ABD Başkanı Donald Trump'ın özellikle de Ortadoğu'ya yönelik agresif politikalarını kendi şahsına münhasır politikalar olduğunu düşünürsek elbette ki büyük bir yanılgı içine düşeriz. Trump, daha başkanlık yarışındayken yaptığı açıklamalarda, göreve geldikten sonra Suriye'deki ABD güçlerinin sayısını artırmak istediğini belirtiyordu.
Tabi bu, bölge ülkeleri ve yerel unsurlarla hareket etmeyeceği, vekalet savaşlarını bıraktığı anlamına gelmiyor. İşin riskli kısımları bölge ülkeleri ve yerel unsurlara bırakılırken, ABD askerleri daha güvenli bölgelere, bir daha ayrılmamak üzere yerleşiyor.
ABD'nin Suriye'de, PYD'nin hakim olduğu bölgede bulunan Kobani, Rümeylan ve Münbiç'te üsleri buluyor. Görünen o ki bu üslerin sayısı her geçen gün artacak.
ABD'nin Suriye'de 500 askeri bulunuyordu, Rakka operasyonu bahanesiyle geçtiğimiz hafta 250 asker Münbiç'e, 200 asker de Rakka yakınlarına ilave olarak gönderdi.
Washington Post'un haberine göre, yine Rakka operasyonu bahanesiyle 1000 asker daha gönderilmesi planlanıyor. Böylelikle ABD'nin asker sayısı 4 katına çıkmış oluyor. Gayri resmi olara PYD unsurlarının içinde yer alan askerlerden ve ajanlardan bahsetmiyoruz.
Bu 2000'e yakın ABD askerinin, çatışmalara bizzat girmeyeceği, PYD güçlerine askeri danışmanlık, bomba imha uzmanlığı ve hava saldırısı yardımını koordine etme gibi görevlerde yardım sunacağı belirtiliyor. Soru şu: Bu destek için 50 asker yeterliyken, 2000 askere neden ihtiyaç var? Ve zaman içinde göreceğiz ki bu 2000'le de sınırlı kalmayacak, 10 binleri, 20 binleri bulacak. Diyeceksiniz ki nereden biliyorsun, çünkü biz ABD'nin bu bölgedeki esas amacını biliyoruz.
Esas amaca geçmeden önce, ABD'nin bu askeri yığınak adımının elbette ki sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağını da ifade etmeliyiz. Hatırlarsanız, geçtiğimiz hafta Trump'ın Irak'ın kuzeyine gönderilen ABD heyetinin başkanı olan Michael Naisten, Barzani'nin bağımsızlık referandumunda bağımsızlık kararı çıkarsa, ABD'nin bunu destekleyeceğini, bu konuda Irak hükümetini ikna edeceğini ve de Barzani devleti kurulduktan sonra da ABD askerlerinin uzun süre Irak'ın kuzeyinde kalacağını belirtmişti. Görüldüğü gibi, Suriye'nin kuzeyinde PYD, Irak'ın kuzeyinde de Barzani "ABD'nin varlığı" demek? ABD'nin Rakka operasyonunda PYD diye ısrar etmesinin nedeni de bu?
Diğer önemli bir nokta ise, Koalisyon sözcüsü ABD'li Dorrian'ın ifadesiyle kendi içinde bile çatışmaya girmiş olan, dağılmaya yüz tutmuş IŞİD için bu kadar askeri yığınak yapmanın da bir mantığı yok. Yani Rakka ve IŞİD, ABD için Suriye'ye yerleşmeye sadece bahane? El Kaide'nin, Usame bin Ladin'in Afganistan işgaline bahane olması gibi?
Trump'ın bir diğer agresif kararı ise, Yemen gibi İslam ülkelerinde ABD ordusunun başkanın onayını almadan İHA'larla istediği saldırıyı düzenleme yetkisinin verilmesi oldu. Bu karar daha fazla sivil kaybın olması anlamına geliyor. Yani ABD'nin hedefi sadece üzüm yemek değil, bağcıyı da ortadan kaldırmak, üzümü de, bağı da komple ele geçirmek, kısaca kendine vatan açmak. Aynı kararın Libya, Somali gibi diğer ülkeler için de alınacağı Pentagon yetkilileri tarafından ifade ediliyor.
Evet sadede gelelim; ABD'nin Ortadoğu'daki asıl amacı nedir?
