Hazırladığı ekonomi modeli ile bir anda dünya gündemine oturan ve yerli yabancı yüzlerce bilimadamı tarafından Nobel'e aday gösterilen Prof. Dr. Haydar Baş ülke ve dünya gündemiyle ilgili çok çarpıcı tespitler yapmaya devam ediyor.Sayın Baş, işadamlarıyla gerçekleştirdiği bir toplantıda, Türkiye üzerinde yapılan hesaplara dikkat çektikten sonra, "Bu oyunların en büyüğü devlet ile milleti, asker ile sivili karşı karşıya getirme oyunudur" dedi. Sayın Baş bu oyunla hedefin Türk coğrafyasının işgali olduğunu ve bu projenin arkasında da Batı'nın bulunduğunu vurguladı.Yine Sayın Baş sık sık bir noktanın altını çizmektedir: "Devlet olmadan, asker olmadan asla bir millet olamaz"Esasen devlete, askere yapılan saldırıların tamamı millet hedeflidir. Türk milletine diret olarak hakaret edemeyenler devleti küçülterek, etkisini azaltarak, hatta millet nezdinde değerini kaybettirerek, askeri ise yıpratarak bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar.Neticede millet devletine ve askerine güvenini kaybedecek, çözümü devletinden ve askerinden değil de dışarılarda arayacak, böylece o milletin paramparça olması da kolaylıkla sağlanmış olacak.Batılı ülkeler bu hedefi gerçekleştirebilmek için içeride bulunan taşeron siyasetçileri de kullanmaktadırlar.Sadece siyasiler mi? Hayır. Akademisyenler, yazarlar, sanatçılar, eğitimciler, sivil toplum önderleri, işadamları? ve hatta ilahiyatçılar. Koro halinde, "Biz problemleri çözemeyiz, gelsin AB bizi yönetsin, ABD bizi yönetsin", ya da "IMF bizim problemlerimizi çözsün" derler. Allah'ın bir kulu da sormaz ki, "Kardeşim, madem çözümü kendinizin dışında arıyorsunuz o halde çözüm koltuğunda niye oturuyorsunuz, o koltuğu neden işgal ediyorsunuz?"Zaten maksat problemleri çözmek değil, her defasında çözümsüzlüğe vurgu yaparak milletin arayışını dışarıya, okyanus ötelerine kaydırmak.Zaten tarıma, sanayiye, sağlığa, güvenliğe desteklerin azalmasında ve hatta bazılarının kalkmasında da bu amaç vardır.Mağdur olan millet, devletten de bir şey alamayınca tamamen sahipsiz kalmaktadır. Halbuki vermeyen devlet değil, devletin icrasından sorumlu olan hükümettir, yani milletin seçtiği, güvendiği, iş başına getirdiği siyasilerdir.Ama siyasilerimiz sanki bu yaptıkları icraatlar kendilerine ait değilmiş gibi, zaman zaman vatandaşın arasına girerek muhalefet de etmektedirler. Halbuki muhalefet ettikleri politikalar kendi uyguladıkları politikalardır.Velhasıl alicengiz oyunları oynanıp durmaktadır, ama ortada kalan hep vatandaşımızdır. Daha bir önceki oyunu kavrayamadan, diğer oyuna maruz kalmaktadır ve böylece bir girdabın içinde sıkışmış vaziyettedir.Ülkemizin icrasından sorumlu siyasiler IMF'nin politikalarını harfiyen uygulamaya devam ederken, milletimiz döviz, faiz ve borsa üçgeninde hapsolmuştur. Vatandaş günü kurtarmanın telaşı içindedir.Vatandaşın bu mağduriyetini bilen hatta müsebbibi olan Batılı ülkeler ise bu fırsatı değerlendirmektedir.Batı, ekonomi sopasını göstererek, PKK terörünü körüklemekte, mağdur olan güneydoğulu vatandaşlarımızı terörün kucağına doğru itmektedir. Ülkemiz azınlıklara bölünmek istenmektedir. Türk milletini oluşturan her bir unsuru dört bir yandan kafa kola almaya çalışan Batı, "Bakın biz size sahip çıkıyoruz, Türkiye ise sizi ihmal ediyor" mesajları vererek, milleti devlete karşı kışkırtmaktadır. Batı, bu arada işgalin en önemli engeli olan askerimizi ise etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır. ABD askerimizin enerjisini alakasız coğrafyalarda harcaması için her türlü entrikayı çevirirken, AB ise ilerleme raporlarıyla, müzakere çerçeve belgeleriyle siyasilerimiz üzerinde baskılar kurarak askerimizin gücünü yok etmeye çalışmaktadır.Batının bu yıkım projelerine daha bir çok misaller verilebilir, ama meseleyi anlamak için bu kadar kafidir.Dikkat ederseniz, bütün oyunların temelinde ekonomi vardır.Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş Beyin çözüme ekonomiden başlaması ve Milli Ekonomi Modeli adlı tezi devreye koyması oldukça isabetli bir adımdır ve bu adım Türkiye'nin bütün problemlerini çözebileceğinin de bir ispatıdır.Sayın Baş, "Ekonominin denklemi çözülmeden sorunlara çare bulunmaz" diyerek bu gerçeği vurgulamıştır.Atatürk de çözümü ekonomiden başlatmıştır ve aldığı netice ortadadır. Osmanlı'dan kalma duyunu umumiye borçları ödenmiş, ülkemiz tarımda, sanayide ciddi atılımlar yapmış, bağımsızlığını koruyabilmiştir.Ülkemiz üzerindeki hesaplar belli, ama hiçbir şey çözümsüz değil. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni zaman kaybetmeden mutlaka hayata geçirmek zorundayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025