15 Temmuz darbe girişiminin daha yaraları sarılmamışken,
Yabancı büyükelçilikler ardı ardına yaptıkları açıklamalarda kendi vatandaşlarına Türkiye'de terör uyarısı yaparken,
Terör sadece güneydoğumuzda değil, Türkiye'nin her ilinde etkili hale gelirken,
Ülke içinde iç çatışma senaryoları her geçen gün artarken,
Millet demokrasi zaferinin sarhoşluğundan ekonominin ve toplumsal sorunların gerçekliğine doğru yeniden adım atarken?
Türkiye bir anda kendini Suriye bataklığında buldu, çamura saplandı. Analar ülke içinde can veren şehitlerine ağlarken, şimdi sınır ötesinden gelenlere de ağlamaya başladı. ABD'nin planı işlerse, maalesef on binlerce askerimizin de tabutunu göreceğiz.
IMF, AB ve ABD'nin aklıyla;
İç politikamızı şekillendirdik, karşımıza bölünme ve terör çıktı;
Ekonomi politikamızı şekillendirdik, karşımıza bitmesi mümkün olmayan borç, borca dayalı tavizler, icra dosyaları, iflaslar, boşanmalar, intiharlar, gasplar, hırsızlıklar çıktı;
Hukukumuzu şekillendirdik, karşımıza adaletsizlik, adam kayırmalar, keyfi uygulamalar çıktı;
Dinimizi şekillendirdik, Allah'ın muradı olan İslam'ı terk edip ABD'nin ılımlı İslam'ını, Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog İslam'ını getirdik, İslam'ın içi boşaltıldı, 70 bin kilise evi açıldı, domuz eti kasaplık et, zina ise serbest oldu, gençlerimiz boynuna haç taktı, camiler, Kur'an kursları kapatıldı, kiliseler restore edilerek ayine açıldı, Müslüman Türk toplumu haçlının bir neferi, uşağı haline getirildi;
Eğitimimizi şekillendirdik, eğitim, yap-boz tahtasına döndü, içi boşaltıldı, insanları robota çeviren, sınava dayalı, mantıktan uzak, kabiliyetleri ön plana çıkarmaktan uzak bir hale dönüştü;
Dış politikamızı şekillendirdik, dost ve müttefik komşumuz kalmadı, komşularımız terör örgütleri oldu, dostları düşman belledik, topraklarımızda gözü olan düşmanları ise baş tacı ettik?
Halbuki, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'ni, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezini 4 milyar nüfusa sahip olan BRICS ülkeleri gibi uygulasaydık, Sayın Baş'a sırt dönmeseydik, O'nun dediklerine kulak verseydik;
Yoksulluk sınırının üstünde 5000 TL asgari ücret alacaktık, geçinmek için borca ihtiyacımız kalmayacaktı, rahat ve mutlu bir şekilde karnımızı doyurabilecek, sırtımızı giydirebilecektik, ev ve araba imkanımız olacaktı;
İşsizlik tarih olacaktı;
Ürettiğimiz ürünleri pazarlama derdimiz olmayacaktı;
Gelir, ülkenin her noktasına homojen olarak dağılacağından, şehirlerde yığılma olmayacak, ulaşım diye bir sorun da yaşanmayacaktı;
"Devlet baba"sının sosyal devlet imkanlarından istifade eden, 5000 TL asgari ücret, 1000 TL vatandaşlık maaşı alan vatandaşlarımız teröre kurban olmayacak, sonuna kadar devletine milletine saygı duyacak, sahip çıkacaktı;
1500 TL ev hanımı maaşı alan kadınlarımız kötü yollara düşmeyecek, şiddete maruz kalmayacaktı;
Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkileri geliştireceğimizden, dost ülkeler daha dost olacak, düşman ülkeler de hadlerini bilecekti;
Hukuk tepeden tırnağa herkese uygulanacak, hiçbir ayrım yapılmayacak, hakimlerin, savcıların, emniyet güçlerinin gelirleri yeterli olacağından rüşvet tarih olacak, her bir vatandaş etnik kimliği, mezhebi, meşrebi, konumu, yaşı ne olursa olsun haklarına sahip çıkabilecek, adaletten doya doya istifade edecekti;