Bu sorunun cevabını Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş 2000'li yılların başında vermişti ve şu tespitleri yapmıştı:
"Önümüzdeki yıllarda ABD yaşanılamaz bir coğrafya haline gelecek. ABD Mezopotamya topraklarında kendisine vatan arıyor. Hepimizin bildiği üzere, Amerika kıtasından başlayan ve İngiltere'nin kenarından geçerek tâ kuzey buz denizine kadar giden Gulf Stream diye bir sıcak su akıntısı var. Bu sıcak su akıntısı, gerek Amerika'nın, gerekse okyanusların, İngiltere'nin, Avrupa'nın hayat kaynağı? Eğer bu sıcak su akıntısı olmazsa veya soğursa, Amerika'da ve Avrupa'da da hayat olmayacak, hele hele İngiltere'de hiçbir şey olmayacak? ABD, hazırlanan Çevre Raporu'nu Pentagon düzeyinde, ordu düzeyinde ele aldı ve Bush'a takdim etti. Önümüzdeki 20 sene içerisinde ABD'nin, Avrupa'nın, İngiltere'nin karşılaşacağı manzaraları önlerine koydular.
Rapordaki tablo şu: Muazzam bir iklim değişikliği yaşanacak, bazı bölgelerde sular kabaracak, çok ciddi bir kıtlık olacak, Hollanda, Belçika ve Danimarka'nın tamamı, hatta Almanya'nın büyük kesimi sular altında kalacak. İngiltere buzullarla kaplanacak. Amerika donacak; hayat kalmayacak. İlim adamları tarafından tespit edilen ve Pentagon tarafından stratejisi oluşturulan asıl korku işte bu. ABD, tüm bu ilmi gerçekleri ve çevre raporlarını önüne koyarak kendine vatan arıyor. Uzak doğudan Anadolu'ya uzanan eksende "verimli hilal" bölgesi dediğimiz bölge, yukarıda Afganistan ve işte Irak bölgesi bunların gündemine geldi. Kısaca ABD, BOP manevraları ile kendine vatan arıyor."
İşte işin sırrı bu? ABD bu sebeple 2020 yılı gelmeden hızlı bir şekilde BOP'u tamamlayıp, Ortadoğu'yu kendine vatan olarak hazırlama niyetinde? Ve BOP'un merkezinde de Türkiye'nin güneydoğusu olduğunu unutmayalım. Bütün bu tehlikeleri görerek, milli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz.
Tabi bu, bölge ülkeleri ve yerel unsurlarla hareket etmeyeceği, vekalet savaşlarını bıraktığı anlamına gelmiyor. İşin riskli kısımları bölge ülkeleri ve yerel unsurlara bırakılırken, ABD askerleri daha güvenli bölgelere, bir daha ayrılmamak üzere yerleşiyor.
ABD'nin Suriye'de, PYD'nin hakim olduğu bölgede bulunan Kobani, Rümeylan ve Münbiç'te üsleri buluyor. Görünen o ki bu üslerin sayısı her geçen gün artacak.
ABD'nin Suriye'de 500 askeri bulunuyordu, Rakka operasyonu bahanesiyle geçtiğimiz hafta 250 asker Münbiç'e, 200 asker de Rakka yakınlarına ilave olarak gönderdi.
Washington Post'un haberine göre, yine Rakka operasyonu bahanesiyle 1000 asker daha gönderilmesi planlanıyor. Böylelikle ABD'nin asker sayısı 4 katına çıkmış oluyor. Gayri resmi olara PYD unsurlarının içinde yer alan askerlerden ve ajanlardan bahsetmiyoruz.
Bu 2000'e yakın ABD askerinin, çatışmalara bizzat girmeyeceği, PYD güçlerine askeri danışmanlık, bomba imha uzmanlığı ve hava saldırısı yardımını koordine etme gibi görevlerde yardım sunacağı belirtiliyor. Soru şu: Bu destek için 50 asker yeterliyken, 2000 askere neden ihtiyaç var? Ve zaman içinde göreceğiz ki bu 2000'le de sınırlı kalmayacak, 10 binleri, 20 binleri bulacak. Diyeceksiniz ki nereden biliyorsun, çünkü biz ABD'nin bu bölgedeki esas amacını biliyoruz.
