AK Parti, bankalardaki batık kredilerin bir bölümünün silinmesini içeren 'kurtarma paketi'ni torba yasaya dahil ederek Meclis'e sundu.
İktidar, sorunlu kredilerin bir bölümünün silinmesini de içeren paket sayesinde şirket ve bankaların rahatlatılacağını ifade ediyor.
Merkez Bankası verilerine göre, bankaların tahsili gecikmiş (tahsil imkânı kalmamış) krediler miktarı 137 milyar liraya çıktı. Aynı dönemde ödemelerinde sıkıntı yaşandığı için 'yakın izleme'ye alınmış kredilerin miktarı 290 milyar liraya ulaştı.
Torba yasadaki düzenleme ile tahsil imkânı olmayan 137 milyar liralık kredi 'değersiz alacak' sayılacak ve kayıttan düşülecek. Özellikle kamu bankalarının bilançoları rahatlatılacak.
290 milyar liralık kredi için vade uzatma, teminat azaltma, ana paradan silme imkânı sunulmaktadır. Batık şirketlerin borçları, Kredi Garanti Fonu (KGF) marifetiyle yapılandırılmıştı. Geçen yıl Ağustos'taki kur şoku yüzünden faiz ve enflasyonun yükselmesi ve de ekonomideki daralma sebebiyle sorunlu krediler yüzde 150'den fazla arttı, şirketler ödeme güçlüğüne düştü. Bütün bu uygulamalara onay verecek banka personeli krediler batsa dahi 'zimmet suçu' işlemekten dava açılmayacak.
Programla, bankaların şirketlerden KGF kapsamındaki yaklaşık 420 milyar lira alacakları devletin sırtına yıkılacak. 2001'de de Kemal Derviş'in dayattığı 'İstanbul yaklaşımı'nda da yaklaşık 70 milyar dolar devlete yıkılırken, yandaş firmaların kasaları şişirilmişti.
BDDK verilerine göre, kredi hacmi, 5 Temmuz itibarıyla 2 trilyon 501 milyar 760 milyon lira olan bankacılık sektörü sorunlarla boğuşuyor.
Devrilen ekonomiyi böyle yamalamalarla kurtaramazsınız. Borç/kredi gemisinde yüzdürülen ülke ekonomisi (-3.1) küçülürken, dolara yüzde 7.68, liraya yüzde 32 minimum faiz ödeniyor.
Zararın zararı iç kanama yaşanırken çözüm üretemeyen/üretmeyi bilmeyen iktidar, 'mermi kaç para biliyor musunuz' diyerek yoksulluğa katlanmayı kader olarak kabullenmemizi istiyor.
Ülke ekonomisi batarken kendini güvenceye almak isteyenler, lira satıp dolara sarılırken 217 milyar döviz mevduatı oluşturmuş. Lira ortadan kaybolmuş, gündelik gıda harcamaları dışında oto, beyaz eşya, mobilya, konut ticareti dip yapmış; hayat durmuş adeta. 2008'deki mortgage krizini ülkemize taşıdık, ithal ettik. Neoliberal kapitalizmin iflasını bizzat yaşıyoruz.
"Kriz mriz yok, hepsi manipülasyon. Dış mihraklar, FETÖ'cüler saldırıyor ne yapalım" bahaneleri, perişanlığı kabullenmeyi vazediyor.
17 yılda kaybettiklerimiz, katlanarak büyüyen borç yükümüz, kronikleşen işsizlik, artan yoksulluk, yükselen terörizm, eğitimde geri kalmışlık, felç olmuş tarım ve hayvancılık, dip yapan üretim sanayi, dev bataklığa dönüşen konut ve enerji sektörü, ödenemeyen çek ve senetler, 22 milyona yaklaşan icra dosyaları, dolup taşan cezaevleri…
Nerede yanlış yaptık diye bir nefs muhasebesi yapmamız gerekmiyor mu? Bütün bu sorunları ret ve inkâr ederek nereye varacağız? Çöpleri halının altına süpürerek ne zamana kadar gizleyeceğiz? Sonunda dertler başımıza patlamayacak mı?
Ülkemizin bu perişanlığını 20 yıl önceden görüp, "Durun kalabalıklar bu cadde (neoliberalizm) çıkmaz sokak" diyen bilge bir aksakallı vardı içimizde. Dinlemedik, çukura düştük. Debelendikçe batıyoruz.
Sevgili babacığım "Oğlum, inat eyle, kâr eyle" derdi.
Yüce Türk milleti, yanlışta ısrar etme. Akl-ı selime kulak ver lütfen.
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020