Madenler millileştirilecek, devlet-millet ortaklığıyla işletilecek, yabancılar değil, milletimiz maden zengini olacaktı;
Devlet milletine hizmet için çalışacak, millet asla yalnız kalmayacak, her sıkıntısında "devlet baba"sını yanında bulacaktı;
Tarım politikalarıyla çiftçi desteklenecek ve köylü gerçekten milletin efendisi olacaktı;
Eğitim, Müslüman Türk kimliğine sahip, dini ve milli değerleriyle barışık, kabiliyetli nesiller yetiştiren, sınava dayalı değil, gerçekten eğitmeye ve öğretmeye dayalı, pratik, herkese eşit imkanların sunulduğu, ücretsiz bir şekilde sağlanacaktı;
ABD talimatıyla hareket edilmediğinden Suriye ile ilişkiler normalleşecek, savaş bitecek, içimizdeki mülteciler rahatlıkla ve mutlu bir şekilde kendi ülkelerine dönecekti;
4 milyar nüfuslu BRICS ülkeleriyle ilişkilerimiz gelişecek, kendimize Milli paralarla Ticaret yapabileceğimiz, reel ekonomiye dayalı, karşılıklı çıkarlarımızı koruyabileceğimiz, bizi sömürmeyen koskoca bir dünya ile beraber olacaktık;
Dinimizi ABD, İngiliz ve Vatikan aklıyla değil, Allah'ın bizlere indirdiği, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'in pratik olarak ortaya koyduğu, gerçek ve olması gereken şekliyle yaşayacak, hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur edecektik?
Ama maalesef Türk milleti, yokluğu, zilleti, uşaklığı, çatışmayı, kaosu, bölünmeyi ve işgali tercih etti; rahata, berekete, huzura, birlik ve beraberliğe, adalete, zenginliğe, gerçek kurtuluşa sırtını döndü, çözümü reddetti.
Zilleti, izzete tercih eden hiç iflah olur mu?
Yabancı büyükelçilikler ardı ardına yaptıkları açıklamalarda kendi vatandaşlarına Türkiye'de terör uyarısı yaparken,
Terör sadece güneydoğumuzda değil, Türkiye'nin her ilinde etkili hale gelirken,
Ülke içinde iç çatışma senaryoları her geçen gün artarken,
Millet demokrasi zaferinin sarhoşluğundan ekonominin ve toplumsal sorunların gerçekliğine doğru yeniden adım atarken?
Türkiye bir anda kendini Suriye bataklığında buldu, çamura saplandı. Analar ülke içinde can veren şehitlerine ağlarken, şimdi sınır ötesinden gelenlere de ağlamaya başladı. ABD'nin planı işlerse, maalesef on binlerce askerimizin de tabutunu göreceğiz.
IMF, AB ve ABD'nin aklıyla;
İç politikamızı şekillendirdik, karşımıza bölünme ve terör çıktı;
Ekonomi politikamızı şekillendirdik, karşımıza bitmesi mümkün olmayan borç, borca dayalı tavizler, icra dosyaları, iflaslar, boşanmalar, intiharlar, gasplar, hırsızlıklar çıktı;
Hukukumuzu şekillendirdik, karşımıza adaletsizlik, adam kayırmalar, keyfi uygulamalar çıktı;
Dinimizi şekillendirdik, Allah'ın muradı olan İslam'ı terk edip ABD'nin ılımlı İslam'ını, Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog İslam'ını getirdik, İslam'ın içi boşaltıldı, 70 bin kilise evi açıldı, domuz eti kasaplık et, zina ise serbest oldu, gençlerimiz boynuna haç taktı, camiler, Kur'an kursları kapatıldı, kiliseler restore edilerek ayine açıldı, Müslüman Türk toplumu haçlının bir neferi, uşağı haline getirildi;
Eğitimimizi şekillendirdik, eğitim, yap-boz tahtasına döndü, içi boşaltıldı, insanları robota çeviren, sınava dayalı, mantıktan uzak, kabiliyetleri ön plana çıkarmaktan uzak bir hale dönüştü;
Dış politikamızı şekillendirdik, dost ve müttefik komşumuz kalmadı, komşularımız terör örgütleri oldu, dostları düşman belledik, topraklarımızda gözü olan düşmanları ise baş tacı ettik?
