20. yüzyılın manevi alandaki en büyük fitnesi neydi, diye sorsanız, dinlerarası diyalog adı altında İslam itikadına tamamen ters, Allah'ın hükmünü kaldırdığı dinleri yeniden sevdirme, aramızda bir fark yoktur, mantığını İslam dünyasına yaymak olan fitneydi, derim.
Bu fitnenin Anadolu coğrafyasında başlangıcı Said Nursi'ye dayanır ve Fetullah Gülen'in Vatikan, ABD destekli yardımlarıyla ülkemizin her tarafına, her kurumuna yayılmıştır.
Dinlerarası diyaloğun çalışmalarının kamuoyuna mal etme, uygulama alan ve planları ise Abant Toplantıları adı altında yapılmıştır.
Abant Toplantılarına, bugün birbirini ihanetle suçlayan birçok parti popüler isimlerle katılmış, bu süreci öven, destekleyen açıklamalar yapmışlardı.
Yine bu toplantılara katılan gazeteci, akademisyen, sosyal dernek ve vakıf başkanları, üyeleri, ilahiyatçılar, bir ayağı Pensilvanya'da olan medya mensupları bu toplantılarda konuşmuş, bu toplantıları ve dinlerarası diyaloğu övmüş, küresel barış için dinlerarası diyalog vurgusu yapmışlardı.
Bu toplantılarda din konusunda çeşitli münazaalar da yapılmıştı. Örneğin, 'akıl ile vahiy çatışırsa (ters düşerse) neye göre hareket edilir' konusu işlenmişti.
Köylü Mehmet amca da Hatçe teyze de çok iyi bilir ki, aklı yaratan Allah'tır, vahyin sahibi de Allah'tır. Akıl ile vahyin yani Allah'ın sözünün çatışması asla mümkün olamaz.
Ama bu toplantılarda ne karar alındı biliyor musunuz? Akıl ile vahiy yani Allah'ın sözleri, ayetleri çatışırsa akıl tercih edilir. Bu görüşün İslam itikadındaki hükmü nettir. Ama ne o gün, ne de bugün Diyanet İşleri Başkanları veya fetva kurulları bu görüşleri reddeden bir fetva yayınlamadılar, açıklama yapmadılar.
Neden? Görünen sebep çok açık; Çünkü o gün bu toplantılara katılan ve organizatörler arasında olan Prof. Dr. Mehmet Aydın iki dönem Diyanet'ten sorumlu devlet bakanlığı yapmıştı. O dönemki diyanet işleri başkanlarının, papazlarla iftarlarını, dualarını zaten medyadan izlemiştiniz.
Bu toplantılara katılan ve yönetim kurulunda olan bir başka isim daha vardı. Bugün resmi kıyafetiyle, gönlünü Yunan'a satmış bir zevatı ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş.
Abant Toplantılarını kim, neden, nasıl başlattı?
Malumunuz 1998'de Fetullah Gülen, Papa'ya içeriği tamamen İslam itikadına ters, Kur'an'ı suçlayıcı, Müslümanları aşağılayıcı bir içeriğe sahip mektup göndermiş, akabinde de ziyaretine giderek, kutsal misyonlarının bir parçası olmak üzere Vatikan'a geldiğini ifade etmişti. İşte o mektup ve görüşmeden sonra Gülen'in fahri başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın desteğiyle 'Abant Platformu' toplantıları başlatılmıştı.
Abant Toplantılarının yedincisi 19-20 Nisan 2004 tarihinde Washington'da yapılmıştı. Fetullah Gülen'in bu toplantıya göndermiş olduğu mesaj okunmuştu. O mesaj aslında Abant ruhunun ne olduğu, neye ve kime hizmet ettiğini açıklayan bir mesajdı.
O mesajın bir bölümü şöyleydi: "AB ile bütünleşmiş, ABD ile dostluğunu pekiştirmiş, NATO'da yerini muhkemleştirmiş, demokrasi, laiklik ve İslam'ın en güzel yorumlarıyla taçlanmış bir Türkiye, medeniyetler arasında köprü kurmaya daha iyi namzet teşkil edecektir." (20.04.2004 Zaman Gazetesi)
Genel anlamda bu toplantılar da genel olarak Türk Bayrağı, Türk Milleti, Türk Cumhuriyeti vatandaşlığı, tek dil, din eğitimi, yeni anayasa, sistem değişikliği, etnik dilde eğitim, öğretim, ılımlı İslam, Ortadoğu'da ABD ve AB yanlısı duruşun gerekliliği gibi devlet ve milletimizi bir arada tutan temel değerler tartışılmaya açılmış, ılımlı İslam adı altında batı ile olmazsa olmaz mantığı dayatılmıştı.
Son toplantı (33. toplantı) ise 15 Temmuz kalkışmasından 6 ay önce 31 Ocak-2 Şubat 2016'da yapıldı. Sonuç bildirgesinde özet olarak şöyle deniliyordu; "Türkiye yönünü tekrar Avrupa Birliği'ne çevirmeli."
Bugün bu toplantıların hararetli konuşmacı ve savunucularından pek çoğu FETÖ suçlusu olarak içerde. Yine pek çoğu ise siyaset ve devletin üst kademelerinde. Devlet ve milletin duruş ve gidişatı ortada.
Haliyle soruyoruz; Abant ruhu niçin yok edilmiyor?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024