Son yaşanan operasyonları, gözaltıları, karşı atakları, ibretle izlerken bir yandan da güzel ülkemin ne hale geldiğini endişeyle seyrediyorum. Devletin kurumları çatışma halinde, Sayın Başbakan "devlet içinde devlet" tanımlaması yapıyor, devletin içinde çöreklenen çetelerden, ucu dışarda olan örgütlerden bahsediyor. Başbakana göre "devlet içinde devlet" diye adlandırdığı bu yapıyı ortadan kaldırmak adına yapılan farklı operasyonları görünce sormadan edemiyorum: Sayın Başbakan 11 yıldır bu devleti siz yönetiyorsunuz. Eğer devlet içinde devlet yapılanması diye bir şey varsa; onu kucağınızda, avcunuzda, bağrınızda siz büyüttünüz. Bu yapının, devletin bütün kademelerine sızmasına, kadrolaşmasına siz göz yumdunuz. İktidara gelmek ve iktidarınızı korumak için bunlarla siz sarmaş dolaş oldunuz. Bunları meclise siz taşıdınız. Gazetelerini, televizyonlarını, sivil toplum kuruluşlarını, okullarını, sözde olimpiyatlarını, en çok siz reklam ettiniz. Devletin bütün imkânlarını onlara siz seferber ettiniz. Devletin televizyonunu cemaat televizyonu haline siz dönüştürdünüz. Şimdi aldığınız görevlere onları gene siz getirdiniz. Çünkü nasıl getirdinizse öyle de alıyorsunuz, yani onları en iyi siz tanıyorsunuz. Hem zaten siz demediniz mi "ne istedilerse verdik" diye? Öyleyse bunları vermeden düşünecektiniz! Bu milletin dini ve milli bütünlüğünü bozucu eylemlere, meydan verdiniz. Türk varlığına zarar, bölücü faaliyetlere kâr verdiniz. BOP kapsamında nice işlere, özellikle de Suriye'de dökülen kanlara, kirletilen namuslara siz meydan verdiniz. Deyim yerindeyse ettiğinizi çekiyorsunuz. Senelerdir sizi samimi bir ses hep uyardı. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş defalarca: "Yapma, etme, sonra başına görürsün" dedi. "Komşularda bunu hep yaptılar. Şimdi yanında yer alanlar, seni oyuna getirir; Saddam'ı, Kaddafi'yi, Mübareği, nice kralları, şahları kullandılar, sonra yok ettiler. Seni de kullanınca, işin bitince çöpe atarlar." dedi. Ama Sayın Başbakan, siz bunların hiçbirini ne duydunuz ne gördünüz. Eğer sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyarılarına kulak verseydiniz. Hem bunlar başına gelmezdi, hem de milletimiz bu kara günleri görmezdi. Yaptığınız yanlışların bedelini; rüşvetin, yolsuzlukların zararlarını maalesef biz de millet olarak hep birlikte göreceğiz.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024