Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan yardımcılarından Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi’nin Kilis yakınlarında kurulan mülteci kampıyla ilgili yaptığı basın açıklaması çok önemliydi.
Özellikle de bu tür kampların normal şartlar altında güvenlik açısından sınırdan en az 50 km uzağa kurulması gerekirken, sınırın sıfır noktasına kurulması ve kamp duvarlarının Türkiye kısmının oldukça korunaklı olup Suriye’ye açık olması oldukça dikkat çekiciydi.
Dolayısıyla buralardan birileri dilediği gibi, kontrol dışı Suriye’ye girip çıkabiliyor.
Bu değerlendirmeyi ilk okuduğumda aklıma gelen husus, aylardır tartışılan, gündemde olan “tampon bölge” meselesiydi.
ABD ve diğer batılı ülkeler ısrarla Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurmasını istiyorlardı. Bunun için ABD’den üst düzey birçok ziyaret yapıldı.
Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, CIA Başkanı ve nice ABD’li kodaman Ankara’yı bu hususta yolgeçen hanı yaptı. Fakat ne hikmetse ABD’den gelen bugünkü açıklamalara bakıyoruz, hep tampon bölgeye olumsuz bakıldığı şeklinde...
Ne oldu ki dün baskı üzerine baskı yapılan bir mevzu bir anda rafa kaldırıldı.
Yoksa farklı bir şekilde uygulamaya konuldu da bizim mi haberimiz yok? ABD, yıllarca tanıdığımız kadarıyla kendisinin menfaati olan bir konuda, konu bir de İsrail’in de menfaatineyse asla geri adım atmaz. O halde bu manevranın nedeni nedir?
Bu soruların cevabı Dr. Kepekçi’nin yukarıda bahsettiğimiz açıklamasında gizli.
Mülteci kampı adında bir bölge, eğer sınıra sıfır vaziyette kuruluyorsa, bu bölge Türkiye’ye karşı korunuyorsa, Suriye’ye giriş çıkışlar kontrolsüzse çoktan tampon bölge kurulmuş demektir. Fakat bu tampon bölge bugüne kadar sürekli gündem edildiği gibi Suriye’nin kuzeyinde, Suriye topraklarında değil; Türkiye’nin Güneydoğusunda, Türkiye topraklarında kuruldu.
Şimdilik bu bölgenin nüfusu 80 binlerde, daha da artacağa benziyor ve haberlere göre okuludur, bakkalıdır mülteciler bu bölgeye yerleştikçe yerleşiyor.
Bu tampon bölgenin bizlere ne gibi zararı var?
Buraya yerleştirilenler, kendi ülkelerine baş kaldırmış, kendilerini korumakla görevli olan ordularıyla çatışmış kimseler. Kendi idarecilerinden memnun olmayan bir grubun kalkıp da senin sınırlı imkanlarından, çadır ya da konteynır hayatından tatmin olacağını düşünmek akılsızlık olur.
Esad yönetimi bunlara bedava elektrik, bedava sağlık hizmeti, bedava eğitim hizmeti ve erzak yardımı, 20 cente mazot gibi Türk milleti için mevcut siyasi atmosferde hayal olan imkanları sunuyordu. Bunları elinin tersiyle itip başına baş kaldıranları nasıl tatmin etmeyi düşünüyorsunuz?
Güneydoğumuza yerleşen ve Türkiye’yi de tehdit edecek olan tatminsiz, isyana ve öldürmeye alışmış bir topluluktan bahsediyoruz. Yarın bir gün sıra Türkiye’ye geldiğinde kendiliğinden kopacak olan bir bölgeden bahsediyoruz.
Diğer önemli bir husus ise, bu bölgeden Suriye’yi tehdit eden teröristlerin Suriye’ye sızması ve çatışmalarını yaptıktan sonra sığınmak ve yaralarını sarmak için tekrar buraya dönmeleri. Bu sebeple bu bölge Suriye ile çatışmak için bir kıvılcım oluşturmaktadır ve böyle bir savaş bu iki ülkeyle sınırlı kalmaz.
Türkiye’de oluşturulan bu tampon bölge, Türkiye’nin kucağına bırakılan ateşten bir toptur. Tampon bölgenin Türkiye’de kurulması ABD için Suriye’de kurulmasından daha menfaate uygundur, Suriye’de tampon bölgeden vazgeçmesinin sebebi budur.
