' diyor. Koskoca Türkiye'yi bundan 50 sene önceki köye çevirdiler. Genç burada fikirlerini geliştirebileceği hiçbir ortam bulamıyor, bütün hayalleri yok oluyor. O yüzden gençleri burada tutmanın formülü 3-5 edebiyat değil, onlara imkân vermektir."

"Yeni bir fikir getirdiklerinde, onlara 'icat çıkarma' demeyin. O fikirlerin peşinden gidin, emin olun ülkenin de geleceği kurtuluşu gençlerde, sizin evlerinizin de geleceği, kurtuluşu gençlerde."

BTP'nin parti programında olan, Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli Türkiye'yi tarımda söz sahibi yapacak yegane çözüm formülüdür. Bu çözümü hayata geçirecek olan BTP'yi ve Lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.