Ekonomik sıkıntı içinde yaşayan insanımızın cebine para koyamadığımız için ne dışarı çıkıp bir lokantada yemek yeme, ne sinemaya ya da tiyatroya gidebilme, ne de başka bir sosyal aktivitede bulunma şansları oluyor. Tek yapabildikleri evde televizyon karşısında pineklemek. Birçok ailede akşamları dizileri takip etmek ciddi bir alışkanlık haline geldi. Hatta iş güç dizi saatlerine göre ayarlanıyor. İnsanımızın başka ne eğlencesi var? Tek lüksleri bu dizilerin başında biraz kafa dağıtmak diyebilirsiniz. Ancak dizi deyip geçmeyin...
Son yıllarda revaçta olan dizileri bir ele alalım. 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi ile başlayıp, 'Kösem' ile devam eden ve şu an çoğu devlet televizyonu TRT'de yayınlanmak üzere 'Diriliş', 'Payitaht', 'Kut'ul Amare' gibi diziler çok izleniyor.
Sadece televizyonda yayınlanmakla kalmıyor, akabinde sosyal medyada da ciddi şekilde gündem oluyor. Aslında gündemi yönlendirme, ya da gündeme göre senaryo yazma durumu da söz konusu. Örneğin; Sultan Abdülhamit'in ölüm yıldönümünün kutlandığı dönemde, tam da Kudüs meselesi de gündemdeyken, dizinin o haftaki bölümünde Sultan Abdülhamit'in Theodor Herzl ile görüşmesi canlandırıldı. Ama ne canlandırma! Abdülhamit Han öyle bir kükreyerek, 'Benim satacak bir karış toprağım yok!' dedi ve huzurundan kovdu ki Herzl'i izleyenlerin tüyleri diken diken oldu.
Tabiidir ki; doğru dürüst bir tarih bilgisi olmayan insanımız diyemedi ki; 'Bu nasıl sahne? Nasıl bir hayal ürünü? Osmanlı en çok toprağı 2. Abdülhamit döneminde kaybetmedi mi? Theodor Herzl ile bir kez kısa bir görüşme yapmadı mı? Huzurundan kovma diye bir şey de olmadığı gibi Kudüs'ün Yahudi toprağı olmasını, o bölgede Rotschild ailesinin koloniler kurmasına izin vererek Abdülhamit sağlamadı mı?'
Ama birçok konuda olduğu gibi tarih konusunda da okumayan, araştırmayan, sorgulamayan halk kolayı seçti ve dizide izlediğine inanmayı ve doğru olarak kabul etmeyi tercih etti ve böylece amaca da ulaşılmış oldu.
Yine vatandaşlarımızın 'Diriliş' dizisini izlerkenki görüntüleri sosyal medyaya yansıdı. Görenler, verdikleri tepkilerden Fenerbahçe-Galatasaray maçı izlediklerini sandılar ama onlar 'Diriliş' izliyorlardı. Öylesine kendilerinden geçmişlerdi ki hop oturup hop kalkıyorlardı. Tabii bu da normaldi çünkü bizim insanımız, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa'yı boğdurttuğunu da 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinde, olaydan 500 küsur yıl sonra öğrenip türbesine akın etmiş, lokmalar döktürüp, helva kavurup dağıtmışlar, ağlaya ağlaya göz pınarlarını kurutmuşlardı.
Aslında bu dizilerin bu kadar arka arkaya yayınlanması elbette ki tesadüf değil. Halkımız üzerinde geliştirilen algı yönetiminin bir ayağı olduğu açık. Yeni Osmanlıcılığın bu kadar çok konuşulduğu ve empoze edildiği bir dönemde destekleyici bir unsur olarak kullanılıyor. Bari doğru bilgiler içerse, tarafsız bir bakış açısı ile gösterilse ona da razı olabiliriz ama yalan yanlış, hayal ürünü ve tamamen halkın kafasında oluşturulmak ve yeniden diriltilmek istenen Osmanlı'ya yönelik bir empoze çalışmasından ibaret. İnsanımız da bilmediğinden bu dizilerde izlediklerini doğru kabul edip, zevkle ve hatta galeyana gelerek izliyor. Etkisinde kalıyor ve o izlediği padişahları idol olarak kabul ediyor gençler.
