Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı.
TÜİK'in verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 84.39 olurken, bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu ENAG yıllık enflasyonu yüzde 170.70 olarak açıkladı.
Böylece Ekim'de yüzde 85.51 olan resmi enflasyon son 24 yılın zirve seviyesinden sınırlı da olsa gerilemiş oldu.
Aralık 2002'de yüzde 29.7'lik bir enflasyon devralan AKP iktidarı, 20 yılda enflasyonu 55 puan artırmış oldu.
TÜİK'in hesaplamalarına göre gıda enflasyonu yıllık 102.55.
Kasım'da aylık bazda en fazla fiyat artışları, yüzde 17.58 ile tereyağı, yüzde 15.71 ile taze süt ve yüzde 15.05 ile peynirde görüldü. Süt ürünlerine yapılan peş peşe zamlarla artık bu ürünlere ulaşım zorlaştı.
Ayrıca sebze fiyatlarındaki aylık artış yüzde 13.26 oldu.
DİSK-AR, TÜİK verilerinden hesaplama yaparak yüzde 20'lik dilimlerle vatandaşların maruz kaldığı gıda enflasyonu rakamlarını ortaya koydu. Buna göre;
En yoksul yüzde 20'lik gelir grubuna sahip vatandaşların gıda enflasyonu yüzde 151.4 oldu. Düşük gelirli ikinci yüzde 20'lik grubun gıda enflasyonu yüzde 132.1, dördüncü yüzde 20'lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 101.6, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 75.4 oldu. DİSK-AR'ın hesaplamasına göre, emeklilerin maruz kaldığı gıda enflasyonu yüzde 130.7'ye çıktı.
Dikkat ederseniz, her ne kadar TÜİK gıda enflasyonunu yüzde 102.55 olarak açıklasa da, gelir gruplarına göre hesaplandığında, enflasyondan en fazla zarar gören kesim en yoksul vatandaşlar oluyor. En yoksul yüzde 151.4 enflasyona maruz kalırken, en zengin yüzde 75.4 enflasyona maruz kalıyor.
Ülkemizde yüksek enflasyonun temel sebebi, Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi maliyet enflasyonu.
Açıklanan üretici enflasyonu (Yİ-ÜFE) bu gerçeği net olarak gösteriyor.
Üretici enflasyonu epey zamandır üç haneli seyrini sürdürüyor.
TÜİK verilerine göre üretici enflasyonu yıllık yüzde 136.02 oldu.
Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri baz alındığında, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 442.97 bir artış gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri baz alındığında ise, enerjide yüzde 337.34 bir artış oldu.
Fakat Kasım ayında sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri baz alındığında, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 5.17 azalış, ana sanayi gruplarının aylık değişimleri baz alındığında enerjide yüzde 4.24 azalış oldu.
Bunun anlamı şu; gerek üretici enflasyonunda gerekse tüketici enflasyonunda bir nebze de olsa düşüşün gerçekleşmesinin nedeni enerjideki aylık bazda düşüşten kaynaklandı. Bu da ülkemizde enflasyonun 'maliyet enflasyonu' olduğunu bir kez daha ispatlıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "Beklenmedik bir küresel gelişme olmadıkça enflasyonda zirveyi geride bırakarak düşüş trendine girmiş bulunuyoruz… Önümüzdeki aydan itibaren etkisini gösterecek olan baz etkisiyle de enflasyondaki düşüş eğilimini, bu ay Yİ-ÜFE'de olduğu gibi, daha keskin hissetmeye başlayacağız."
Burada, "Beklenmedik bir küresel gelişme olmadıkça…" ifadesi önemli. Çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz gibi enflasyondaki bir nebze düşüş, TÜİK'in üretici enflasyonu verilerine göre, Kasım ayında enerji fiyatlarındaki düşüşten kaynaklandı.
Ülkemiz enerji ve hammaddede dışa bağımlı bir vaziyette.
Dolayısıyla küresel koşullarda en ufak bir olumsuzluk, maliyetleri artırıyor, ekonomimizi allak bullak ediyor. Üretici enflasyonu demek, üreticilerin bu enflasyonu fiyatlarına yansıtması demek. Dolayısıyla enflasyonla etkin bir mücadele için yapılması gereken en önemli adım, maliyetleri aşağıya çekmektir. Maliyet kalemleri bellidir; finans, hammadde, enerji, nakliye, istihdam, vergi, kira vs.
Hükümet politika faizini yüzde 9'a düşürdü ama bu ticari kredilere yansımadı, kredi faizleri çok yüksek. Hammadde, enerji, nakliye için kullanılan mazotta ithalata bağımlıyız, dolayısıyla dolar kuru arttıkça, küresel olumsuzluklar yaşandıkça bütün bu kalemlerde artış yaşanıyor. Kasım'da enerjide düşüş, Aralık'ta da düşecek anlamına gelmiyor. Ve ülkemizde vergiler, kiralar ve diğer işletme giderleri haddinden fazla.
Maliyetleri aşağıya çekmek, sadece ve sadece Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) parti programında olan ve Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Model, üreticilere sıfır faizli kredi imkanıyla, madenlerin ve enerji kaynaklarının devlet-millet ortaklığıyla işletilmesinden elde edilen ucuz hammadde, ucuz mazot ve enerji imkanıyla, makul seviyelere düşürülen vergi politikasıyla ve daha nice projeyle üretim maliyetlerini aşağıya çekmektedir.
Enflasyonun artık bir sorun olmaktan çıkmasını istiyorsak, bu eşsiz modeli hayata geçirecek olan BTP'yi ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025