Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

"Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana /Bilmem söylesem mi söylemesem mi" dizeleri elbette eli böğründe, hazine üzerinde oturan yiğit Türk evladının çaresizliğini,işsizliğini ortaya koyuyor.Yerel bazda düşünürsek; Üniversite mezunu işsiz sayısında İzmir Türkiye sıralamasında birinci sırada.Ya ülke bazındaki liseli gençler ve diğerleri... Durumun vahameti az-buçuk ortada.Geçen bir emlakçı dostum gazeteye vermiş olduğu sekreter ilanını onlarca Üniversite mezunun aradığını -özellikle ziraat fakültesi mezunu- ve utancından yalan konuşarak sekreter bulundu şeklinde beyan buyurduğunu anlattı bizlere...Eminim ki bu olay muadili gelişmelerin bini bir paradır şu an piyasada...Evet sayın okuyucu "aç köpek fırın deler" demişler,açlık dervişliği maalesef bozuyor ve bozmakta. İşsizlik atalarımızın "Allah düşmanımın başına vermesin"diye dua ettiği büyük bir illet inanın.İşsizliği ancak onu yaşayan bilir.Televizyonlarda geçen günlerde izlediğimiz Tayip Erdoğan'ın akrabası olan bir kişinin Rize çay fabrikasına mevsimlik işçi olarak girdiğindeki sevinç göz yaşları inanın bunun bir kanıtı...Hükümetimizde kalkmış bu sorunu palyatif tedbirlerle kömür,erzak vb. dağıtmakla çözme yolunda... Vah ki nice vah...İşsizliğin piyasada diz boyu olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Hükümet yetkilileri işsizliği aşağı çektik dese de rakamlar bunu yalanlıyor.AKP hükümeti döneminde iş ve işçi bulma kurumuna başvurular diğer iktidar dönemlerinkinden katbekat daha fazla. Bunun en bariz belirtisi bugün hırsızlığın ekolleşmiş bir iş sahası olması. Diğer belirtilerini ise artan kapkaç, zina, intihar, ilkokullara dahi inen şiddet olayları vb. olarak görüyoruz.Hal böyle olmasına rağmen hükümetimiz uygulamış olduğu yanlış politikalarla maalesef yabancı ülkelerin işsizliğini azaltma yolunu kendisine seçmiştir. Şöyle ki,ithalatımız neredeyse ihracatımızın iki katı.Milli gelirimizin üçte birinden fazlası ithalata gidiyor. İthalat milli gelirimizi düşürdüğü gibi başka ülkelerin üretimini ve istihdamını destekler,ülkemizdeki işsizliği arttırır,yabancı ülkelerin işsizliğini azaltır.Şu an ülkemiz ithal cenneti olmuş durumda.Elin gavurunun ürettiğini tüketmekle dolayısıyla üretmemekle ve üretim yerlerini kapatmakla ya da yabancıya yok parasına satmakla meşgulüz. Özelleştirme 9446 sayılı yasamızda istihdam yaratması,sermayenin tabana yayılması,teknolojik yenilenme vb. unsurları içeriyor. Bu yasa işsizliği önlemek şöyle dursun, yabancılara ikram edilme gibi yanlış özelleştirmelere çalışıyor. Yabancılar yatırım gerektirmeyen hazır tesisleri alıyor,istihdam şöyle dursun çalışanları da çıkartıp azaltma yoluna gidiyor.Hülasa işsizlik almış başını gidiyor.Milletin yarına çıkmaya ümidi yok gibi. En büyük varlığımız ve geleceğimiz gençliğimiz işsiz, aşsız, sapsız, meydanlarda serseri mayınlar gibi dolaşmakta Oysa çalışmak en büyük ibadet değil mi? Allah Teala bir işten başımızı kaldırdığınız da diğer bir işle yorulmamızı,çalışmamızı emretmiyor mu? Allah insanın rızkına kefil değil mi? İnsan elbette başını yastığa koyduğunda yarınından  emin olmalı,rızık endişesi diye bir şey duymamalı... Ama bunlar gelir dağılımın eşit olduğu, eksiksiz istihdamla birlikte sürekli büyümenin sağlandığı kısaca MEM'in iktidar olduğu bir ortamda gerçekleşir. O günler elbet yakın. O zaman değil Türk evladı diğer milletlerde rızık endişesi duymayıp yarınından emin olacak. Bu Anadolu coğrafyası tüm insanlığı kıyamete dek bakacak zenginlikte inanın. Sadece Türk'ün adaletini bekliyor. Oğuz kanından Türk oğlu Türkleri bekliyor...Haydi eski ozan al sazı ele/Düşmanın içine düşsün velvele/De ki; hor bakmayın bu durgun sele/O yetmiş bir kavme akın çıkarmış.