Halbuki Osmanlı, bir müddet bu topraklarda hüküm sürmüş ve devrini tamamlamış bir devlettir. Soyağaçlarımızı çoğumuz çıkardık. Hepimiz Osmanlı Devleti vatandaşlarının torunlarıyız. Bunu inkar da etmiyoruz. Ancak Osmanoğulları bir ailedir ve bu ailenin üyesi olan padişahların çok hayati, itikadi yanlışları olmuştur. Bunları defalarca ifade ettik. Osmanlı sevabıyla, günahıyla tarihteki yerini almıştır. Padişahları yeniden diriltip, onlardan kahramanlar üretmeye Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ihtiyacı yoktur. Gençlerimizin zaten mevcut bir idolleri, kahraman bir liderleri var. O da Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Burada akla şu soru da gelmiyor değil: Bu kadar büyük kadrolarla ve bütçelerle bu diziler yapılıyor. Bu gidişle neredeyse dizisi çekilmedik padişah kalmayacak. Peki neden tek bir kanalda bile, özellikle de TRT'de bir tane de olsa Atatürk'ü, bu ülke için yaptıklarını, onun kahramanlıklarını, katıldığı savaşları, milli mücadeleyi nasıl başarıya ulaştırdığını, cumhuriyeti nasıl kurduğunu v.s. anlatan tek bir dizi film yok? Atatürk'ün hayatından bir değil beş, on dizi çıkar farklı yönleriyle.
Özellikle devlet televizyonunun bu konuda öncülük etmesi, gençlerimize, insanımıza cumhuriyet tarihini ve Atamızı anlatması gerekmez mi? Hatta bunun çizgi film versiyonları da yapılmalı ve küçük yaş grubu çocuklara TRT Çocuk kanalında yayınlanmalı. Unutmayalım ki ağaç yaşken eğilir.
Belki düşünememiş olabilirler. Bu vesileyle TRT yöneticilerine çağrı yapmış olalım. Kendilerinden bu konuda ivedilikle bir adım atmalarını rica ediyoruz. Yalnız Osmanlı dizilerindeki yanılgıya düşüp yalan yanlış bilgilerle değil, doğru ve gerçek bilgilerle Atatürk'ü anlatan bir dizi filme, kaliteli bir yapıma imza atmalarını rica ediyoruz. Bu dizinin senaryo aşamasında başvuru kaynağı olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Hoş Geldin Atatürk' eserinden yardım alırlarsa güzel bir proje çıkar ortaya inşallah...
Son yıllarda revaçta olan dizileri bir ele alalım. 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi ile başlayıp, 'Kösem' ile devam eden ve şu an çoğu devlet televizyonu TRT'de yayınlanmak üzere 'Diriliş', 'Payitaht', 'Kut'ul Amare' gibi diziler çok izleniyor.
Sadece televizyonda yayınlanmakla kalmıyor, akabinde sosyal medyada da ciddi şekilde gündem oluyor. Aslında gündemi yönlendirme, ya da gündeme göre senaryo yazma durumu da söz konusu. Örneğin; Sultan Abdülhamit'in ölüm yıldönümünün kutlandığı dönemde, tam da Kudüs meselesi de gündemdeyken, dizinin o haftaki bölümünde Sultan Abdülhamit'in Theodor Herzl ile görüşmesi canlandırıldı. Ama ne canlandırma! Abdülhamit Han öyle bir kükreyerek, 'Benim satacak bir karış toprağım yok!' dedi ve huzurundan kovdu ki Herzl'i izleyenlerin tüyleri diken diken oldu.
Tabiidir ki; doğru dürüst bir tarih bilgisi olmayan insanımız diyemedi ki; 'Bu nasıl sahne? Nasıl bir hayal ürünü? Osmanlı en çok toprağı 2. Abdülhamit döneminde kaybetmedi mi? Theodor Herzl ile bir kez kısa bir görüşme yapmadı mı? Huzurundan kovma diye bir şey de olmadığı gibi Kudüs'ün Yahudi toprağı olmasını, o bölgede Rotschild ailesinin koloniler kurmasına izin vererek Abdülhamit sağlamadı mı?'