Esas amaca geçmeden önce, ABD'nin bu askeri yığınak adımının elbette ki sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağını da ifade etmeliyiz. Hatırlarsanız, geçtiğimiz hafta Trump'ın Irak'ın kuzeyine gönderilen ABD heyetinin başkanı olan Michael Naisten, Barzani'nin bağımsızlık referandumunda bağımsızlık kararı çıkarsa, ABD'nin bunu destekleyeceğini, bu konuda Irak hükümetini ikna edeceğini ve de Barzani devleti kurulduktan sonra da ABD askerlerinin uzun süre Irak'ın kuzeyinde kalacağını belirtmişti. Görüldüğü gibi, Suriye'nin kuzeyinde PYD, Irak'ın kuzeyinde de Barzani "ABD'nin varlığı" demek? ABD'nin Rakka operasyonunda PYD diye ısrar etmesinin nedeni de bu?
Diğer önemli bir nokta ise, Koalisyon sözcüsü ABD'li Dorrian'ın ifadesiyle kendi içinde bile çatışmaya girmiş olan, dağılmaya yüz tutmuş IŞİD için bu kadar askeri yığınak yapmanın da bir mantığı yok. Yani Rakka ve IŞİD, ABD için Suriye'ye yerleşmeye sadece bahane? El Kaide'nin, Usame bin Ladin'in Afganistan işgaline bahane olması gibi?
Trump'ın bir diğer agresif kararı ise, Yemen gibi İslam ülkelerinde ABD ordusunun başkanın onayını almadan İHA'larla istediği saldırıyı düzenleme yetkisinin verilmesi oldu. Bu karar daha fazla sivil kaybın olması anlamına geliyor. Yani ABD'nin hedefi sadece üzüm yemek değil, bağcıyı da ortadan kaldırmak, üzümü de, bağı da komple ele geçirmek, kısaca kendine vatan açmak. Aynı kararın Libya, Somali gibi diğer ülkeler için de alınacağı Pentagon yetkilileri tarafından ifade ediliyor.
Evet sadede gelelim; ABD'nin Ortadoğu'daki asıl amacı nedir?
Bu sorunun cevabını Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş 2000'li yılların başında vermişti ve şu tespitleri yapmıştı:
"Önümüzdeki yıllarda ABD yaşanılamaz bir coğrafya haline gelecek. ABD Mezopotamya topraklarında kendisine vatan arıyor. Hepimizin bildiği üzere, Amerika kıtasından başlayan ve İngiltere'nin kenarından geçerek tâ kuzey buz denizine kadar giden Gulf Stream diye bir sıcak su akıntısı var. Bu sıcak su akıntısı, gerek Amerika'nın, gerekse okyanusların, İngiltere'nin, Avrupa'nın hayat kaynağı? Eğer bu sıcak su akıntısı olmazsa veya soğursa, Amerika'da ve Avrupa'da da hayat olmayacak, hele hele İngiltere'de hiçbir şey olmayacak? ABD, hazırlanan Çevre Raporu'nu Pentagon düzeyinde, ordu düzeyinde ele aldı ve Bush'a takdim etti. Önümüzdeki 20 sene içerisinde ABD'nin, Avrupa'nın, İngiltere'nin karşılaşacağı manzaraları önlerine koydular.
Rapordaki tablo şu: Muazzam bir iklim değişikliği yaşanacak, bazı bölgelerde sular kabaracak, çok ciddi bir kıtlık olacak, Hollanda, Belçika ve Danimarka'nın tamamı, hatta Almanya'nın büyük kesimi sular altında kalacak. İngiltere buzullarla kaplanacak. Amerika donacak; hayat kalmayacak. İlim adamları tarafından tespit edilen ve Pentagon tarafından stratejisi oluşturulan asıl korku işte bu. ABD, tüm bu ilmi gerçekleri ve çevre raporlarını önüne koyarak kendine vatan arıyor. Uzak doğudan Anadolu'ya uzanan eksende "verimli hilal" bölgesi dediğimiz bölge, yukarıda Afganistan ve işte Irak bölgesi bunların gündemine geldi. Kısaca ABD, BOP manevraları ile kendine vatan arıyor."
İşte işin sırrı bu? ABD bu sebeple 2020 yılı gelmeden hızlı bir şekilde BOP'u tamamlayıp, Ortadoğu'yu kendine vatan olarak hazırlama niyetinde? Ve BOP'un merkezinde de Türkiye'nin güneydoğusu olduğunu unutmayalım. Bütün bu tehlikeleri görerek, milli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025