Her yanımız, "Eş-Başkan"larla doldu...Çiğneyen tek ağız olmadığı için de sık sık sakızımız çürüyor!Komşuluğun bütün güzellikleriyle yaşandığı dönemlerde geçti çocukluğum. Yeri geldikçe çocukluğumdan, dönemin gerçekten özlediğim ve özlenecek kadar güzel komşuluk ilişkilerinden bahsedeceğim. Hem özlem yenileyip hem de becerebildiğim kadarıyla dinimizce de çok önemsenen komşuluğun unutulmamasına gayret edeceğim.1960'lı yılların ortaları. Iğdır'da aynı bahçeyi paylaştığımız bir komşumuz var. Terzi Mustafa Amca ve eşi Aliye Bibim. Bibi, Kafkasya, Azerbaycan ve Kars yörelerinde "Hala" anlamındadır. Evlâd-ı Resûl'den olan komşumuz Aliye Beğim, bizim Bibimizdi, yani halamızdı. Yani Babamın kız kardeşiydi. Aliye Bibim'in evinin her köşesini bilirdim. Mustafa Amca rahmetli oldu. En küçük oğlu Murat da rahmetli olmuşmuş. Allah rahmet eylesin ama Aliye Bibim sağ şükürler olsun. Ellerinden öpüyorum. Çocukları ve çocukluk arkadaşlarım Sinan ve Nilüfer'e de selâm gönderiyorum.Iğdır'daki Müslüman Türklerin büyük bir çoğunluğu Caferî Mezhebindendir.Muharrem Ayı'nda, bütün Iğdır'da yas tutulur, matem yaşanır. Bir boyunca camilerde veya Axund getiren varsıl (zengin) bir ailenin evinde toplanılır, Mersiyeler okunarak Kerbelâ Vakası, İmam Hüseyin (a.s.) ve Masumlara yapılan Emevi zulmü anlatılarak yaşatılır.Muharrem ayı. Biz, bahçede oynuyorduk. Bibim mersiyeye gidecek. Tam o sırada kapılarına bir dilenci kadın yaklaştı. Aliye Bibim:- Eyy Arvat! Men mersiyeye gedirem. Gapı açıxdı! Eve girmiyesen! Diye seslendi ve çıktı gitti. Dilenci kadın da peşinden...Akşam Aliye Bibim'in feryadı ile dışarı çıktığımızda, eve hırsız girdiğini, bir kaç parça altın ve parasının çalındığını öğrendik!Ben dilenci kadına Aliye Bibim'in uyarısını anlattığımda Rahmetli Babam;- Bacı! Sen zorla dilenci kadına eve gir demişsin! İnşallah yakalanır. Canın sağ olsun... Ve benzer şeyler söyleyerek Aliye Bibim'i teselli etmişti.Günümüzde işine son verilen ama hâlâ işbaşında olan müsta'fi bir hükümet var ve sözcüsü Bülent Arınç, son terörist olaylar karşısında; "Ne var ki terör örgütünün beyni olan ve silahlı örgütü yönlendiren, özellikle Kandil'deki şiddet taraftarı ve örgüt yöneticisi olanlar, Türkiye'de ve yurt dışında silah bırakmanın söz konusu olmayacağını, buna örgütün karar vereceğini ifade etmeye başladılar" diye açıklama yapıyor! Bilerek veya bilmeyerek hükümeti ve devleti temsilen Kandil ve oradaki teröristlere, diplomatça meşruiyet kazandırıyor!Gerçi sonrasında; "... Eden karşılığını bulur. ... Bundan sonra böyle. Askerle, TSK'yla kimse oyun oynayamaz. Artık zor günler bekliyor terör örgütünü. Ya silahı bırakacaklar ve bu iş devam edecek, ..." diye devam ediyor ama Aliye Bibim gibi kapının açık olduğunu haber veriyor!Kapının açık olduğunu yıllardır bilen uğruların siyasallaşmış temsilcisi de bunun üzerine; "Bizim çağrımıza kalmış olsa sabah kalkar akşama kadar çağrı yaparım. ... Buradan çağrı yapıyorum, PKK kesinlikle Türkiye'ye karşı silah bırakmalıdır. Ama benim çağrım çözüm değil ki. ... Kim yaparsa bırakacak Öcalan... O da hangi şartlarda yapacağını açıkladı" diye açıklama yapıyor! 13 yıllık AKP Hükümetleri sayesinde, palazlanan Güneyde yeni sınır komşumuz muamelesi gören PKK, Türkiye'ye karşı silahlı eylem yapmamalıymış ama Kandil'deki varlığı... Diplomatça yapılan -güya- uyarıya bakar mısınız?Sınırlar açık! İstediğiniz zaman girebilirsiniz! Birkaç eylem de yaparsanız ve TSK da mukabele ederse; "Yeniden Seçim" de gelsin AKP'nin tek başına yeni hükümeti! Siz Kürt dersiniz, Y-MeHaPe Türk der; biz de nalına da mıhına da vurarak atı alıp Üsküdar'ı geçeriz, diyor! Kurnaza bakın!Ya millet nerede Arınç Efendi?"Bir kolumu kesseler Türk kanı, diğerini kesseler Kürt kanı akar" diyen Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca, bu işlere razı gelir mi?Haçlı ile bir olup Müslümanlara yönelttiğiniz namluyu, millet ve devlet bedeninin kollarından biri olan Kürtlerin üzerine çevirmenize II. Kuvay-ı Milliyeciler izin verir mi? Müslüman Mehmetçiği, Müslüman Kürd'ün üzerine saldırtmak olur mu?Bir başka konu: 4 Temmuz 2013' te, İstanbul Bağcılar'da gözaltına alınan Çeçen uyruklu Magomet Abdurakmanov ve Ahmad Ramzanov'un mahkemede şaşırtıcı ifâdeleri var. Ramzanov, Suriye'de rejime karşı savaşırken yaralandığını, "Zaten sınırın her tarafı açıktı" diyerek Reyhanlı'dan yasa dışı giriş yaptığını söyleyip; "... Türk istihbaratıyla devamlı irtibat halindeydik. ... Suriye'deyken Türkiye'den bize silah, para, araba yardımı yapılıyordu. ... Biz Beşar'ın askerleri ile savaştığımız için Türkiye bize yardım ediyordu. Hıristiyan din adamları ile savaşıyor olsak yardım eder miydi?" diye soruyor!Müslümanın Müslümanı boğazlamasında yardımcı olan Türkiye'nin, Hıristiyanlarla savaşanlara yardımcı olmadığı, olmayacağı bundan daha net nasıl söylenir ki? Alın size, dindar Müslümanların yönettiği Müslüman Yeni Türkiye!Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eş Başkanlığı'nın, neler başardığını hâlâ göremeyen çıkar mı?"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017