Ama birçok konuda olduğu gibi tarih konusunda da okumayan, araştırmayan, sorgulamayan halk kolayı seçti ve dizide izlediğine inanmayı ve doğru olarak kabul etmeyi tercih etti ve böylece amaca da ulaşılmış oldu.
Yine vatandaşlarımızın 'Diriliş' dizisini izlerkenki görüntüleri sosyal medyaya yansıdı. Görenler, verdikleri tepkilerden Fenerbahçe-Galatasaray maçı izlediklerini sandılar ama onlar 'Diriliş' izliyorlardı. Öylesine kendilerinden geçmişlerdi ki hop oturup hop kalkıyorlardı. Tabii bu da normaldi çünkü bizim insanımız, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa'yı boğdurttuğunu da 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinde, olaydan 500 küsur yıl sonra öğrenip türbesine akın etmiş, lokmalar döktürüp, helva kavurup dağıtmışlar, ağlaya ağlaya göz pınarlarını kurutmuşlardı.
Aslında bu dizilerin bu kadar arka arkaya yayınlanması elbette ki tesadüf değil. Halkımız üzerinde geliştirilen algı yönetiminin bir ayağı olduğu açık. Yeni Osmanlıcılığın bu kadar çok konuşulduğu ve empoze edildiği bir dönemde destekleyici bir unsur olarak kullanılıyor. Bari doğru bilgiler içerse, tarafsız bir bakış açısı ile gösterilse ona da razı olabiliriz ama yalan yanlış, hayal ürünü ve tamamen halkın kafasında oluşturulmak ve yeniden diriltilmek istenen Osmanlı'ya yönelik bir empoze çalışmasından ibaret. İnsanımız da bilmediğinden bu dizilerde izlediklerini doğru kabul edip, zevkle ve hatta galeyana gelerek izliyor. Etkisinde kalıyor ve o izlediği padişahları idol olarak kabul ediyor gençler.
Halbuki Osmanlı, bir müddet bu topraklarda hüküm sürmüş ve devrini tamamlamış bir devlettir. Soyağaçlarımızı çoğumuz çıkardık. Hepimiz Osmanlı Devleti vatandaşlarının torunlarıyız. Bunu inkar da etmiyoruz. Ancak Osmanoğulları bir ailedir ve bu ailenin üyesi olan padişahların çok hayati, itikadi yanlışları olmuştur. Bunları defalarca ifade ettik. Osmanlı sevabıyla, günahıyla tarihteki yerini almıştır. Padişahları yeniden diriltip, onlardan kahramanlar üretmeye Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ihtiyacı yoktur. Gençlerimizin zaten mevcut bir idolleri, kahraman bir liderleri var. O da Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Burada akla şu soru da gelmiyor değil: Bu kadar büyük kadrolarla ve bütçelerle bu diziler yapılıyor. Bu gidişle neredeyse dizisi çekilmedik padişah kalmayacak. Peki neden tek bir kanalda bile, özellikle de TRT'de bir tane de olsa Atatürk'ü, bu ülke için yaptıklarını, onun kahramanlıklarını, katıldığı savaşları, milli mücadeleyi nasıl başarıya ulaştırdığını, cumhuriyeti nasıl kurduğunu v.s. anlatan tek bir dizi film yok? Atatürk'ün hayatından bir değil beş, on dizi çıkar farklı yönleriyle.
Özellikle devlet televizyonunun bu konuda öncülük etmesi, gençlerimize, insanımıza cumhuriyet tarihini ve Atamızı anlatması gerekmez mi? Hatta bunun çizgi film versiyonları da yapılmalı ve küçük yaş grubu çocuklara TRT Çocuk kanalında yayınlanmalı. Unutmayalım ki ağaç yaşken eğilir.
Belki düşünememiş olabilirler. Bu vesileyle TRT yöneticilerine çağrı yapmış olalım. Kendilerinden bu konuda ivedilikle bir adım atmalarını rica ediyoruz. Yalnız Osmanlı dizilerindeki yanılgıya düşüp yalan yanlış bilgilerle değil, doğru ve gerçek bilgilerle Atatürk'ü anlatan bir dizi filme, kaliteli bir yapıma imza atmalarını rica ediyoruz. Bu dizinin senaryo aşamasında başvuru kaynağı olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Hoş Geldin Atatürk' eserinden yardım alırlarsa güzel bir proje çıkar ortaya inşallah...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020