Ankara'dan Bolu istikameti ve Mengen sapağından Devrek... Zonguldağın yemyeşil elbisesinin etekleri adeta...
Devrek bastonu ile meşhur. Dar sokakları tarihi evleri ile maziyi hatırlatan şirin bir ilçe.
Almanya'ya göç veren Devrek ilçesine gurbet işçileri gözü gibi bakmış, yatırımlarını kendi ilçelerine yapmışlar. Düzenli evler, devlet kurumları, kuruluşlar, teşkilatları ile şehir görüntüsü verir.
Halkın sosya-ekonomik, kültür yapısını anlamak hiç de zor olmuyor.
Bütün vatan sathını kara bulutlar gibi kaplayan sıkıntılar, vurdumduymazlıklar, siyasi kirlilik, Devrek halkını da aynı oranda etkilemiş.
Siyasetin, bütün güzel sözleri davranışları bile nasıl suistimal ettiğinin millet farkında. Hani "millet menfaatleri, parti menfaatinden önde gelir" sözü, "temiz toplum, temiz siyaset" sözleri gibi. Siyasetçinin bu tutarsız menfaatçi, laubali tavırları insanlarda güven bırakmamış.
Ekonomik zorluklardan zehir ve buhar soluyor geçtiğimiz yollardaki insanımız.
Devrek'te Meltem TV'nin hasreti çekiliyor.
Görüşüp tanıştığımız kişilere en kısa zamanda Meltem TV'nin yayınının başlayacağı sözünü veriyoruz.
Ve bir kere bin kere daha şahit oluyorum ki;
Türkiye'nin gündemini üç-beş karanlık, buhranlı, tutarsız, hayasız, görüntülerle ekranlara taşıyanlar ve ufuksuz, bilinçsizce kalem oynatanların karanlık tablolarından ürküp kaçanlar Anadolu'nun bağında tertemiz fikir ve gönülleriyle bekleşen, yürekli insanlarıyla konuşsunlar.
Onların gündeminde karanlık bulutlar atmosfer bulamıyor.
Bundan aylar önce bir yazımda Tokatlı bir inşaat işçisi ile yolculuğumdan bahsetmiş ve "kalemimi kırdım" başlıklı makale yazmıştım.
Şimdi aklıma şu geldi: Hani Fatih "Bu insan bu bağlılık ve sadakat topluluğu oldukça dünyayı fethederim" diyordu ya ben de diyorum ki;
Bugün insanımızın engin firaseti, gönlü, gayreti saysinde dünya bile cennete döner.
Yeter ki; ayrılık tohumlarına, adı konmamış düşmanlıklara, demirden, tunç ve bakırdan olmayan gizli düşmanlara, mafya oyunlarına, misyoner faaliyetlere dikkat edelim. Ayık olalım.
Sevgi gücüyle, kardeşlik bağıyla milli ve manevi değer ve ölçülere sarılarak el ele gönül gönüle "Kuvay-ı Milliye'nin" şahlanışını gerçekleştirelim.
Beklenen el, beklenen oluş, beklenen birlik eli çıkmıştır. Artık tanelerin toplanma zamanıdır. Gün ışığı insanımızın üzerinde oynanan kirli ve karanlık oyunları ortaya çıkarmıştır.
Devrek'ten Zonguldak'a geldik dört gündür buradayız. Zonguldak ilk defa gözüme suskun ve küskün göründü içim parçalandı. Göz göre göre ağaçları kurtlar yiyor da sahip çıkacak iradelerden ses yok.
İlk defa işsizlik acılarının feryatlarını ve 70 ile 100 milyona piyasada askerlik harçlıklarını çıkarmaya çalışan gençlerin mahzun ve tedirgin yüzlerini gördükçe içim yandı.
Gün oyuncak siyaset oynama günü değildir.
Dünya siyasetine Türk ahlak yaşantısını, cesaret ve bağımsızlığını adalet ve müsamahasını yansıtmanın evvel kendi milletinin iç huzurunu temin ile dünyanın canavarlaşan siyasetine mutluluk esintisini yaymanın zamanı gelmiştir.
Şu anda misafir kaldığım evden ve şirin esprilerden daha sonra bahsedeceğim. Zonguldak seyahatim ve tespitlerim ile ilgili detaylı ilmi ve acı gerçekleri sonraki yazıma bırakıyorum.
Üstü yemyeşil altı elmas
Bir mahallesinin adı Karaelmas
Altı yıl geçti aradan şimdi gördüm
Akşam düğün vardı ikindide yas.
İnsanlar bekleyiş içinde sabırla metanetle
Yapılanları izliyorlar diz döğüyorlar nedametle
Böyle olmaz, böyle gitmez biri çıksın diyorlar
Milleti saracak bağrına basacak gayreti bekliyorlar.
Gurbet kuşları gibi uçanlar
Sevdiklerini ve dostlarını özlerler
Selamlarını gönlüne, mektuplarını
Sözlerine dizer, gözlerine sürme çekerler".
