Dün, "Türk milletini yalana esir ettiler" başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Yazımızda özetle: "Üzerimizde kirli emelleri olanların, Türk milletini yalana esir edip, arzularını yerine getirmeye kalkıştıklarını; Oyunda rolü olanların da yalan değirmenine, yalan suyu taşıdıklarını" yazmıştık.
Bugün de yalanın toplumsal yansımalarını ve Allah katındaki sorumluluklarını sizlerle paylaşmak istedik. Toplumsal çöküntünün sebepleri arasında yalancılık, önemli bir yer teşkil eder. Yalancılık, insanlar arasında büyük kusurlar, Allah katında da büyük günahlar arasında sayılmıştır.
Yalan, insanoğlunun kalbi hastalıkları arasında sayılmış, fiile dönüştüğü halde etrafını yakıp kül eden; hem sahibini, hem muhataplarını, hem çevresini etkisi altına alan; yayıldığı oranda da tehlikeler saçan bir davranış biçimidir. Yüce Allah bu konuda biz kullarını uyarmıştır: "Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.
Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır." (Bakara Suresi; 10) "Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şahitler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun.
İster üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun" (Nisa, 4/135) Yalancılık öyle bir hastalık ki, tövbe edilmediği ve terk edilmediği takdirde, bu hastalığa bulaşanların iflah olmayacağı da Yüce Kitabımızda haber verilmiştir: "…
Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez." (Mü'min Suresi; 28) Abdullah İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir.
Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır. (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105) Yalancılığın maddi manevi tehlikelerini ve Allah katındaki sorumluluklarını bildiren ilahi buyruklardan bir demet sunduk.
Yalanın, gerek ferdi gerekse de toplumsal zararlarının küçümsenmeyecek derecede olduğu bilindiği halde, tekrarlanmasının altında menfaat hesapları yatmaktadır. Bir de nefislere söz dinletememek, şeytanın tuzağına alet olmak vardır.
Rabbim makam ve menfaatini korumak için yalana başvuranların şerrinden bizi muhafaza eylesin. Yalana başvuranları da ıslah eylesin. Âmin.
Bugün de yalanın toplumsal yansımalarını ve Allah katındaki sorumluluklarını sizlerle paylaşmak istedik. Toplumsal çöküntünün sebepleri arasında yalancılık, önemli bir yer teşkil eder. Yalancılık, insanlar arasında büyük kusurlar, Allah katında da büyük günahlar arasında sayılmıştır.
Yalan, insanoğlunun kalbi hastalıkları arasında sayılmış, fiile dönüştüğü halde etrafını yakıp kül eden; hem sahibini, hem muhataplarını, hem çevresini etkisi altına alan; yayıldığı oranda da tehlikeler saçan bir davranış biçimidir. Yüce Allah bu konuda biz kullarını uyarmıştır: "Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.
Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır." (Bakara Suresi; 10) "Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şahitler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun.
İster üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun" (Nisa, 4/135) Yalancılık öyle bir hastalık ki, tövbe edilmediği ve terk edilmediği takdirde, bu hastalığa bulaşanların iflah olmayacağı da Yüce Kitabımızda haber verilmiştir: "…
Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez." (Mü'min Suresi; 28) Abdullah İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir.
Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır. (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105) Yalancılığın maddi manevi tehlikelerini ve Allah katındaki sorumluluklarını bildiren ilahi buyruklardan bir demet sunduk.
Yalanın, gerek ferdi gerekse de toplumsal zararlarının küçümsenmeyecek derecede olduğu bilindiği halde, tekrarlanmasının altında menfaat hesapları yatmaktadır. Bir de nefislere söz dinletememek, şeytanın tuzağına alet olmak vardır.
Rabbim makam ve menfaatini korumak için yalana başvuranların şerrinden bizi muhafaza eylesin. Yalana başvuranları da ıslah eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024