Özellikle de bu tür kampların normal şartlar altında güvenlik açısından sınırdan en az 50 km uzağa kurulması gerekirken, sınırın sıfır noktasına kurulması ve kamp duvarlarının Türkiye kısmının oldukça korunaklı olup Suriye’ye açık olması oldukça dikkat çekiciydi.
Dolayısıyla buralardan birileri dilediği gibi, kontrol dışı Suriye’ye girip çıkabiliyor.
Bu değerlendirmeyi ilk okuduğumda aklıma gelen husus, aylardır tartışılan, gündemde olan “tampon bölge” meselesiydi.
ABD ve diğer batılı ülkeler ısrarla Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurmasını istiyorlardı. Bunun için ABD’den üst düzey birçok ziyaret yapıldı.
Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, CIA Başkanı ve nice ABD’li kodaman Ankara’yı bu hususta yolgeçen hanı yaptı. Fakat ne hikmetse ABD’den gelen bugünkü açıklamalara bakıyoruz, hep tampon bölgeye olumsuz bakıldığı şeklinde...
Ne oldu ki dün baskı üzerine baskı yapılan bir mevzu bir anda rafa kaldırıldı.
Yoksa farklı bir şekilde uygulamaya konuldu da bizim mi haberimiz yok? ABD, yıllarca tanıdığımız kadarıyla kendisinin menfaati olan bir konuda, konu bir de İsrail’in de menfaatineyse asla geri adım atmaz. O halde bu manevranın nedeni nedir?
Bu soruların cevabı Dr. Kepekçi’nin yukarıda bahsettiğimiz açıklamasında gizli.
Mülteci kampı adında bir bölge, eğer sınıra sıfır vaziyette kuruluyorsa, bu bölge Türkiye’ye karşı korunuyorsa, Suriye’ye giriş çıkışlar kontrolsüzse çoktan tampon bölge kurulmuş demektir. Fakat bu tampon bölge bugüne kadar sürekli gündem edildiği gibi Suriye’nin kuzeyinde, Suriye topraklarında değil; Türkiye’nin Güneydoğusunda, Türkiye topraklarında kuruldu.
Şimdilik bu bölgenin nüfusu 80 binlerde, daha da artacağa benziyor ve haberlere göre okuludur, bakkalıdır mülteciler bu bölgeye yerleştikçe yerleşiyor.
Bu tampon bölgenin bizlere ne gibi zararı var?
Buraya yerleştirilenler, kendi ülkelerine baş kaldırmış, kendilerini korumakla görevli olan ordularıyla çatışmış kimseler. Kendi idarecilerinden memnun olmayan bir grubun kalkıp da senin sınırlı imkanlarından, çadır ya da konteynır hayatından tatmin olacağını düşünmek akılsızlık olur.
Esad yönetimi bunlara bedava elektrik, bedava sağlık hizmeti, bedava eğitim hizmeti ve erzak yardımı, 20 cente mazot gibi Türk milleti için mevcut siyasi atmosferde hayal olan imkanları sunuyordu. Bunları elinin tersiyle itip başına baş kaldıranları nasıl tatmin etmeyi düşünüyorsunuz?
Güneydoğumuza yerleşen ve Türkiye’yi de tehdit edecek olan tatminsiz, isyana ve öldürmeye alışmış bir topluluktan bahsediyoruz. Yarın bir gün sıra Türkiye’ye geldiğinde kendiliğinden kopacak olan bir bölgeden bahsediyoruz.
Diğer önemli bir husus ise, bu bölgeden Suriye’yi tehdit eden teröristlerin Suriye’ye sızması ve çatışmalarını yaptıktan sonra sığınmak ve yaralarını sarmak için tekrar buraya dönmeleri. Bu sebeple bu bölge Suriye ile çatışmak için bir kıvılcım oluşturmaktadır ve böyle bir savaş bu iki ülkeyle sınırlı kalmaz.
Türkiye’de oluşturulan bu tampon bölge, Türkiye’nin kucağına bırakılan ateşten bir toptur. Tampon bölgenin Türkiye’de kurulması ABD için Suriye’de kurulmasından daha menfaate uygundur, Suriye’de tampon bölgeden vazgeçmesinin sebebi budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025