Halbuki, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'ni, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezini 4 milyar nüfusa sahip olan BRICS ülkeleri gibi uygulasaydık, Sayın Baş'a sırt dönmeseydik, O'nun dediklerine kulak verseydik;
Yoksulluk sınırının üstünde 5000 TL asgari ücret alacaktık, geçinmek için borca ihtiyacımız kalmayacaktı, rahat ve mutlu bir şekilde karnımızı doyurabilecek, sırtımızı giydirebilecektik, ev ve araba imkanımız olacaktı;
İşsizlik tarih olacaktı;
Ürettiğimiz ürünleri pazarlama derdimiz olmayacaktı;
Gelir, ülkenin her noktasına homojen olarak dağılacağından, şehirlerde yığılma olmayacak, ulaşım diye bir sorun da yaşanmayacaktı;
"Devlet baba"sının sosyal devlet imkanlarından istifade eden, 5000 TL asgari ücret, 1000 TL vatandaşlık maaşı alan vatandaşlarımız teröre kurban olmayacak, sonuna kadar devletine milletine saygı duyacak, sahip çıkacaktı;
1500 TL ev hanımı maaşı alan kadınlarımız kötü yollara düşmeyecek, şiddete maruz kalmayacaktı;
Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkileri geliştireceğimizden, dost ülkeler daha dost olacak, düşman ülkeler de hadlerini bilecekti;
Hukuk tepeden tırnağa herkese uygulanacak, hiçbir ayrım yapılmayacak, hakimlerin, savcıların, emniyet güçlerinin gelirleri yeterli olacağından rüşvet tarih olacak, her bir vatandaş etnik kimliği, mezhebi, meşrebi, konumu, yaşı ne olursa olsun haklarına sahip çıkabilecek, adaletten doya doya istifade edecekti;
Madenler millileştirilecek, devlet-millet ortaklığıyla işletilecek, yabancılar değil, milletimiz maden zengini olacaktı;
Devlet milletine hizmet için çalışacak, millet asla yalnız kalmayacak, her sıkıntısında "devlet baba"sını yanında bulacaktı;
Tarım politikalarıyla çiftçi desteklenecek ve köylü gerçekten milletin efendisi olacaktı;
Eğitim, Müslüman Türk kimliğine sahip, dini ve milli değerleriyle barışık, kabiliyetli nesiller yetiştiren, sınava dayalı değil, gerçekten eğitmeye ve öğretmeye dayalı, pratik, herkese eşit imkanların sunulduğu, ücretsiz bir şekilde sağlanacaktı;
ABD talimatıyla hareket edilmediğinden Suriye ile ilişkiler normalleşecek, savaş bitecek, içimizdeki mülteciler rahatlıkla ve mutlu bir şekilde kendi ülkelerine dönecekti;
4 milyar nüfuslu BRICS ülkeleriyle ilişkilerimiz gelişecek, kendimize Milli paralarla Ticaret yapabileceğimiz, reel ekonomiye dayalı, karşılıklı çıkarlarımızı koruyabileceğimiz, bizi sömürmeyen koskoca bir dünya ile beraber olacaktık;
Dinimizi ABD, İngiliz ve Vatikan aklıyla değil, Allah'ın bizlere indirdiği, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'in pratik olarak ortaya koyduğu, gerçek ve olması gereken şekliyle yaşayacak, hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur edecektik?
Ama maalesef Türk milleti, yokluğu, zilleti, uşaklığı, çatışmayı, kaosu, bölünmeyi ve işgali tercih etti; rahata, berekete, huzura, birlik ve beraberliğe, adalete, zenginliğe, gerçek kurtuluşa sırtını döndü, çözümü reddetti.
Zilleti, izzete tercih eden hiç iflah olur mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025