Batılı işgalciler Suriye’nin bir Irak ya da Libya olmadığını her geçen gün daha net görüyorlar.
Irak sürecinde, Saddam yıllarca batı adına hizmet etti, batı için İran’la savaştı, sağındaki solundaki bütün adamları batılılar seçti ve dolayısıyla işgale karşı yalnızdı, eli kolu bağlıydı. Irak halkı kısmen bir direniş göstermesine rağmen, Saddam ve adamları en ufak bir direniş ortaya koyamadılar.
Libya sürecinde ise Kaddafi batının adamı değildi, batıya ciddi bir şekilde tavır almıştı. Fakat Kaddafi’nin şanssızlığı, Rusya ve Çin’in Libya işgalinden sonra akıllarının başlarına gelmesiydi. İş işten geçmişti.
Suriye’de ise Esad yönetimi halkın desteğini almıştı ama Libya’da da görüldüğü gibi halkın desteği tek başına işgal senaryolarına mani olamıyordu. Libya işgalinden sonra uyanan Rusya, Suriye’nin Libya olmayacağını açıkça beyan etmişti.
Rusya ve Çin’in vetosu BM’yi kilitledi; dolayısıyla BM’nin kararına bağlı olarak hareket eden NATO da böylece kilitlenmiş oldu.
Rusya, Suriye’ye her konuda özellikle de hava savunma ve istihbarat konularında büyük destekler verdi.
Suriye Arap Baharının başlangıcında oldukça zorlanmıştı. Çünkü Suriye’nin bütün savunma sistemleri İsrail’den gelebilecek bir saldırıya göre ayarlanmıştı.
Türkiye ise Suriye için güvenilir bir dosttu. Suriye Türkiye’ye güvendiği ve abi kabul ettiği için ona sırtını dayadı ve yönünü İsrail’e çevirdi.
Başına ne geldiyse de işte bu “güven”den dolayı geldi. Türk siyasiler bir dönem kanka olarak kabul ettikleri Esad’a hançeri sırtından sapladı. Esad yönetiminin İsrail’den beklediği tehdit, fazlasıyla Türkiye’den gelmişti.
Bu beklenmedik gelişme Suriye yönetimini oldukça sarstı.
Rusya’nın da desteğiyle savunma gücünü ve istihbaratını kuzeye de genişleten Suriye çok kısa bir zaman içerisinde bocalamadan kurtuldu ve gücünü yeniden toparladı.
Bugünlerde bunun neticelerini görüyoruz. Örneğin ilk zamanlar üst düzey yetkililerini suikasta kurban veren Suriye, bugün kendisine sinsice saldıran Özgür Suriye Ordusu’nun üst düzey komutanlarını kıstırıp öldürebiliyor.
Suriye yönetimi artık ne yaptığını biliyor, tehlikenin nereden geleceğini tecrübeyle öğrendi ve her hadiseye hazır vaziyette bekliyor, yeri geldiğinde de hareket ediyor.
Bu toparlanmayı fark eden ABD’den de farklı açıklamalar geliyor.
Son olarak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın yaptığı açıklamalar terör oluşumlarının başarısızlığını ortaya koyuyor.
Clinton, terör gruplarının sözde temsilciliğini yapan Suriye Ulusal Konsey’inin fesh edilmesini ve Suriyeli teröristlerin kendilerine başka bir lider bulmaları gerektiğinin altını çizdi.
Bu itiraf, Suriye için planlanan Arap Baharı’nın tam bir fiyasko ile sonuçlandığını göstermektedir.
ABD ve onlarla işbirliği halinde olan siyasilerimiz, bu yaşanan gelişmelerden Türk halkının Suriye lehine etkilenmemesi için her türlü kara propagandayı yapıyorlar.
Bugünlerde yandaş ve Soros destekli basın yayın organlarında çıkan haberlere dikkat edin. Yok efendim, İran, Irak ve PKK işbirliği yapmış, yok Suriyeli muhalifler Suriye’nin Halep sorumlusunu öldürmüş, yok öyle yok böyle…
Türk halkının yumuşak karnı PKK olduğu için onun üzerinden yalan haber üreterek, İran’ı, Irak’ı ve Suriye’yi karalamak istiyorlar.
