Türkiye'nin savunması Filistin'den başlar!

Abdullah Gül bakanımız "ABD taleplerini İran'a taşımak için temsilci seçilmeyi" bir zafer olarak göstermeye çalışadursun, İsrail Filistin'i acımasızca vuruyor. Şaron'un yerine bıraktığı İsrail Başbakanı, 1 İsrail askerinin hayatına karşılık tüm bir Filistin hükumetini teslim almış durumda. Bilmiyoruz Dış işleri Bakanımız ya da onun "stratejik derinliği ABD taleplerine râm olma" şeklinde anlayan danışmanları Filistin içinde bir arabuluculuk düşünürler mi? Hiç sanmıyorum. Hatta iddiaya giriyorum Gül Bakanımız bu ateş çemberi için 1 kelime dahi etmeyecektir!Oysa İsrail'in bu gözü dönmüş cesaretinin en önemli sebebi Türkiye'deki iktidarın acziyetidir. Eğer bu ülke bıraktık büyük ülke gibi davranmayı, azıcık silkinse İsrail mum olur oturur oturduğu yerde! Ama ne yapacağından, hatta ne yapmayacağından %100 emin oldukları bir hükumet var Ankara'da. Ve o hükumet bıraktık Filistin'deki zulüm için bir kelime etmeyi, 700 Milyonluk Rum'un madarası olmuş durumda... Yani Liboşize medya dışında sizi kim sizi ciddiye alır ki İsrail'de korksun çekinsin! Sakın bu konuda hiç kimse "Arap ülkeleri ne yapıyor ki" klasik nakaratını ifade temesin!Her koyun kendi bacağından asılır bu bir, ikincisi ben burada Osmanlı Hinterlandının doğal mesulü ve varisi Türkiye'den bahsediyorum.Bakınız İsrail İşçi Partisi eski Başkanı Şimon Perez bir Türk gazetecesine ne demişti:"Bizim için iki önemli ülke vardır. Birisi ABD, diğeri Türkiye..."Ne demek istediğimizi bilmiyorum bu cümle yeterince anlatıyor mu?Bugün İsrail'i ABD'den sonra yaşatan ikinci ülke Türkiye'dir!Türkiye İsrail'den desteğini çekse bakın tüm dengeler nasıl değişiyor ve o İsrail nasıl yola giriyor?Birilerinin derin derin güldüğünü hissetmekte zorluk çekmiyorum. "Neden bahsediyorsun, böyle bir ihtimalin konuşulması dahi nelere yol açar kardeşim" denildiğini de duyuyorum. Hatta cahil sınıfına da koyuluyoruzdur, bundan da eminim!Ama bunların hiçbir değeri yok. Filistin zulmü ile Kıbrıs'ın kaderi aslında aynıdır. Hatta Güneydoğu'daki büyük bölünme de, Filistin'de alacağımız tavırla ilgilidir. Ve o tavır "burnunun önünü görme" ile yakından ilgilidir. Şayet İsrail'e ne yapılabilir ki derseniz Patrik'in karıştırdıklarına da hiçbir şey yapamazsınız. K.Irak'ta olup biteni de İsrail'in gözlüğü ile izlemeye devam eder, Sam amcadan randevu koparmak için dahi takla atarsınız!Halbuki Filistin'inlinin mücadelesi -isin esasını oluşturan insanlık boyutu dışında- stratejik açıdan aynı zamanda Türkiye'nin savunması için de yapılan bir mücadeledir. Atılan her taş hem bir zulme direniş, hem de İsrail'i sınırlarımızdan biraz da uzak tutma kavgasıdır.Hiç kimse görmek istemese de, geciktirmeye de çalışsa gerçek değişmiyor:"İsrail Türkiye'ye yaklaştıkça bu ülkenin sorunları artıyor." Buyrun Irak'a girdiler ve biz şimdi bülünmeyi "ya seve seve, ya zorla" formülü çerçevesinde tartışıyoruz.Lübnan'ı kontrollerine aldılar, Suriye'yi Hariri suikasti adlı bir yalanla bölgeden çıkardılar. Yakında Şam!a girecekler.İyi ama ya sonra... Sonra sıra kime gelecek? Hatta sıraya fazlası ile dahil olmadık mı?Sonuç: Filistinde ki zulme sessiz kalan aynı muameleye tabii tutulur!