Kime sorsanız halinde şikâyetçidir. Bir dokununca bin ah duyarsınız. Gerçekten de yaşanan hayattan zevk alabilen az kimse vardır.
Peki, ne oldu da insanlar yaşama zevkinden uzaklaştı, halinden şikâyet eder oldu ve mutsuzluk tabloları arttı. Eğer çözümden yana isek, canımız yansa da kendimizi muhasebe etmek, gereğini de yerine getirmek zorundayız.
Aslında bu ve benzeri muhasebe yazılarını sıklıkla yazmaktayız. Ancak istenilen neticeyi elde edemiyoruz ki benzer yazıları tekrarlamak zorunda kalıyoruz.
İnsanların beklentileri, kanaat ölçüleri, farklılıklar arz ettiği; iyi kötü, doğru yanlış, ölçüsü kişiye göre değiştiği için gerçek seviyenin dahi belirlenmesinde sıkıntı çekilmektedir. Hâlbuki doğru tektir, öyleyse ölçüde sıkıntı baş göstermiştir. Öncelikle standart bir ölçü belirlenmeli, ölçümler de ona göre yapılmalıdır.
Gerçek ölçü, Yüce Allah’ın biz kullarına Kitap ve Peygamber aracılığıyla yolladığı ölçüdür. Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimizin; “İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur.” (Buhari, Rikak 10) hadisi şerifinde işaret ettiği ölçüye çok dikkat etmek lazımdır. Burada, insanın duygu boyutunda doyumsuzluk hissinin var olduğu haber verilmiştir. Bu duygu belli bir aralıkta tutulmadığı, kontrol altına alınamadığı takdirde insanın mutlu olması mümkün görülmemektedir.
Bu duygunun kontrol altına alınabilmesine kanaat denilmektedir.
İnsanın elinde olanla yetinme hissi kanaattir. Bu duygunun elde edilmesi için de mutlaka insanın ruhi planda yapması gereken bazı davranışlar vardır. Bu davranış şekli de pratik olarak yine Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından haber verilmiştir:
“Sizden biri, mal ve yaradılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah’ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir.” (Buhari; Rikâk 30; Müslim, Zühd 8, (2963); Tirmizi, Kıyamet 59, (2515). (Kütüb-i Site; 4828)
Kendimizle yapacağımız muhasebe neticesinde; bulunduğumuz durumu, gerçek ölçü çerçevesinde değerlendirme imkânı bulacak, kanaatkâr olmanın yolunu öğrenecek, mutluluğun da yolunu aralamış olacağız. Mutlu olmanın yolunu bulan insanlar, etraflarına pozitif enerji saçacak, ilişkiler daha samimi havaya bürünecek, yardımlaşma, merhamet ve dostluk ilişkileriyle de yaşanabilir bir dünyaya adım atılacaktır.
Peki, ne oldu da insanlar yaşama zevkinden uzaklaştı, halinden şikâyet eder oldu ve mutsuzluk tabloları arttı. Eğer çözümden yana isek, canımız yansa da kendimizi muhasebe etmek, gereğini de yerine getirmek zorundayız.
Aslında bu ve benzeri muhasebe yazılarını sıklıkla yazmaktayız. Ancak istenilen neticeyi elde edemiyoruz ki benzer yazıları tekrarlamak zorunda kalıyoruz.
İnsanların beklentileri, kanaat ölçüleri, farklılıklar arz ettiği; iyi kötü, doğru yanlış, ölçüsü kişiye göre değiştiği için gerçek seviyenin dahi belirlenmesinde sıkıntı çekilmektedir. Hâlbuki doğru tektir, öyleyse ölçüde sıkıntı baş göstermiştir. Öncelikle standart bir ölçü belirlenmeli, ölçümler de ona göre yapılmalıdır.
Gerçek ölçü, Yüce Allah’ın biz kullarına Kitap ve Peygamber aracılığıyla yolladığı ölçüdür. Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimizin; “İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur.” (Buhari, Rikak 10) hadisi şerifinde işaret ettiği ölçüye çok dikkat etmek lazımdır. Burada, insanın duygu boyutunda doyumsuzluk hissinin var olduğu haber verilmiştir. Bu duygu belli bir aralıkta tutulmadığı, kontrol altına alınamadığı takdirde insanın mutlu olması mümkün görülmemektedir.
Bu duygunun kontrol altına alınabilmesine kanaat denilmektedir.
İnsanın elinde olanla yetinme hissi kanaattir. Bu duygunun elde edilmesi için de mutlaka insanın ruhi planda yapması gereken bazı davranışlar vardır. Bu davranış şekli de pratik olarak yine Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından haber verilmiştir:
“Sizden biri, mal ve yaradılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah’ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir.” (Buhari; Rikâk 30; Müslim, Zühd 8, (2963); Tirmizi, Kıyamet 59, (2515). (Kütüb-i Site; 4828)
Kendimizle yapacağımız muhasebe neticesinde; bulunduğumuz durumu, gerçek ölçü çerçevesinde değerlendirme imkânı bulacak, kanaatkâr olmanın yolunu öğrenecek, mutluluğun da yolunu aralamış olacağız. Mutlu olmanın yolunu bulan insanlar, etraflarına pozitif enerji saçacak, ilişkiler daha samimi havaya bürünecek, yardımlaşma, merhamet ve dostluk ilişkileriyle de yaşanabilir bir dünyaya adım atılacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025