Hükümet "istihdam paketi" olarak ifade edilen kanun değişikliğine son şeklini verdi. Bu konuda 8 maddelik kanun tasarısı hazırlandı.Bu tasarı neleri içeriyor ve gerçekten işsizlik yarasına merhem olabilecek mi, biraz irdeleyelim.Kanun tasarısına göre:İşveren sigorta primi 1 Ekim'de 5 puan inecek, özürlü çalıştıranın işveren primini Hazine ödeyecek, 18-29 yaş arası gençlerin işveren sigorta primleri İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak, kadın istihdamında işverene prim indirimi yapılacak, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan GAP yatırımlarına ödenek ayrılacak?Bu ve benzeri değişikleri içeren istihdam paketi Hükümet tarafından ve Hükümete yakın bir takım medya ve iş adamları tarafından sık sık gündeme taşındı. İşsizliğin çözümü olarak lanse edildi. Peki, gerçekten bu değişiklikler devreye konulursa işsizlik probleminde ciddi bir aşama kaydedilir mi?Dilerseniz fazla detaya girmeden önce teşhisi koyalım.Bu paket işsizliği asla azaltmayacaktır. İşverene prim kolaylığı sağlayan genç, kadın ve özürlü iş gücü belki bir dönem daha rahat iş bulabilecek, ama bu sefer desteklenmeyen diğer iş gücü grupları atıl bir duruma itilecektir. Bir üreticinin mevcut iş gücünü olandan daha fazla arttırabilmesi için müşteri potansiyelinin artması gerekmektedir. Pazarı genişlemeyen bir iş sahibi asla üretimini ve dolayısıyla iş gücünü arttırmaz.Bu önemli ve hedefi on ikiden vuran tespiti Prof. Dr. Haydar Baş yıllardan beri yapmaktadır. Prof. Dr. Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'nde, "tüketim nasıl ve hangi parayla teşvik edilir", "üretim nasıl arttırılır", "işsizlik nasıl tamamen ortadan kaldırılır" bütün bu ve benzeri sorular bilimsel cevap bulmaktadır.Fakat AKP Hükümeti IMF tavsiyeli kapitalist ekonomi politikalarında ısrarcı olduğu için Prof. Dr. Baş'ın altını sürekli çizdiği çözümleri görmekten aciz bir noktadadır.Prof. Dr. Baş, önce tüketim teşvik edilerek ve milletin alım gücü arttırılarak pazarın genişletilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.Önce üretilen malın müşterisi olacak ki, üretimin bir manası olsun.Üretilen mal, pazar bulamadığından dolayı raflarda kalacaksa, üretmenin mantığı nedir? Diğer bir ifadeyle üretimi teşvik etmenin mantığı nedir?Hükümetin yeni istihdam paketi neticesinde, işverenin yapacağı asla işçisini arttırmak olmayacaktır. Çünkü tüketim darlığı sebebiyle müşterisi, yani ürününe talep artmıyor. İşveren kapasitesini arttırmayacağına göre, karını biraz daha arttırabilmek için çıkarılan kanuna göre düzenlemeye gidecektir. Örneğin kendisine vergi yükü olan 29 yaş üstü çalışanların işlerine son verecek, vergi yükünü İşsizlik Fonu'nun kaldıracağı 18-29 yaş arası çalışanları istihdam edecektir. Ya da primlerini Hazine'nin karşılayacağı özürlüleri, primleri düşürülen kadın işçileri çalıştıracaktır.İşsiz olan özürlü, kadın ve gençler iş bulacak, çalışan 29 yaş üstü iş gücü işsiz kalacaktır. Yani desteklenenle desteklenmeyen değiş-tokuş olacak.Tüketim resmi rakamlara da göre sürekli azaldığı için, yani pazar daraldığı için işsizlik sabit de kalmayacak sürekli bir artma eğiliminde olacaktır.Hükümetin bu paketi hiçbir çözüm getirmeyecek, borçlarla ekonomiyi döndürmeye çalıştıklarından Hazine'nin paraları kullanıldığı için faizli borcumuz daha da artacak ve de İşsizlik Fonu eriyip gidecektir.İşsizlerin istihdama kadar aç kalmaması için oluşturulan İşsizlik Fonu'nun GAP yatırımları için kullanılması da ayrı bir faciadır.Hükümet böyle karlı yatırımlar için para basmak yerine ya dışarıdan faizle borç alıyor, ya da farklı hizmetler için ayrılmış fonları kullanıyor.Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş, Model'inde yatırımların emisyonla, yani para basılarak yapılmasını tavsiye ediyor. Eğer bu yatırımla GAP bölgesi suya kavuşacaksa, tarım ve hayvancılık canlanacaksa, insanlar iş güç sahibi olacaksa, bu emisyonun karşılığı olmayacak mı? Elbette, fazlasıyla olacak.Gerçi bugün Hükümetin sulak bölgelerde bile bir milli tarım stratejisi yok, Erzurum gibi hayvancılık merkezinde bile hayvancılık sıfıra inmiş durumda.Hükümetin politikaları yama tutmaz vaziyette.Bu sebeple Prof. Baş'ın Model'i bütüncül ele alınmalı, topyekün uygulanmalı.Model, sosyal devlet projeleri ile tüketimi teşvik ediyor, üretilen mamule pazar açıyor, üreticinin maliyet kalemlerini aşağıya çekerek zarar etmesini önlüyor, senyoraj geliri ve emisyon devreye sokularak, borç alma girdabına son verilerek milyarca dolar faize giden para milletin cebine kalıyor.Bugün Hükümet IMF, ABD ve AB politikalarıyla hangi adımı atarsa atsın zarar.Milli Ekonomi Modeli ile yanlış adım atsan bile kar olacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025