ABD’deki zirveden Türkiye ne elde etti?

Ermeni soykırım iddiaları ve yaptırım tehditlerinin gölgesinde, sonucu merakla beklenen Erdoğan-Trump zirvesi önceki gün Beyaz Saray'da gerçekleşti.

Liderlerin basın açıklamalarından anlaşılacağı üzere Türkiye ABD'den talep ettikleri konusunda hiçbir ilerleme kaydedemedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle, bu ziyaretin en büyük amacı ABD'nin YPG terör örgütüne verdiği desteği sonlandırmasıydı.

ABD, bırakın sonlandırmayı desteğini daha da artıracağını açıkladı. Zirve devam ederken ABD Savunma Bakanı Esper, Washington'da gazetecilerle buluştu.

Esper, ABD'nin, PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) desteğini sürdüreceğini belirtti.

"SDG ile ortaklığımız sürecek. Onlara hâlen yardım sağlıyoruz" diyen Esper, SDG'nin, IŞİD'in yeniden güçlenmesinin engellenmesinde oynayacağı rolü savundu. 

Esper ayrıca, ABD'nin Suriye'den kısmen çekilmesi tamamlandığında bu ülkede hâlen 600 civarında asker bulunduracağını açıkladı.

ABD Savunma Bakanı'nın açıklamalarına bakılırsa Türkiye talep ettiği en önemli konuda istediğini alamadı.

Diğer önemli başlık S-400 hava savunma sistemleriydi.

Bu konu, zirve sonrası yazılı açıklama yapan Beyaz Saray'ın ana gündemindeydi. Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, "Diğer alanlarda ilerleme sağlanabilmesi için, Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerine ilişkin konu çözülmeli, savunma ortaklığımız güçlendirilmelidir" ifadelerine yer verildi.

Hatta bunun "hayati önemde" olduğu vurgulandı. Yani S-400 aldığımız için ABD'nin başımızın tepesinde tuttuğu yaptırım sopaları geri çekilmedi. Yaptırımların devreye konulmaması S-400'ün aktive edilmemesi şartına bağlandı.

Beyaz Saray'ın bildirisinde, "Türkiye, IŞİD halifeliğini ortadan kaldırmak için yapılan savaşta kritik bir ortak. IŞİD'in bir daha hiçbir zaman ortaya çıkmasına izin verilmemesi için Türkiye'nin de mücadeleye dâhil olması gerekli" denildi. ABD açıkça, Türkiye'nin bugüne kadar IŞİD'le mücadele etmediğini, artık dâhil olması gerektiğini belirtiyor.

Bildiride YPG ve Suriye konusuna hiç girilmemesi, ABD'nin bu konuda Türkiye ile mutabık kalmadığını zaten açıkça gösteriyor.

Bildiride, "Türkiye ile işbirliği bölgede ve daha geniş alanda ABD çıkarlarını korumak için kritik öneme sahip" denildi. Yani ABD'nin düşündüğü tek şey kendi çıkarları…

Sürekli gündem edilen 100 milyar dolarlık ticaret hedefi için de Beyaz Saray bakın neler söylüyor: 

"Milyarlarca dolarlık askeri alım yapan Türkiye, ABD'nin askeri malzeme satışları için de 'önemli partner'… Türkiye, ABD'nin ticari ortağı olarak çok büyük potansiyele sahip... Bu potansiyel çerçevesinde, ülkelerimiz yıllık 100 milyar dolarlık ticaret hacmini tutturmak için birlikte çalışacaklar. Türkiye Amerikan yatırımı için de önemli ve büyüyen bir alan…"

Gördüğünüz gibi, 100 milyar dolarlık ticaret hedefi için ABD, Türkiye'yi bir yatırım alanı olarak görüyor. ABD satıcı, Türkiye alıcı; ağırlıklı olarak tek yönlü bir ticari ilişki…

Erdoğan-Trump Zirvesi basının da ana gündemindeydi.

Reuters'in haberinde şunlar ifade edildi: "İki lider Ankara-Washington hattında yaşanan sorunları çözmeyi başaramadı… Hem Erdoğan hem de Trump, Türkiye'nin Suriye'de ABD'nin Kürt müttefiklerine (terör örgütü PKK) yönelik operasyonu ve Ankara'nın Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması gibi birçok konuda yaşanan farklılıkların nasıl üstesinden gelineceğine ilişkin somut ifadelerle açıklama yapmadı."

Washington Post gazetesi haberinde, "ABD ve Türkiye'nin dostane görüşmeleri var fakat farklılıklar halen mevcut" denildikten sonra, iki ülke arasında kriz yaratan S-400 konusuna ilişkin Trump'ın "Yetkililerimiz çözüm için çalışıyor" ifadelerine yer verildi. Haberde, Trump yönetiminden üst düzey yetkililerin "Türkiye'nin silahları kutularından çıkarmaması bir çözüm olabilir" dediği de aktarıldı.

Wall Street Journal, ikili görüşmeden çok büyük kararlar çıkmadığını yazdı. Gazete, "Trump-Erdoğan görüşmesi çok az ilerleme sağladı" başlığını kullandı. Haberde, "Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasında uzun zamandır beklenen görüşme Çarşamba günü kilit konularda bir çözüme varamadan sona erdi" ifadelerine yer verildi.

New York Times gazetesi adına görüşmeyi takip eden Beyaz Saray muhabiri Michael Crowley, "Günün sonunda Erdoğan'ın ziyaretinin verimli olup olmadığı belirsiz kaldı. Beyaz Saray açıklaması, somut bir anlaşma olmadığını gösteriyor" değerlendirmesini yaptı.

New York Times gazetesinin editoryal görüş bölümünde kaleme alınan yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan için ağır ifadeler kullanıldı. "Erdoğan ile buluşarak, Trump bir despotu daha ağırladı" başlıklı yazıda, zirvenin "çok iyi ve verimli" geçtiği şeklindeki demeçleri kanıtlayacak bir emarenin bulunmadığı savunuldu. Görüşmeden, S-400 sorununun "çözümsüz" kaldığı sonucunun çıktığı belirtildi.

Zirveden ve yapılan değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere YPG konusunda Türkiye'nin sözde stratejik müttefik ABD'den bir netice alabilmesi asla mümkün değil…

Mazlum Kobani, Fetö elebaşısı Gülen gibi konularda ABD'ye asla adım attırılamıyor.

S-400 konusu, Türkiye'nin ulusal güvenliği ve Rusya gibi diğer ülkelerle ilişkiler de ABD ile konuşulacak konular değil… Parasını verip de aldığımız S-400'ler için "kutularından çıkarmayın" diyen bir ülkeden ne bekliyoruz?

Terörle gerçekten mücadele etmek ve bunda kalıcı bir başarı elde etmek istiyor muyuz, ülkelerle tavize dayalı olmayan sağlıklı, milli çıkarlarımız doğrultusunda, karşılıklı çıkarları gözeten bir dış politika uygulamak istiyor muyuz, bunların hepsi, ABD'nin yaptırım sopaları dikkate alındığında, "ekonomik bağımsızlık"tan geçer.

Bunun da bugün ülkemizde ve dünyada tek adresi vardır, o da Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir. Rusya ve Çin başta olmak üzere BRICS devletleri, bu eşsiz Modeli uygulayarak hem ekonomik bağımsızlıklarını kazandılar hem ABD'nin yaptırımlarını geri püskürttüler, hem de dünyada her konuda söz sahibi oldular.

Darısı Türkiye'nin başına…