Millet olarak bu “üretilen” haberlere kanmamalıyız.
Irak sürecinde, Saddam yıllarca batı adına hizmet etti, batı için İran’la savaştı, sağındaki solundaki bütün adamları batılılar seçti ve dolayısıyla işgale karşı yalnızdı, eli kolu bağlıydı. Irak halkı kısmen bir direniş göstermesine rağmen, Saddam ve adamları en ufak bir direniş ortaya koyamadılar.
Libya sürecinde ise Kaddafi batının adamı değildi, batıya ciddi bir şekilde tavır almıştı. Fakat Kaddafi’nin şanssızlığı, Rusya ve Çin’in Libya işgalinden sonra akıllarının başlarına gelmesiydi. İş işten geçmişti.
Suriye’de ise Esad yönetimi halkın desteğini almıştı ama Libya’da da görüldüğü gibi halkın desteği tek başına işgal senaryolarına mani olamıyordu. Libya işgalinden sonra uyanan Rusya, Suriye’nin Libya olmayacağını açıkça beyan etmişti.
Rusya ve Çin’in vetosu BM’yi kilitledi; dolayısıyla BM’nin kararına bağlı olarak hareket eden NATO da böylece kilitlenmiş oldu.
Rusya, Suriye’ye her konuda özellikle de hava savunma ve istihbarat konularında büyük destekler verdi.
Suriye Arap Baharının başlangıcında oldukça zorlanmıştı. Çünkü Suriye’nin bütün savunma sistemleri İsrail’den gelebilecek bir saldırıya göre ayarlanmıştı.
Türkiye ise Suriye için güvenilir bir dosttu. Suriye Türkiye’ye güvendiği ve abi kabul ettiği için ona sırtını dayadı ve yönünü İsrail’e çevirdi.
Başına ne geldiyse de işte bu “güven”den dolayı geldi. Türk siyasiler bir dönem kanka olarak kabul ettikleri Esad’a hançeri sırtından sapladı. Esad yönetiminin İsrail’den beklediği tehdit, fazlasıyla Türkiye’den gelmişti.
Bu beklenmedik gelişme Suriye yönetimini oldukça sarstı.
Rusya’nın da desteğiyle savunma gücünü ve istihbaratını kuzeye de genişleten Suriye çok kısa bir zaman içerisinde bocalamadan kurtuldu ve gücünü yeniden toparladı.
Bugünlerde bunun neticelerini görüyoruz. Örneğin ilk zamanlar üst düzey yetkililerini suikasta kurban veren Suriye, bugün kendisine sinsice saldıran Özgür Suriye Ordusu’nun üst düzey komutanlarını kıstırıp öldürebiliyor.
Suriye yönetimi artık ne yaptığını biliyor, tehlikenin nereden geleceğini tecrübeyle öğrendi ve her hadiseye hazır vaziyette bekliyor, yeri geldiğinde de hareket ediyor.
Bu toparlanmayı fark eden ABD’den de farklı açıklamalar geliyor.
Son olarak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın yaptığı açıklamalar terör oluşumlarının başarısızlığını ortaya koyuyor.
Clinton, terör gruplarının sözde temsilciliğini yapan Suriye Ulusal Konsey’inin fesh edilmesini ve Suriyeli teröristlerin kendilerine başka bir lider bulmaları gerektiğinin altını çizdi.
Bu itiraf, Suriye için planlanan Arap Baharı’nın tam bir fiyasko ile sonuçlandığını göstermektedir.
ABD ve onlarla işbirliği halinde olan siyasilerimiz, bu yaşanan gelişmelerden Türk halkının Suriye lehine etkilenmemesi için her türlü kara propagandayı yapıyorlar.
Bugünlerde yandaş ve Soros destekli basın yayın organlarında çıkan haberlere dikkat edin. Yok efendim, İran, Irak ve PKK işbirliği yapmış, yok Suriyeli muhalifler Suriye’nin Halep sorumlusunu öldürmüş, yok öyle yok böyle…
Türk halkının yumuşak karnı PKK olduğu için onun üzerinden yalan haber üreterek, İran’ı, Irak’ı ve Suriye’yi karalamak istiyorlar.
Millet olarak bu “üretilen” haberlere kanmamalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025