14 Mayıs seçimlerinin yarısı bitti diğer yarısı 28 Mayıs'ta bitecek. Sonuçlara yönelik herkes kendi penceresinden gördüğü anlatıyor.
İddia ediyorum biz, seçimden öncede şimdi de, pencereden değil hep çatıdan yani adayların tamamına, ülkenin ve milletimizin getirildiği noktaya bakarak, kendi ölçülerimizle bir duruş ortaya koyduk.
Ben yine aynı noktadayım. Ben hala Türkiye'nin yarınları için Erdoğan ve yönetim anlayışının değişmesi gerekliliğine inanmaktayım.
Bunun gerçekleşmesi için tek şık sandık idi. Sinan Oğan'a saygılarımı sunuyorum ama sandıkta bu şıkkı gerçekleştirebilecek resmi aday Kemal Kılıçdaroğlu idi. Haliyle tercihimi o yönde kullandım.
Özellikle sosyal medyadan şahsıma, 'siz, Kılıçdaroğlu'nu desteklediniz' şeklinde bolca eleştiri ve 'aldınız mı boyunuzun ölçüsünü' şeklinde bir hayıflanma şeklînde kınama ve eleştiriler geliyor.
Eyvallah. Ama hala anlamamışsınız demek ki! Türkiye, bu yönetim anlayışı ile bu zifiri karanlıktan çıkamaz.
Rayların ortasında durup, 'tünelin ucunda ışık göründü' diyorlar ya! Işığa gittikleri için değil üzerimize gelen trenin ışını gördükleri için.
Devletin bütün ayarları ile oynandı. Milletimizin bütün hassasiyetleri törpülendi, zedelendi.
Erdoğan ve ittifakı, milletimizin önüne suyu ateş, ateşi su olarak koydu ve milletimizi buna ikna etti.
Benim bütün mücadelem ateşi ateş, suyu su olarak gösterebilmektir.
Bu mücadele için şık terlik ise terliği, bot ise botu, ayak ise ayağı tercih ederim. Bu bir küçümseme değil durumun vahametine dikkat çekme örneğidir.
Akla neden Erdoğan ve ittifakına bu denli mesafe koyuyorsun, sorusu da gelebilir. Cevap tektir: Milli ve manevi değerlerime karşı olan sorumluluğumdan ve hesap günü, Erdoğan'a ortak olmamaktan dolayı.
Bin sebebim var. Ama sadece birini yazıyorum: İslam-iman ve insan
Kimse kusura bakmasın! Vatikan'ın Papa'sı, benim inancıma göre kutsal bir kişi değildir.
İşte o Papa'ya, 'Kutsiyetpenahları' yani 'manevi kimliğine sığınılan kişi' şeklinde hitabı ben kabul edemem.
Tarih ve İslam coğrafyası ortadayken o kişi için 'Katolik aleminin ruhani liderliği görevini, üstlendiğiniz tarihten bu yana dünya barışı ve insanlığın kardeşliği ve huzuru için göstermekte olduğunuz değerli gayretlerinizi takdirle izlemekteyim…
Yüce kişiliğinizi ülkemizde ağırlamaktan onur ve mutluluk duyacağız" şeklindeki mektubun sahibine destek verip, ortak olamam.
Dünyanın önce gelen Yahudi din adamlarını Saray'a davet edip, baş Haham'ın duasına amin deyip, sonra Ayasofya'da akşam namazı kılıp, oy isteyenlere ben destek verip, ortak olamam.
Bakın! Seçim öncesi özellikle sosyal medyada Nakşilerin önde gelen isimlerinin videoları yayınlandı. O videolarda insanımızın bir kesimi alenen tekfir edildi ve Erdoğan giderse din gider, vatan gider algısı işlendi.
Bu nasıl bir karanlıktır Ya Rabbi! Bu nasıl bir aldatmadır Ya Rabbi!
Bu millet Müslümandı
Macron'un yönettiği Fransa'da Hıristiyanlık kan kaybediyor ve nüfusun yüzde 51'i hiçbir dine inanmıyor. Yani ateist.
Peki, 21 yıldır Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de durum nedir?
KONDA'nın 2007 yılında yayımladığı ankete göre oranlar şöyle:
%96,8 Müslüman
%3,2 Dinî inancı yok
10 yıl sonra
MAK Danışmanlık'ın Haziran 2017'de yaptığı ankette: "Allah'ın varlığına, birliğine ve bizi yaratıp yaşattığına inanıyor musunuz?" sorusu soruldu.
% 86 "Evet, Allah'ın varlığına, birliğine ve bizi yaratıp, yaşattığına inanıyorum."
% 6 "Evet, Allah'ın sadece varlığına ve bizi yarattığına inanıyorum, ama her şeye karıştığını veya karışacağını düşünmüyorum."
% 4 "Hayır, Allah'a inanmıyorum."
% 4 "Cevap yok / Kararsızım."
Meleklere inanıyor musunuz? Hayır % 15
Öldükten sonra dirileceğinize ve bu dünyada yaptıklarınızdan hesaba çekileceğinize inanıyor musunuz? Evet diyenler % 73.
2002'den önce bu millet, % 99'u Müslüman olarak tabir edilirdi.
Malum Akit gazetesi Temmuz 2022'de 'Gençlerimiz ateist mi oluyor!' başlıklı haberinde 'Yapılan araştırmaya göre Türkiye'de yaşayanların % 15'i dinsiz durumda' diyordu.
'Asımın nesli' diyorlardı!
Geçmişte Erbakan, 21 yıldır Erdoğan, 'Asımın nesli' tabirini dillerinden düşürmedi, düşürmüyor. Asımın neslini yetiştireceklerdi.
Bu iddiaları için İmam-Hatipleri yem ettiler. Sonuç ne mi oldu? Kendi mahallelerinden Abdurrahman Dilipak, "İmam hatipler, ilahiyatlar deist üretiyor! Proje İHL'lerde 'asrın idrakine İslam'ı söyleten' gençler değil, 'asrın idrakine uygun bir İslam yorumu' geliştiren gençler yetişiyor" dedi.
Erdoğan seçim akşamı Ayasofya'ya akşam namazını kılmaya gitmeden önce İsmailağa Cemaati şeyhi Hasan Kılıç'ı ziyaret etmişti.
Aynı cemaatin çok ünlü Ahmet Ünlü'sü ise 'Çocuklarınızı imam hatip lisesi ve ilahiyata göndereceğinize düz ortaokul ve liselere gönderin. Daha az hasarla çıkar. Ben bunu gördüm denedim. Bütün çevremdeki insanlar çocuklarımızı gönderdik, kız çocuklarımız geliyor; hocaya sahabeye hakaret, hadis, mezhep yok".
Nerede Asımın nesli? 21 yıldır kim yönetiyor bu ülkeyi? Bay Kemal mi?
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025