'İlkeli duruş' kavramını en çok duyduğumuz iktidar, AKP iktidarlarıdır. Ama icraatlara bakınca ortada ne ilke var, ne de duruş var. Hemen kızmayın. En taze örneği ABD.
ABD, stratejisinden, Ortadoğu'da kurguladığı BOP'tan vazgeçmiş değil. Ülkemizden yükselen bunca tepki ve tehditlere rağmen PYD'ye bir taraftan silah akışı devam ederken diğer taraftan meclislerinden 500 milyon dolarlık maddi yardımı da onayladılar.
Hani başta 'ilkeli duruş' kavramından bahsettik ya! Ülkemiz, ABD'ye karşı ilkeli bir duruş gösterebiliyor mu?
Mesela! Sayın Erdoğan 1 yıldır ABD'yi teröristlere açık destek vermekle suçluyor ve her fırsatta, 'Ey ABD' diye başlayan gözdağı cümleleri kuruyor.
Başbakan Binali Yıldırım, 'ABD aklını başına almalı' diyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'ye 'ya herro ya merro' çekiyor.
Hükümetin diğer bakanları ve sözcülerinin ABD için kurdukları cümleler, Esad için kurdukları cümlelerle aynı kalibrede. Önemli bir ayrıntı, bu cümleleri ülke içinde yaptıkları konuşmalarda kuruyorlar.
Halkın nazarında, 'dünyanın süper gücüne kafa tutan bir Türkiye' profili oluşturuldu ve bu profil milletimizin hoşuna gidiyor.
Peki, bu profil gerçek mi?
Daha birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral H.R. McMaster, ülkemize geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü ve gitti.
Neden sadece İbrahim Kalın ile görüştü, ayrı bir soru ama İbrahim Kalın'ın görüşme sonrası yaptığı açıklamalar, halkın nazarında oluşturulan, 'süper güç ABD'ye kafa tutan Türkiye' profilinin kâğıttan olduğunu açıklıyor.
Görüşme ile ilgili yapılan yazılı açıklamada ilişkilerimizi etkileyen konuları çözmek için detaylı görüşüleceği ve teröre karşı ortak hareket edileceği konularında görüş alış-verişinde bulunulmuş. Türkiye ile ABD'nin hâlâ stratejik ortak olduğu, bu ortaklığın çok uzun vadeli olacağı teyit edilmiş.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ayrı konuşuyor, Cumhurbaşkanı Sözcüsü ayrı konuşuyor. Hani ilke? Hani duruş?
Sonra, İbrahim Kalın'ın öz geçmişine bakınca Sayın Erdoğan'ın ve görevden alınan Melik Gökçek'in sözleri aklıma geldi.
İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisans için Malezya'ya gidiyor. 1996'da doktora için ABD'deki George Washington Üniversitesi'ne. College of the Holy Cross, Georgetown ve Bilkent Üniversitelerinde İslam düşüncesi ve İslam-Batı ilişkileri üzerine dersler veren Kalın'ın yayınlanmış kitapları da var.
Geçen yıl Eylül ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitim için Batı'ya gönderilenlerin çoğu zaman Batı'nın sadece kültürünü alarak, benliklerini de kaybederek ülkelerine döndüklerini, kendilerinden ülkeleri için kurtuluş reçetesi hazırlaması beklenenlerin Batı'nın gönüllü ajanları haline geldiklerini ifade etmişti.
Yine geçen yıl Mart ayında Melih Gökçek sosyal medyadan paylaştığı haberde "Recep Tayyip Erdoğan'ın baş danışmanı İbrahim Kalın, CIA raportörü çıktı" iddiası yer alıyordu.
Görünen o ki, Türkiye'de kim kimdir, ne nedir, sorusunun cevabı muallâk. Düşünsenize, Erdoğan'ın başyaveri FETÖ'den tutuklandı. Yine 15 Temmuz'da Erdoğan'ı Marmaris'ten getiren uçağın pilotu da FETÖ'den içerde. FETÖ ile mücadelede madalya verdiğimiz kişi şimdi FETÖ'cü olduğunu açıkladı.
