Nasıl bir algı oluşturulduysa dünden bugüne devletin en üst yetkililerinden kahvedeki çaycıya, camide imamdan üniversitede ki hocaya kadar hemen herkes cumhuriyeti tartışırlar, Türk Milleti kavramını tartışırlar, Lozan'ı tartışırlar, hatta cephelerde Haçlıya karşı kazanılan zaferleri bile tartışırlar.
Oysa bu millet, yani dedelerimiz veya büyük dedelerimiz, ninelerimiz veya büyük ninelerimiz eşlerini, evlatlarını 'vatana kurban ol' diye cepheye gönderdi. Yetmedi, elindeki lokmasını, ahırındaki tek ineğini, odun kırdığı baltasını, tarlada kullandığı çapasını Mustafa Kemal önderliğindeki Kuvva-i Milliye'ye verdi ve dünyanın en büyük devletlerini dize getirdiler.
Cumhuriyete giden yolda itilaf devletleri ağır mağlubiyetlerin ardından TBMM ile barış anlaşması yapmak için Lozan'a davet ettiler. TBMM bu teklifi kabul etti ve Lozan'a bir heyet gönderildi.
İtilaf devletleri mağlup olmalarına karşı kibirlerinden hiç bir şey kaybetmemişler, Türk heyetini hafife almışlar ve kendilerince birçok dayatmalarda bulunmuşlardı. Tabi bu dayatmaların hiçbiri kabul edilmedi ve görüşmeler kesildi.
Dahi komutan, devlet adamı Mustafa Kemal hemen İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede vurgu yaptığı başlıklardan biri de Türk Milletinin azim ve kararlılığı, bağımsızlığına düşkünlüğü ve tam bağımsızlıktan asla vazgeçmeyecekleri gerçeğiydi. Mustafa Kemal'in ağzından dinleyelim;
"Efendiler, (…) bugüne kadar geçen zaman, çok zaman değildir; üç buçuk, dört seneden ibarettir. Fakat milletimizin kazandığı başarı ve zaferler bu üç buçuk dört seneye sığamayacak kadar çoktur, taşkındır, coşkundur, yüksektir, kuvvetlidir…
Millet tüfeksiz, topsuz, her türlü malzemesiz ve parasız bulunduğu bir zamanda yeniden dünyanın en kuvvetli ve en muazzam ordusunu kurmaya güç yetirmiştir. Ve bu ordu daha henüz kurulma durumunda iken Birinci İnönü, İkinci İnönü, Sakarya meydan savaşlarını ve zaferlerini kazanmıştır.
Ve en sonunda bütün dünyayı hayretlerde bırakan, bütün dünyayı ister istemez övgülerine sevk eden, en son zaferi tam bir şiddet ve başarıyla kazanıp, topraklarımızı ve kutsal vatanımızı çiğneyen düşman ordularını bire kadar yok etmiştir...
Arkadaşlar, son söz olarak demiştim ki, biz memleketimizi artık esir ülkesi yapamayız. Belki hepimizin dikkatlerini çekmiş olan Lozan Konferansı'nın son görüşmesi bu nokta ile ilgilidir. Konferansın şimdilik gecikmeye uğrayışı hep aynı meseleden, aynı noktadan doğmuştur gibi anlaşılabilir…
Milletimiz, Meclisimiz ve Hükümetimiz samimî olarak barış taraftarı olduğu için muzaffer ordularımızı durdurdu ve delegeler heyetimizi Lozan'a gönderdi. Aylardan beri konuşmalar ve tartışmalar sürüyor. Fakat henüz karşımızdakiler bizimle üç senelik, dört senelik bir hesabı görmüyorlar, üç yüz ve dört yüz senelik bir hesabı görmeye başlamışlardır.
Hala karşımızdakiler eski Osmanlı Devleti'nin tarihe geçtiğini ve bugün yeni Türkiye devletinin var olduğunu ve bu Türkiye devletini kuran milletin çok kararlı ve kahraman bir millet olduğunu ve bu milletin artık tam bağımsızlıktan ve milli hâkimiyetinden zerre kadar fedakârlık yapamayacağını anlamamışlardır.
İşte bunu anlayamamak yüzünden kararsızlığa düşmüşler, beklemeye mecbur hissetmişlerdir.
Arkadaşlar, onlar istedikleri kadar kararsız olsunlar, fakat bu millet kesin kararını vermiştir. Bu millet için kararsızlık devirleri çoktan geçmiştir. Devletlerin delegeler heyetimize verdikleri son proje elbette heyetimizce kabule değer görülmedi…
Ancak bütün millet, bütün dünya bilsin ki, en sonunda ve en sonunda millet tam bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe yürümeye başladığı yolda bir an durmayacaktır." (Gazi M. Kemal Paşa Hazretleri İzmir Yollarında, İstihbarat Matbaası, Matbuat Müridiyet-i Umumiyesi Neşriyatı, Ankara 1339 (1923)
İşte bu kararlılık itilaf devletlerini tekrar barış masasına oturtmaya, o kabul edilemez isteklerinden vazgeçmelerine sebep olmuş ve 24 Temmuz 1923'de Lozan anlaşması imzalanmıştı. Artık cumhuriyetin ilanına 3 ay kalmıştı. Üç ay, bir gün sonra yani yarın cumhuriyet ilan ediliyordu.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024