Devrek bastonu ile meşhur. Dar sokakları tarihi evleri ile maziyi hatırlatan şirin bir ilçe.
Almanya'ya göç veren Devrek ilçesine gurbet işçileri gözü gibi bakmış, yatırımlarını kendi ilçelerine yapmışlar. Düzenli evler, devlet kurumları, kuruluşlar, teşkilatları ile şehir görüntüsü verir.
Halkın sosya-ekonomik, kültür yapısını anlamak hiç de zor olmuyor.
Bütün vatan sathını kara bulutlar gibi kaplayan sıkıntılar, vurdumduymazlıklar, siyasi kirlilik, Devrek halkını da aynı oranda etkilemiş.
Siyasetin, bütün güzel sözleri davranışları bile nasıl suistimal ettiğinin millet farkında. Hani "millet menfaatleri, parti menfaatinden önde gelir" sözü, "temiz toplum, temiz siyaset" sözleri gibi. Siyasetçinin bu tutarsız menfaatçi, laubali tavırları insanlarda güven bırakmamış.
Ekonomik zorluklardan zehir ve buhar soluyor geçtiğimiz yollardaki insanımız.
Devrek'te Meltem TV'nin hasreti çekiliyor.
Görüşüp tanıştığımız kişilere en kısa zamanda Meltem TV'nin yayınının başlayacağı sözünü veriyoruz.
Ve bir kere bin kere daha şahit oluyorum ki;
Türkiye'nin gündemini üç-beş karanlık, buhranlı, tutarsız, hayasız, görüntülerle ekranlara taşıyanlar ve ufuksuz, bilinçsizce kalem oynatanların karanlık tablolarından ürküp kaçanlar Anadolu'nun bağında tertemiz fikir ve gönülleriyle bekleşen, yürekli insanlarıyla konuşsunlar.
Onların gündeminde karanlık bulutlar atmosfer bulamıyor.
Bundan aylar önce bir yazımda Tokatlı bir inşaat işçisi ile yolculuğumdan bahsetmiş ve "kalemimi kırdım" başlıklı makale yazmıştım.
Şimdi aklıma şu geldi: Hani Fatih "Bu insan bu bağlılık ve sadakat topluluğu oldukça dünyayı fethederim" diyordu ya ben de diyorum ki;
Bugün insanımızın engin firaseti, gönlü, gayreti saysinde dünya bile cennete döner.
Yeter ki; ayrılık tohumlarına, adı konmamış düşmanlıklara, demirden, tunç ve bakırdan olmayan gizli düşmanlara, mafya oyunlarına, misyoner faaliyetlere dikkat edelim. Ayık olalım.
Sevgi gücüyle, kardeşlik bağıyla milli ve manevi değer ve ölçülere sarılarak el ele gönül gönüle "Kuvay-ı Milliye'nin" şahlanışını gerçekleştirelim.
Beklenen el, beklenen oluş, beklenen birlik eli çıkmıştır. Artık tanelerin toplanma zamanıdır. Gün ışığı insanımızın üzerinde oynanan kirli ve karanlık oyunları ortaya çıkarmıştır.
Devrek'ten Zonguldak'a geldik dört gündür buradayız. Zonguldak ilk defa gözüme suskun ve küskün göründü içim parçalandı. Göz göre göre ağaçları kurtlar yiyor da sahip çıkacak iradelerden ses yok.
İlk defa işsizlik acılarının feryatlarını ve 70 ile 100 milyona piyasada askerlik harçlıklarını çıkarmaya çalışan gençlerin mahzun ve tedirgin yüzlerini gördükçe içim yandı.
Gün oyuncak siyaset oynama günü değildir.
Dünya siyasetine Türk ahlak yaşantısını, cesaret ve bağımsızlığını adalet ve müsamahasını yansıtmanın evvel kendi milletinin iç huzurunu temin ile dünyanın canavarlaşan siyasetine mutluluk esintisini yaymanın zamanı gelmiştir.
Şu anda misafir kaldığım evden ve şirin esprilerden daha sonra bahsedeceğim. Zonguldak seyahatim ve tespitlerim ile ilgili detaylı ilmi ve acı gerçekleri sonraki yazıma bırakıyorum.
Üstü yemyeşil altı elmas
Bir mahallesinin adı Karaelmas
Altı yıl geçti aradan şimdi gördüm
Akşam düğün vardı ikindide yas.
İnsanlar bekleyiş içinde sabırla metanetle
Yapılanları izliyorlar diz döğüyorlar nedametle
Böyle olmaz, böyle gitmez biri çıksın diyorlar
Milleti saracak bağrına basacak gayreti bekliyorlar.
Gurbet kuşları gibi uçanlar
Sevdiklerini ve dostlarını özlerler
Selamlarını gönlüne, mektuplarını
Sözlerine dizer, gözlerine sürme çekerler".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021