Pratiği olmayan teoriler, safsatadan ibarettir. Teori, pratikten çıkarılır ise bir anlam ifade eder. Aslında bir uygulama, bin teoriden daha eftaldir. Bu kural, ekonomi için ziyadesiyle geçerlidir. Ekonomi kitaplarında, ekonomi teorileri öylesine anlatılır ki, hangisini okursanız, en iyisinin o olduğuna hükmedersiniz. Hele bir teoriyi benimser, başkalarına bakmazsanız, gerçek dünya ile ilginizi tamamen kesmiş olursunuz. Böyle komik bir duruma düşmemek için uygulamaları esas almak şarttır.
Ünlü ekonomist Paul Krugman, kendisini diğer akademisyenlerden ayıran en büyük özelliğin, uygulamaları esas alması olduğunu söyler. Der ki: "Kim olursa olsun, bir konuda bilgili ve tecrübeli olan herkesi dinledim. Bu kişiler, akademik dil kullanmıyorlardı, ama akademisyenlerden çok daha tutarlı ve gerçekçi ekonomik öngürülere sahiptiler". Bu yolu deneyenlerin karşılaşacakları olayları Paul Krugman, önceden haber veriyor: "Gerçi çoğu akademisyenler, sizi sadece eleştirmez, hafife de alırlar. Ama kim ne derse desin, sizin fkiirleriniz daha iyi sonuçlar veriyorsa, onları uygulamaktan çekinmeyin".
Peki, bu şekilde hareket edince, sonuçta ne olur? Olacak olan şudur: En muhalif olanlar bile sonunda sizi takdir etmek zorunda kalabilir. Örnek mi istiyorsunuz? Örnek, Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in uygulamları. Mahathir Muhammed, "Asya Kaplanları" ekonomik krizle tek tek dökülürken, o, hiç kimsenin telkinine aldırış etmeden, kendi bildiğini yaptı. Malezya'da hisse senedi, tahvil alan, banka hesabı açan yabancıların paralarını dövize çevirdiklerinde, bir yıldan önce dışarı çıkarmasını yasakladı. Döviz giriş ve çıkışlarını kontrol altına aldı. Kısacası, Batı dünyasının evrensel gerçek olarak lanse ettiği liberalizmin bütün kurallarını, hallaç pamuğu gibi attı. Cümle alem, onun başarısız olması için çalıştı, dua etti. Ama o, doğru bildiği yolda yürüdü ve sonuçta başarılı oldu.
Paul Krugman, "Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü" adlı kitabında, bu uygulamalardan şöyle söz eder: "Mahathir hatalı mıydı? (ve ben de mi?) denetimler açıklandığında, yatırımcılar bunların işe yaramayacağını ve çılgın başbakanın felaketi davet ettiğini iddia ettiler. İlk birkaç hafta boyunca denetimlerin nasıl başarısız olacağı, ya da başarısız olmak üzere oldukları konusunda korku hikayeleri yaygın biçzimde ortalıkta dolaştı. Fakat denetimler şimdiye kadar, hiç değilse teknik bir konu olarak, kuşkucuların iddia ettiğinden çok daha fazla işe yaradı". (s. 156).
Şu gerçeği aklımızdan çıkrmayalım. Ekonomide çözümler, tercihlere bağlıdır. Bazıları, kendi tercihlerini ekonominin değişmez kuralları gibi sunabilir. Buna kanmayalım, aldanmayalım. Ekonomik tercihlerini sorgulamadan, hiçbir kimsenin ekonominin yönetimine getirilmemesi gerekir. Biz, ne yapıyoruz? Bu kişileri, ekonominin başına geçriyoruz, sonra da, yaptıklarını, yapılması gerekenler olarak görüyoruz. Bu doğru değildir. Çünkü ekonomide bir tek seçenek olmaz. Pekçok seçenek olur, siz onlardan ülkeniz için en yararlı olanı seçmeye memursunuz.
Kemal Derviş'in hali, bu söylediklerimize en güzel örnektir. "Ekonomiyi kurtarsın" diye ithal edilen Kemal Derviş, her istediğini, istediği şekilde uyguladı. Bütün kolaylıklar ve imkanlar kendisine sunuldu. O da, "tek istikamet IMF, serbest döviz, serbest ticaret" dedi. Bunlar onun tercihleri idi. Ama o, bunları "olmazsa olmaz" kurallar olarak takdim etti. İflaslar birbirini kovaladı. Fabrikalar kapandı. İnsanlar işsiz kaldı. Bunlara sebep olan Kemal Derviş, şimdi kalkmış zamanında şiddetle karşı çıktığı Mahathir Muhammed'in uygulamasının birisini, AKP iktidarına tavsiye ediyor. Diyor ki: "Şu sıralar, dışarıdan gelen kısa vadeli yabancı sermayeye küçük bir vergi koymanın tam zamanı". Sormak gerekir; Ne oldu da, vergi koymanın tam zamanı geldi? Bir dediği iki olmayan Kemal Derviş, bu vergiyi neden bakanlığı döneminde koymadı? Kemal Derviş'e göre, bu vergi "kriz anında koyulmazmış". Halbuki Mahathir Muhammed, bu gibi uygulamaları kriz patlak verdiği ilk anda başlattı.
