İlk Murat Karayalçın konuşmuştu, 28 Mart seçim yenilgisinden sonra;
"Başarısız olduk. Çünkü Barzani ve Talabani Habur'dan Mersin'e kadar bölgede kendi adamlarını seçtirmek istedi..."
Aslında Karayalçın bu sözlerle bir gerçeği bir boyutuyla ifade ediyor. Ancak diğer taraftan da ülke üzerinde yürütülen psikolojik savaşa malzeme oluyor, malzeme topluyor.
Ülkenin ne kadar acz içinde olduğunu en üst perdeden ifade ediyor, Murat Karayalçın.
Böylece reel politiğe hep beraber teslim olacağız!
Öyle ya Barzani'nin-Talabani'nin yani iki kabile reisinin aday belirlediği, seçimi etkilediği bir vasatta neye itiraz edeceğiz, neyi kabul etmeyeceğiz!
Karayalçın'ın, DEHAP'lı sol ittifakın mimarının yürüttüğü bu ince siyaset (!) hükümet ve DEP eşrafı üzerinden de icra ediliyor.
DEP milletvekillerini salıveren, Washington cenahlarında Kürt sorununu çözeceğiz diyerek Türkiye'yi çözen Erdoğan, şimdi şehir şehir miting düzenleyen milletvekillerine "insaf edin" diye yalvarıyor.
İşte bu da, bu tavır da bir hazım operasyonu... Tıpkı Karayalçın gibi Erdoğan'a federasyon sürecini millete "yedirme" operasyonunu tamamlıyor, o kadar.
Dün DEP milletvekillerinin önünü açan Erdoğan, bugün bir kısa frenle Demirel siyaseti uygulayarak sözümona milletvekillerine çizgi çekiyor.
Elbette bu gelişme önceden planlanmış, senaryosu önceden yazılmış bir taktik! Önceki gün aktardığımız Kürt devleti üzerine Washington'da yapılmış gizli toplantıda, bu konu da masaya yatırılıyor ve aynen şunlar ifade ediliyor;
"Hükümetin Kürt meselesi konusunda göstereceği tepki yalnızca asker ve milliyetçi grupların tepkisini azaltma amacı taşıyacaktır."
İşte gerçek bu ve bu hakikat bugün milletin ensesinde "yalan" olarak pişiriliyor.
Hükümetin oynadığı oyunu, DEP'liler de devam ettiriyorlar. Onlar da "iyi polis-kötü polis" rolüne soyunmuş durumdalar.
Birisi "PKK siyasallaşmalıdır, Apo serbest bırakılmalıdır" derken, diğeri frene basıyor. DEHAP Genel Başkanı dar alanda Aristo mantığıyla siyaset yapıyor, söylem geliştiriyor!
Kısaca bu hükümetin tüm kahramanları üzerlerine düşen rolü gayet güzel oynuyorlar. Her duruma göre yüzlere ayrı bir maske takılıyor. O nedenle Başkan Bush, Tayyip beyimize "Mister, büyük adamsın" diyor ve bizim yalaka basın da bu sözleri hem de İngilizcesiyle, birebir manşetlere taşıyor.
Kıbrıs sorununa, başörtüsüne, Ege'ye, Patrikhane'ye, Ermeni meselesine üretilen çözüm (çözülme) aynen Kürt konusu için de hayata geçiriliyor.
Ver-kurtul!
Parçalan-kurtul!
Formül bu ve maalesef bu formül ne Kürt'ün, ne Türk'ün, ne de bu topraklarda yaşayan tek yürek olmuş insanların formülü!
Bizler, bu toprakların sahipleri de zannediyoruz ki; hak gelecek, hürriyet gelecek, zenginlik gelecek!
Unutmayalım ki Osmanlı'ya ihanet eden Araplar bugün Amerikan çizmesinin altındadırlar. Anadolu'ya kim ihanet ederse, onları da -emin olun- aynı kader bekliyor!
Bu coğrafyanın aslında yazgısı bir ve tek:
Ya birlikte olarak yaşayacağız ya da ayrı ayrı olarak yabancıların senaryosuna alet olacağız.
Herşey, bu oyunu oynayan sahte kahramanlardan kurtulmaktan geçiyor.
Millet tüm bütünlüğüyle tarih babanın kantarına çıkmış durumda.
