Bir ferdin, bir milletin kendine doğru bir rehber, yol-yordam bulabilmesi, yol haritası çizmesi normal bir durumdur. Ancak rehber edinilen kişi ya da kurumlar, çizilen yol haritası, öncelikle çok iyi analiz edilmelidir. Çünkü yola çıktıktan sonra, dönüşü ve telafisi mümkün olmayan hatalara sebebiyet verilebilmektedir.Rahmetli Celal Mısır Hocamızın sohbetlerinde sık sık verdiği bir örnek vardı; "Kişinin istenilen hedefe varabilmesi için asla açı sapması yapmaması lazımdır. Başlangıçta çok küçük bile olsa bir açı farkı, görülmeyebilir. Fakat bu açı farkı zamanla istenilen hedeften çok uzaklara götürebilir. Bu bir kuraldır". Gerçekten de öyle değil mi? Hesapsız kitapsız, ya da yanlış olarak yola çıkılan hangi iş, kişiyi maksadına ulaştırmıştır? Demek ki insanoğlu doğru hedeflere varmak istiyorsa; mutlaka doğru bir rehbere, doğru bir yol haritasına tabi olmalı, hayatı boyunca da bu yol haritasına uymaya özen göstermelidir. İnançta, siyasette, ticarette, ibadette velhasıl hemen her konuda böyle davranmalıdır. Dünyada bariz olarak göze çarpan hemen her konudaki düzensizliğin nedeni de budur. Harita yanlış, yol yanlış, dolayısıyla sonuç da yanlışa çıkmaktadır. Biz bu makalemizde yanlışın sadece siyaset boyutunu ele alarak maksadımızı izaha çalışacağız. Türk milleti tarihte birçok imparatorluklar, küçüklü büyüklü devletler kurmuş, yol haritasını doğru çizdiği ve yolunda doğru gittiği zamanlarda asırlarca dünyaya hükmetmiş, yol haritasından şaştığı zamanda da yıkılmıştır. Son kalemiz ve son devletimiz Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk, milletimizi işgalden kurtarmak için bir doğru yol haritası çizmiş, hayatı boyunca da yoldan ve hedeften sapma göstermemiştir. Bütün faaliyetlerini milli siyaset üzerine kurmuş; bütün problemleri iç dinamiklerimizden aldığı enerji ile çözüme kavuşturmuş; devletin temelini dahi milli politikalar üzerine bina etmiş, gelecekte de asla yabancıların aklıyla hareket etmememizi tavsiye etmiştir.Ama maalesef, Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra gelen idareciler, hemen her konuda yol haritasından sapmış, yabancılar kılavuz tayin edilmiş, siyasetin temeline ABD icazeti oturmuştur. Siyasi parti kuran, lider olmayı düşünen, belli bir harekete odaklanan; mutlaka ABD'ye gitmiş. Yahudi lobilerinden destekler aramış, güç almış, enerji almış, onun emir ve görüşlerine tabi olunmuştur. İdareciler gittiği bu yolda belli bir dönem başarılı gibi görünse de ölçü sapmasının yanlış sonuçları meydana çıkmaya başlamış; yanlış ittifaklar, yanlış planlar ve yanlış fikirler maalesef yanlış olarak meyvesini vermeye başlamıştır. Devlet içindeki çete iddiaları, devlet içindeki çatışma ve gelinen durum meydandadır. Millet olarak başkalarının, özellikle de Haçlı batının (AB-ABD) yol haritalarından, emir ve görüşlerinden vazgeçip, kendi inanç ve kültürümüze ait değerlerle donanmış, milli bir duruş, milli bir siyaset ve milli bir ekonomi için seferberlik ilanından başka çare kalmamıştır. Bunu da becerebilecek Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosundan başka kimse görülmemektedir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İşçi Bayramı üzerinden yapılan algılar / 07.05.2024
- ‘İtibar vatandaşın alım gücüyle ölçülür’ / 06.05.2024
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- ‘İtibar vatandaşın alım gücüyle ölçülür’ / 06.05.2024
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024