Bu kadar da olsa, Kemal Derviş'in bir hakkı teslim etmesini bir fazilet olarak değerlendirmek gerekir. Ama onun için daha büyk fazilet, Mahathir Muhammed'in uygulamalarından çok daha mükemmelini "Milli Ekonomi Modeli" adı altında sunan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini tümüyle kabul etmektir.
Ünlü ekonomist Paul Krugman, kendisini diğer akademisyenlerden ayıran en büyük özelliğin, uygulamaları esas alması olduğunu söyler. Der ki: "Kim olursa olsun, bir konuda bilgili ve tecrübeli olan herkesi dinledim. Bu kişiler, akademik dil kullanmıyorlardı, ama akademisyenlerden çok daha tutarlı ve gerçekçi ekonomik öngürülere sahiptiler". Bu yolu deneyenlerin karşılaşacakları olayları Paul Krugman, önceden haber veriyor: "Gerçi çoğu akademisyenler, sizi sadece eleştirmez, hafife de alırlar. Ama kim ne derse desin, sizin fkiirleriniz daha iyi sonuçlar veriyorsa, onları uygulamaktan çekinmeyin".
Peki, bu şekilde hareket edince, sonuçta ne olur? Olacak olan şudur: En muhalif olanlar bile sonunda sizi takdir etmek zorunda kalabilir. Örnek mi istiyorsunuz? Örnek, Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in uygulamları. Mahathir Muhammed, "Asya Kaplanları" ekonomik krizle tek tek dökülürken, o, hiç kimsenin telkinine aldırış etmeden, kendi bildiğini yaptı. Malezya'da hisse senedi, tahvil alan, banka hesabı açan yabancıların paralarını dövize çevirdiklerinde, bir yıldan önce dışarı çıkarmasını yasakladı. Döviz giriş ve çıkışlarını kontrol altına aldı. Kısacası, Batı dünyasının evrensel gerçek olarak lanse ettiği liberalizmin bütün kurallarını, hallaç pamuğu gibi attı. Cümle alem, onun başarısız olması için çalıştı, dua etti. Ama o, doğru bildiği yolda yürüdü ve sonuçta başarılı oldu.
Paul Krugman, "Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü" adlı kitabında, bu uygulamalardan şöyle söz eder: "Mahathir hatalı mıydı? (ve ben de mi?) denetimler açıklandığında, yatırımcılar bunların işe yaramayacağını ve çılgın başbakanın felaketi davet ettiğini iddia ettiler. İlk birkaç hafta boyunca denetimlerin nasıl başarısız olacağı, ya da başarısız olmak üzere oldukları konusunda korku hikayeleri yaygın biçzimde ortalıkta dolaştı. Fakat denetimler şimdiye kadar, hiç değilse teknik bir konu olarak, kuşkucuların iddia ettiğinden çok daha fazla işe yaradı". (s. 156).
Şu gerçeği aklımızdan çıkrmayalım. Ekonomide çözümler, tercihlere bağlıdır. Bazıları, kendi tercihlerini ekonominin değişmez kuralları gibi sunabilir. Buna kanmayalım, aldanmayalım. Ekonomik tercihlerini sorgulamadan, hiçbir kimsenin ekonominin yönetimine getirilmemesi gerekir. Biz, ne yapıyoruz? Bu kişileri, ekonominin başına geçriyoruz, sonra da, yaptıklarını, yapılması gerekenler olarak görüyoruz. Bu doğru değildir. Çünkü ekonomide bir tek seçenek olmaz. Pekçok seçenek olur, siz onlardan ülkeniz için en yararlı olanı seçmeye memursunuz.
Kemal Derviş'in hali, bu söylediklerimize en güzel örnektir. "Ekonomiyi kurtarsın" diye ithal edilen Kemal Derviş, her istediğini, istediği şekilde uyguladı. Bütün kolaylıklar ve imkanlar kendisine sunuldu. O da, "tek istikamet IMF, serbest döviz, serbest ticaret" dedi. Bunlar onun tercihleri idi. Ama o, bunları "olmazsa olmaz" kurallar olarak takdim etti. İflaslar birbirini kovaladı. Fabrikalar kapandı. İnsanlar işsiz kaldı. Bunlara sebep olan Kemal Derviş, şimdi kalkmış zamanında şiddetle karşı çıktığı Mahathir Muhammed'in uygulamasının birisini, AKP iktidarına tavsiye ediyor. Diyor ki: "Şu sıralar, dışarıdan gelen kısa vadeli yabancı sermayeye küçük bir vergi koymanın tam zamanı". Sormak gerekir; Ne oldu da, vergi koymanın tam zamanı geldi? Bir dediği iki olmayan Kemal Derviş, bu vergiyi neden bakanlığı döneminde koymadı? Kemal Derviş'e göre, bu vergi "kriz anında koyulmazmış". Halbuki Mahathir Muhammed, bu gibi uygulamaları kriz patlak verdiği ilk anda başlattı.
Bu kadar da olsa, Kemal Derviş'in bir hakkı teslim etmesini bir fazilet olarak değerlendirmek gerekir. Ama onun için daha büyk fazilet, Mahathir Muhammed'in uygulamalarından çok daha mükemmelini "Milli Ekonomi Modeli" adı altında sunan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini tümüyle kabul etmektir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018