Alternatifimizse çok değil:
Birlik, birlik, birlik!..
"Başarısız olduk. Çünkü Barzani ve Talabani Habur'dan Mersin'e kadar bölgede kendi adamlarını seçtirmek istedi..."
Aslında Karayalçın bu sözlerle bir gerçeği bir boyutuyla ifade ediyor. Ancak diğer taraftan da ülke üzerinde yürütülen psikolojik savaşa malzeme oluyor, malzeme topluyor.
Ülkenin ne kadar acz içinde olduğunu en üst perdeden ifade ediyor, Murat Karayalçın.
Böylece reel politiğe hep beraber teslim olacağız!
Öyle ya Barzani'nin-Talabani'nin yani iki kabile reisinin aday belirlediği, seçimi etkilediği bir vasatta neye itiraz edeceğiz, neyi kabul etmeyeceğiz!
Karayalçın'ın, DEHAP'lı sol ittifakın mimarının yürüttüğü bu ince siyaset (!) hükümet ve DEP eşrafı üzerinden de icra ediliyor.
DEP milletvekillerini salıveren, Washington cenahlarında Kürt sorununu çözeceğiz diyerek Türkiye'yi çözen Erdoğan, şimdi şehir şehir miting düzenleyen milletvekillerine "insaf edin" diye yalvarıyor.
İşte bu da, bu tavır da bir hazım operasyonu... Tıpkı Karayalçın gibi Erdoğan'a federasyon sürecini millete "yedirme" operasyonunu tamamlıyor, o kadar.
Dün DEP milletvekillerinin önünü açan Erdoğan, bugün bir kısa frenle Demirel siyaseti uygulayarak sözümona milletvekillerine çizgi çekiyor.
Elbette bu gelişme önceden planlanmış, senaryosu önceden yazılmış bir taktik! Önceki gün aktardığımız Kürt devleti üzerine Washington'da yapılmış gizli toplantıda, bu konu da masaya yatırılıyor ve aynen şunlar ifade ediliyor;
"Hükümetin Kürt meselesi konusunda göstereceği tepki yalnızca asker ve milliyetçi grupların tepkisini azaltma amacı taşıyacaktır."
İşte gerçek bu ve bu hakikat bugün milletin ensesinde "yalan" olarak pişiriliyor.
Hükümetin oynadığı oyunu, DEP'liler de devam ettiriyorlar. Onlar da "iyi polis-kötü polis" rolüne soyunmuş durumdalar.
Birisi "PKK siyasallaşmalıdır, Apo serbest bırakılmalıdır" derken, diğeri frene basıyor. DEHAP Genel Başkanı dar alanda Aristo mantığıyla siyaset yapıyor, söylem geliştiriyor!
Kısaca bu hükümetin tüm kahramanları üzerlerine düşen rolü gayet güzel oynuyorlar. Her duruma göre yüzlere ayrı bir maske takılıyor. O nedenle Başkan Bush, Tayyip beyimize "Mister, büyük adamsın" diyor ve bizim yalaka basın da bu sözleri hem de İngilizcesiyle, birebir manşetlere taşıyor.
Kıbrıs sorununa, başörtüsüne, Ege'ye, Patrikhane'ye, Ermeni meselesine üretilen çözüm (çözülme) aynen Kürt konusu için de hayata geçiriliyor.
Ver-kurtul!
Parçalan-kurtul!
Formül bu ve maalesef bu formül ne Kürt'ün, ne Türk'ün, ne de bu topraklarda yaşayan tek yürek olmuş insanların formülü!
Bizler, bu toprakların sahipleri de zannediyoruz ki; hak gelecek, hürriyet gelecek, zenginlik gelecek!
Unutmayalım ki Osmanlı'ya ihanet eden Araplar bugün Amerikan çizmesinin altındadırlar. Anadolu'ya kim ihanet ederse, onları da -emin olun- aynı kader bekliyor!
Bu coğrafyanın aslında yazgısı bir ve tek:
Ya birlikte olarak yaşayacağız ya da ayrı ayrı olarak yabancıların senaryosuna alet olacağız.
Herşey, bu oyunu oynayan sahte kahramanlardan kurtulmaktan geçiyor.
Millet tüm bütünlüğüyle tarih babanın kantarına çıkmış durumda.
Alternatifimizse çok değil:
Birlik, birlik, birlik!..
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021