21 Aralık en uzun gecenin yaşandığı gündür. Yani mevsimsel olarak bu yılın en karanlık günlerini geride bıraktık, bırakıyoruz. Son iki yıldır bu karanlık gün ve haftalara başka adlarda verilmeye başlandı. Hatta 17-25 Aralık'ın yolsuzluk ve rüşvet haftası olarak kutlanma teklifi bile yapıldı.Geçen yılki süreci ve bir yıldan beri süren ve daha da sürecek olan tartışmaları biliyorsunuz. Erdoğan çırpınıyor, AKP çırpınıyor, yandaş medya ve iş adamları çırpınıyor. Kamu kurumlarından özel ve tüzel kişilere, medyadan sosyal yapılanmalara kadar tehdit, hakaret, aşağılama, baskı, din, mağduriyet, acındırma vs. ne varsa devreye konuldu. Tek devreye konmayan ise hukuktu.Bu yılki 17-25 Aralık rövanşına AKP hızlı bir kontrayla başladı. İntikam, kin, temizlik laflarının ardından hemen 14 Aralık'ta bir dizi baskınlar gerçekleşti. Gözaltı ve tutuklamalar peşinden geldi. Erdoğan, hükümet ve yandaş medya artık açıkça inlerine girdik, diyebiliyorlardı. Siyaset, artık okyanus ötesine şarlatan diyor, yargı yakalama kararı istiyor, Adalet Bakanlığı kırımızı bülteni tartışıyordu. Erdoğan ve AKP'nin temel vurgusu, bize darbe yapıldı, aldatıldık, kandırıldık, sırtımızdan vurulduk, ihanete uğradık vs?Doğru mu bu yaklaşım? İhanet ve sırttan vurulma doğru. Diğerleri vatandaşı kandırma. Nasıl mı? Vatandaşın yorumunu yazayım; "Sanki Cemaat AKP'yi zorla nikâha zorlamış. Yetmemiş! Bir de gazozuna hap atmış." Yandaş medya, paralel yapının (Gülen gurubunun) tehlikelerini, gelmişini, geçmişini, Vatikan ve İsrail ile dostluklarını yaza yaza bitiremedi. Hatta saçları örtülü, kaplan olmayan yazarları bu süreci "dine darbe" olarak adlandırdı. (dinin adını söylemedi) Adeta bukalemunlara taç çıkartıyorlar. Dün bu anlayış hakkında özellikle din konusunda Sayın Baş ve ekibinin açıkça "gelin beraber hareket edelim" çağrısına, "menfaatlerimiz var" diyerek, geri çevirenler şimdi din adına haber, yorum yapıyorsa bunun adını siz koyun. Artı din adına duruş gösteriyorlarsa (!) aynı mantıkta ve de aynı karelerde Erdoğan ve hükümeti neden sansürlüyorlar?Sarayın fetva kurulu zaten yıllardır devrede. En son "rektör evlat" sahibi olduktan sonra "yolsuzluğun hırsızlık olmadığına da" karar verdiler. Diyanet ise özene bezene hutbeler hazırlattı. Sabrı, sükûneti tesviye etti. Hele Mercedes'ten sonra tamahkâr olmamayı, azla yetinmeyi, öğütledi. İlginçtir! Hiç kimse eldeki para, saat, kasa vs. şeyleri inkâr etmedi. Polis koydu, demiştiler ama kendileri sahip çıktılar. Milletin gözü önünde (faiziyle birlikte) götürdüler. Elde ne vardı? Bilimsel olarak gerçekliği ispatlanmış (trilyonları) "sıfırla, yok et, kaybet" tapeleri, dolar, Euro dolu kutular, bunları sayan makineler, saatler, altınlar vs. Bunların hiçbirisi inkâr edilmediği gibi sahipleri de(!) nasıl kazandıklarını, nasıl getirdiklerini, nasıl götürdüklerini açıklayamadılar. Evet, Erdoğan, "Sizi sırtınızdan kimin hançerleyeceğini bilemezsiniz? Siz dost zannedersiniz, dost bildiğinizin iradesini, idrakini karanlık odaklara pazarladığını bilemezsiniz. Önemli olan uyanık olmak. Açık konuşalım. Öz eleştiri yapıyorum. Biz de bu konuda yanıldık, yanıltıldık?" diyor.Şu bir tarihi hakikat ki, Erdoğan'a dost tarifi yapılmıştı. Kimin arkadan hançerleyeceği anlatılmış, karanlık odaklar ve hedefleri tek tek gösterilmişti. Kim tarafından mı? Prof. Dr. Haydar Baş tarafından.Geçtiğimiz Cuma gecesi Sayın Bayraktar'ın canlı yayın konuğu olan Sayın Baş defalarca dile getirdiği gerçekleri bir kez daha anlattı. Daha AKP kurulmadan, Erdoğan'ın yeni bir siyasi hareket başlatacaklarını ve bu konuda destek istediğini, belirten Sayın Baş, "tabii ki destekleriz. Bir şartla ki, dinlerarası diyalog fitnesinden uzak duracaksınız?" Evet, daha önce de (1998) Gülen'i, dinlerarası diyalogun İslam ile alakası olamayacağı konusunda uyaran Sayın Baş, Erdoğan'ı da hem Gülen, hem de diyalog konusunda açıkça uyardı. Sosyal, dini ve ekonomik uyarılarını ise her gün milletimizle beraber hükümete de yapıyor.Onun için bugün Erdoğan'ın şikâyetçi, mağdur edebiyatı yapma hakkı yoktur. Kendi düşen ağlamaz. Hele liderlik böylesi saflığı kabul etmez. Her şeye rağmen Erdoğan eğer samimiyse diyalog ve BOP sürecini bitirir, milletimize hak yolunu ve rehberini gösterir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025