Terör uyumuyor, durmuyor, saldırıyor-2

Terörün nerede, nasıl, kime ve ne şekilde saldıracağı hususu herkes bilmektedir. Televizyonlara polis şefleri, Belediye başkanları, Başbakanlar, Dış ve İç işleri bakanları çıkıyordu. Hepsi teröre hem lanet yağdırıyor, hem halka başsağlığı ve geçmiş olsun diliyor, hem de alınan tedbirleri sıralıyorlardı. Ama bu defa terör bir anlık galip gelmişti. Bir anlık soğuk yüzünü, kin ve nefretini etrafa saçmıştı. Bir anlık dehşet, yüzünü yine göstermişti. Sonunda her şey bitti yavaş yavaş durum normale gelmeye başladı. Beyanatlarda terörün şeklini bir anda seri patlamaların husule gelmesini ve büyük çapta oluşunu değerlendirirken, bunun El Kaide türü olduğuna kanaat getirilmekteydi. Bu kadar büyük ve sistemli terör ancak onlar tarafından husule getirilebilir diye düşünülmekteydi. Ama hala resmi bir açıklama yapılamadı. Öte yandan El Kaide'nin İslam'a yönelik olduğunu ama bundan dolayı tüm İslam'ın sorumlu olamayacağı vurgulanıyordu. Ayrıca ekranlara tüm din temsilcileri de çıktı ve çıkarıldı. Hepsi de bu terörü lanetledi. Kimse birbirini suçlamadı. Sadece Mr. Bush teröre karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getirdi. Mr. Tony Blair ise: "Terör vurdu, dehşet saçtı ama terörün kazanması mümkün değil dedi. Sonunda dünyada yine dostluk, birlik ve beraberliğin, barışın galip geleceğini tekrar tekrar vurguladı. Terörün geride bıraktıkları Ona rağmen teröre karşı tedbirlerin alınması oldukça zor ve uzun vadeli olarak neredeyse imkansızdır. Türkiye 25 yıldan beri teröre karşı, adeta bir sıcak savaş vermektedir. Bu sıcak savaşı ise neredeyse Batılılar başlattı, kışkırttı, besledi ve geliştirdi diyebiliriz. Bizde terör yüzünden 40 bin kadar şehit verildi, birçok bölge harap oldu, yüz milyarca $ harcandı, Türkiye iki üç kez ekonomik ve mali krizlere girdi, ama sonunda teröre pek meydan bırakmadı güvenlik güçleriyle, askeriyle, halkıyla ve tüm devlet güçleriyle üstesinden gelebildi. Ama terörün kökü kazınamadı. Kazınamadı çünkü, onu dünyadaki bazı güçler beslemekte ve destek vermektedir. Kaldı ki şu anda terör çok daha değişik boyutlara büründü ve dünyada eskiden onu destekleyenlere karşı da saldırmaya yöneldi. Dikkat edilirse dünyadaki terörün başlangıcı yaklaşık olarak ABD'nin, Sovyetler'in çöküşünden sonra tek güç olarak kalmasıyla ve etrafa saldırılarıyla neredeyse paralellik gösterdi. Terör Londra'yı kana buladı Terör adeta bir gezginci gibi ülkeden ülkeye girmektedir. Girdiği yerde sinsi olarak uzun zaman hazırlık yapmakta ve sonra da en uygun anlarda ve en uygun şekilde can alıcı noktalardan saldırmaktadır. Bir müddet önce Türkiye'de İstanbul'daki belirlediği hedeflere, daha sonra İspanya'ya ve şimdi de Londra'daki en kalabalık Liverpool istasyonuna yakın en canlı alış veriş merkezleri bölgesinde, hem metroya hem de otobüslere yaklaşık olarak 6-8 saldırı düzenleyerek 50-60 ölü ve yüzden fazla yaralı arkasında bırakarak istediklerini yapmış oldu. Bu saldırı 7.7.2005 tarihinde sabah saat dokuz civarında en kalabalık zamanda yapılarak çok büyük panik ve şok oluşturdu. Yapılan bütün polis ve yetkili konuşmalarında tam olarak kimin tarafından husule getirildiği bilinmekle beraber Der Spiegel Dergisi'ne telefon edilerek El Kaide'nin terörü üstlendiği bildirilmektedir. Metroda hayat tamamen durdu. Otobüsler seferlerden kaldırıldı. Londra halkına evlerinden çıkmamaları için anonslar yapıldı. Telefonlar kilitlendi kimse konuşamaz oldu. Ama güvenlik güçleri soğuk kanlı hareket ederek duruma hakim olmaya çalıştı.