Seçimler sonuçlandıysa da Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) sorumluluğu ve anayasal görevi bundan sonra önemi artarak devam edecek. Seçim sonuçlarına itirazlar ve seçimlerin yenileneceği yerler için görev şimdi başlıyor.
YSK yargı organıdır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Anayasanın emredici hükmü budur (madde:9).
Peki, YSK mahkeme midir? Yine Anayasanın 79.maddesine baktığımızda, seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.
Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.
Görülüyor ki, adı mahkeme olmasa da Anayasa seçim konularındaki yargı görevini YSK'ya vermiştir.
Tıpkı mali yargının SAYIŞTAY'a verilmesi gibi.
Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır (Anayasa/madde:67).
Bu anayasa hükümleri, "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" ilkesi gereği; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlar (Anayasa/madde:11).
Seçimlerin eşitlik ve dürüstlük ilkelerine uygun yapılması anayasa buyruğudur ve kanun önünde herkes, kurum ve kişiler eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır (Anayasa/madde:10).
Seçimlerin denetimi ve yönetimi devletin organlarından yargıya verilmiştir. Yargı adına YSK bu görevi yerine getirirken eşitlik ilkesine uymak zorundadır.
Kural ve Anayasanın emri bu olmasına rağmen seçim sürecinde tüm adaylar eşit koşullarda yarışamamış, kimi adaylar iktidar gücünü kullanarak diğer adaylara üstünlük sağlamışlardır. Oysa YSK bu adil olmayan yarışa müdahale ederek eşitliğin sağlanması yönünde kararlar almalıydı. Bu süreçte, en tenzilatlı deyimle görevini ihmal eden YSK, hiç olmazsa seçim sonrası anayasal görev ve sorumluluğunu yerine getirsin.
YSK kararlarının kesin oluşu hükmü, hukuk devleti ilkesi (Anayasa/madde:2) ile bağdaşmamaktadır. Bu satırların yazarı önceki dönemlerde YSK kararlarına karşı idari yargıda (Danıştay) itirazda bulunmuşsa da reddedilmiş, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurumuzdan sonuç alınamamış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için de paramız yetmemiştir.
Bunun adı adalete erişim hakkının engellenmesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023