Dün, "27 Şubat'taki ışığı görmezsen, 28 Şubat karanlığında kalırsın" demiştim. Geçtiğimiz 28 Şubat'ta idam mahkûmu, bebek katilinin, sözcüleri ile yaptığı görüşme tutanakları basına sızdı. Gerçi bu tutanakları hangi cüretle (!) yayınladılar onu da anlamış değilim ama aynı günlerde ABD Dışişleri Bakanı'nın, Türkiye'de olması acaba (!) dedirttiriyor… Bir hafta geçti. Zannediyorum ki, yer yerinden oynar. Yanılmışım. Zandan kaçınmak gerektiğini bir kez daha anladım. Onun için direk gidelim… Apo diyor ki, benim geçmişten beri bir misyonum (görevim) var. Bu görev çerçevesinde ABD beni, Türkiye'ye teslim etti, Gülen'i ABD'ye aldı. Eğer ben, bana verilen misyonu; Ecevit hükümeti kabul edip, hayata geçirseydi ne AKP olurdu, ne derin devlet senaryoları ve onun hukuk uzantısı Ergenekon. Ecevit, benim varlığımı ve misyonumu kabul etmediği için arkamdaki gücü görmediği için AKP var. AKP ve Erdoğan, benim sayemde iktidardalar. Bu sürecin kesintiye uğramaması lazım. Eğer uğrarsa bunun bedeli çok ağır olur. Bugüne kadar ki PKK terörü, bundan sonra olacaklar karşısında devede kulak kalır. Onun için benimle oyun oynanmayacağını AKP'ye anlatın… Erdoğan ve partisi sakın hegemonya peşinde koşmasın, 1923-40-50 CHP'si olmasın… AKP artık seçim, oy hesabı yapmadan masada aldığımız kararları yerine getirsin. Bu kararlar yerine gelmez ise 50 bin kişi ile halk savaşı çıkacak ve ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de, ben de vazgeçemeyiz…" Öcalan ne istiyor veya Öcalan'a ne istetiliyor… 1) Başkanlık sistemi ve federal bir sistemin unsurları olan senato ve halklar meclisi adlı iki parlamentonun kurulması. 2) Anayasadan Türk milleti kavramının çıkması. 3) Köylere dönüşün gerçekleşmesi. 4) Hakikatler Komisyonu'nun kurulması. 5) Çekilme için parlamentonun karar alması, TBMM'nin onaylaması, 6) Kendisinin ve PKK üst düzey kadrolarının serbest kalmasının güvence altına alınması. Bu tutanakların açıklanmasının ardından gözler Erdoğan'a çevrildi. Erdoğan'ın hükmü belliydi; "Bizim teyit etmediğimiz hiç bir şey bizi bağlamaz." Devamında ise geçmiş hükümetlerin terörü ve şehitleri istismar ettiğini, kendisinden başka kimsenin çözüm arayışına girmediğini ve her şeye rağmen bu yoldan dönmeyeceklerini ifade etti. Erdoğan her zaman ki gibi üste çıkmaya çalışsa, rengini belli etmeme gayretinde olsa da, durumun vahametinin farkında ve diyor ki; (Öcalan'ı) "İmralı'ya ben getirip koymadım… Avukatlarıyla değil ailesi ile görüşüyor… Benim istihbarat teşkilatım görüşmeler yapıyorsa neden rahatsız oluyorsunuz? Orada çözüm umudu varsa benim teşkilatım görüşür…" Bülent Arınç ise bu gelişmelerden sonra şeref ve namus söylemlerini bırakıp, vatanseverliği gündeme getiriyor; "Kimse, bizim vatanseverliliğimizden kuşku duymasın" diyor. Ortaya çıkan tablo da iktidar ve partisi, bebek katilinin söylemlerini yalanlamıyorlar. Yakındıkları şey "kim bu bilgileri medyaya servis etti… Kim bu köstebek" arayışındalar. İlla bir köstebek arıyorlarsa, Deniz Feneri sürecinde bir isim ortaya atılmıştı. Ona sorsunlar. Ne de olsa aynı familyadandırlar… İmralı sürecinde muhalefet Geldiğimiz noktada sadece iktidar ve partisini suçlar ve sorumlu tutarsak yanılırız. Asıl sorumlu muhalefet partileridir. Eğer muhalefetlik görevlerini layıkıyla yerine getirip, Meclis'te vekillerin, devletin ve milletin varlığına ve bütünlüğüne zarar verecek söz ve icraatlarını asıla yani millete götürselerdi, iktidar ve partisi bu kadar cüretkâr bir duruş gösteremezdi. Kameralar karşısında iktidara karşı laf ile muhalefet yaptığını zanneden MHP ve CHP, kapılar kapanınca iktidarla ve partisiyle hemhal oluyorlar. Örneğin, MHP'yi hep AKP'nin can simidi olarak tanımladık. Ne zaman AKP'nin 367'ye ihtiyacı var, MHP hazırolda. Tezkere geçecek, MHP orada. Bilmem hangi kanun çıkacak, AKP'nin desteğe ihtiyacı var. MHP orada. Şimdi AKP bir anayasa yapma gayretinde. Bu anayasadan maksadı ortaokul talebeleri bile biliyor. Ya MHP. MHP'de biliyor ama savunması var. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk; "Biz masadan kalkıp da masayı çakalların ulumalarına terk edemeyiz. Bu saatten sonra birileri eğer bebek katilini masada oturtmaya kalkışırlarsa cevaplarını alırlar." Sayın Öztürk! Hiç çakallarla aynı masaya oturulur mu? CHP ise hükümetin gizli ortağıdır. Dinlerarası Diyalog ve PKK'ya meşruiyet kazandırma çalışmalarında hükümetle yan yanalar. Erdoğan "diyalog" diyor. Kılıçtaroğlu "ben de varım" diyor. Erdoğan, papazlarla iftarda, Kılıçtaroğlu bana da yer ayırın, diyor. Erdoğan, patriğe iyi niyet sunup arzularını alıyor. Kılıçtaroğlu, ben daha iyi hizmet ederim, diyor. Hadi hepsi bir tarafa! Her taşın altından çıkan F tipi yapılanma ile ilgili CHP'nin bir duruşu var mı? Yok. Olamaz da çünkü hepsinin ağababası ABD. PKK, Öcalan ve yeni anayasa sürecinde de aynı CHP karşımızda. CHP Genel Başkanı'nın şu sözlerini hatırlıyorsunuz; "Oslo sürecinin arkasındayız", "Niye görüşüyorsunuz demiyoruz. Ne görüşüyorsunuz diyoruz", "Ak Parti'ye yeni kredi veriyoruz. Sorunu çözün". CHP vekili Nihat Matkap diyor ki; "Öcalan'ın önerdiği vatandaşlık tanımı, CHP'nin programında yer alan 'Milliyetçilik' tanımına uyuyor". Yine CHP'li Atilla Kart ise "Bu gelişmeler bizi etkilemeyecektir. Biz kendi gündemimize hakimiz… Masadan kalkmak bir çözüm olamaz…" Yüce Türk Milleti! Şu ana kadar ki tercih ettiklerin, ne senin derdini anladı, ne senin menfaatlerini korudu ve ne de senin geleceğin için adımlar attı. Artık kendine dön. Sen kendine döndüğünde orada "BAŞTÜRK'Ü" göreceksin. Yani Prof. Dr. Haydar Baş'ı göreceksin. Kendine dön, kendine dön…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025