Tarım Bakanlığı belki de hakkında en az haber yapılan, en az kamuoyunda gündem edilen bakanlık. Bu gerçek bile ülke tarımımızın nereye gittiğinin bir işaretidir.
Oysa renkli bir tarım Bakanımız da var. Malum İzmir depreminde enkaz üzerine çıkmış ve mahsur kalan vatandaşımız ile görüşmüştü.
Bir uçak yolculuğunda motor arızasındaki tespitini ise tüm dünya duymuştu; 'Gazı kapatıp açın'.
Gerçi neden Venezuela'dan peynir, İskoçya'dan tereyağı, Sırp kasabından et, Yunanistan'dan pamuk, Rusya, Ukrayna ve Brezilya'dan buğday, Rusya, Sırbistan ve Romanya'dan mısır, 18 yılda 106 bin ton saman ithal edildiğini açıklamadı.
Yuvarlak olarak ise kendi kendine yetebilen eski Türkiye'ye ne oldu da (!) başına 'yeni' konulunca 120'den fazla ülkeden 136'dan fazla çeşit tarım ürünleri ithal ediyor, sorularına da muhatap olmadı.
Pozitif baktı olaylara. AKP iktidarlarını ve kendi dönemindeki atılımları anlattı. Dünyada bir numara olduk, Avrupa'da bir numara olduk, şu kadar çiftçiye şu kadar milyar destek sağladık açıklamalarına en son geçtiğimiz hafta 'tarım sektörü kesintisiz 10 çeyrektir büyüdü" dedi.
Dikkat ettiğiniz gibi hep pozitif bir tablo var. Oysa gerçekler hiç pozitif değil. Son 18 yılda tarım ithalatına harcanan para 114 milyar dolar oldu.
Kendi kendine yetebilen bir ülke bu kadar parayı dışarıya fantezi olsun diye vermez. Demek ki, ortada büyük bir obruk var.
Rakamlar o obruğun büyüklüğünü şöyle tarif ediyor; AKP döneminde 3 milyon 484 bin hektar tarım arazisi terk edilmiş. 683 bin 265 çiftçi tarım yapmaktan vazgeçmiş.
Çiftçilerimizin 2003 yılında toplam borcu 2,5 milyar lira iken, bugün bu borç 180 milyar liraya ulaştı.
Ortada bir büyüme olduğu kesin. Hükümetin gözden kaçırdığı büyümenin negatif yönde olduğu gerçeğidir.
Ülkemizde tarım, denilince Hollanda-Konya kıyaslaması yapılır ki, doğrudur. Gerçeğin ölçeğidir, beceriksizliğin ispatıdır.
Peki, Hollanda ne satıyor da tarımdan her yıl 100 milyar dolardan fazla girdi sağlıyor?
İşte cevap! Hollanda İstatistik Kurumu ve Wageningen Üniversitesi Ekonomik Araştırma Merkezi'nin verilerine göre Hollanda geçen yıl 94,5 milyar Euroluk tarım ürünleri ihracatı gerçekleştirdi.
Çiçek soğanı ve süs bitkileri: 9,5 milyar Euro
Et ve et ürünleri: 8,8 milyar Euro
Süt ürünleri ve yumurta: 8,6 milyar Euro
Sebze: 7,3 milyar Euro
Meyve: 6,2 milyar Euro
İçecek: 5,8 milyar Euro
Ayrıca Afrika ve Güney Amerika'dan ithal ettiği tropikal ürünleri harmanlayarak satıyor.
Bu başlıkların en az bin mislini yapabilecek bir coğrafya ve insan kapasitemiz varken, iklimimiz mükemmel iken neden yapamıyoruz?
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız her daim milli tarım politikalarından bahseder ve 'Çin' sadece tavuk bacağı satarak ben bu ülkeye bakarım' derdi. Haklı mıydı? Sonuna kadar.
Tarım, insan için devlet için stratejik bir öneme sahiptir. Prof. Dr. Haydar Baş bu önem ve stratejinin nasıl güçlü kılınacağını Milli Ekonomi Modeli'nde yazmıştı. Neydi o kurallar?
* Tahditler, kotalar kaldırılacaktı.
* Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında kiraya verilecekti.
* Ürün fiyatları çiftçiler tarafından üretici kooperatif üzerinden belirlenecekti. Hem devlet desteğini, hem de iç piyasa fiyatını beraber alacaktı.
* Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecekti.
* Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktı.
* İthal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde olacaktı.
* Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktı.
Devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, 'proje mukabili sıfır faizli krediler' ve 'gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün' olacak türden kredi verecekti.
* Devlet ürünlere pazar garantisi verecekti.
* Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımlar teşvik edilecekti.
O zaman ne yapmak lazım? Hz. Mevlana'nın dediği gibi umutsuzluk köyüne gitmemek, karanlığa doğru yürümemek lazım.
Çünkü bu ülkede hayali olan bir lider ve kadrosu ve ellerinde Milli Ekonomi Modeli güneşi var.
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025