Sonuç olarak ülke yönetiminde ilke yanında, kim kimdir sorularının da cevabı muallâk.
ABD, stratejisinden, Ortadoğu'da kurguladığı BOP'tan vazgeçmiş değil. Ülkemizden yükselen bunca tepki ve tehditlere rağmen PYD'ye bir taraftan silah akışı devam ederken diğer taraftan meclislerinden 500 milyon dolarlık maddi yardımı da onayladılar.
Hani başta 'ilkeli duruş' kavramından bahsettik ya! Ülkemiz, ABD'ye karşı ilkeli bir duruş gösterebiliyor mu?
Mesela! Sayın Erdoğan 1 yıldır ABD'yi teröristlere açık destek vermekle suçluyor ve her fırsatta, 'Ey ABD' diye başlayan gözdağı cümleleri kuruyor.
Başbakan Binali Yıldırım, 'ABD aklını başına almalı' diyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'ye 'ya herro ya merro' çekiyor.
Hükümetin diğer bakanları ve sözcülerinin ABD için kurdukları cümleler, Esad için kurdukları cümlelerle aynı kalibrede. Önemli bir ayrıntı, bu cümleleri ülke içinde yaptıkları konuşmalarda kuruyorlar.
Halkın nazarında, 'dünyanın süper gücüne kafa tutan bir Türkiye' profili oluşturuldu ve bu profil milletimizin hoşuna gidiyor.
Peki, bu profil gerçek mi?
Daha birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral H.R. McMaster, ülkemize geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü ve gitti.
Neden sadece İbrahim Kalın ile görüştü, ayrı bir soru ama İbrahim Kalın'ın görüşme sonrası yaptığı açıklamalar, halkın nazarında oluşturulan, 'süper güç ABD'ye kafa tutan Türkiye' profilinin kâğıttan olduğunu açıklıyor.
Görüşme ile ilgili yapılan yazılı açıklamada ilişkilerimizi etkileyen konuları çözmek için detaylı görüşüleceği ve teröre karşı ortak hareket edileceği konularında görüş alış-verişinde bulunulmuş. Türkiye ile ABD'nin hâlâ stratejik ortak olduğu, bu ortaklığın çok uzun vadeli olacağı teyit edilmiş.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ayrı konuşuyor, Cumhurbaşkanı Sözcüsü ayrı konuşuyor. Hani ilke? Hani duruş?
Sonra, İbrahim Kalın'ın öz geçmişine bakınca Sayın Erdoğan'ın ve görevden alınan Melik Gökçek'in sözleri aklıma geldi.
İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisans için Malezya'ya gidiyor. 1996'da doktora için ABD'deki George Washington Üniversitesi'ne. College of the Holy Cross, Georgetown ve Bilkent Üniversitelerinde İslam düşüncesi ve İslam-Batı ilişkileri üzerine dersler veren Kalın'ın yayınlanmış kitapları da var.
Geçen yıl Eylül ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitim için Batı'ya gönderilenlerin çoğu zaman Batı'nın sadece kültürünü alarak, benliklerini de kaybederek ülkelerine döndüklerini, kendilerinden ülkeleri için kurtuluş reçetesi hazırlaması beklenenlerin Batı'nın gönüllü ajanları haline geldiklerini ifade etmişti.
Yine geçen yıl Mart ayında Melih Gökçek sosyal medyadan paylaştığı haberde "Recep Tayyip Erdoğan'ın baş danışmanı İbrahim Kalın, CIA raportörü çıktı" iddiası yer alıyordu.
Görünen o ki, Türkiye'de kim kimdir, ne nedir, sorusunun cevabı muallâk. Düşünsenize, Erdoğan'ın başyaveri FETÖ'den tutuklandı. Yine 15 Temmuz'da Erdoğan'ı Marmaris'ten getiren uçağın pilotu da FETÖ'den içerde. FETÖ ile mücadelede madalya verdiğimiz kişi şimdi FETÖ'cü olduğunu açıkladı.
Sonuç olarak ülke yönetiminde ilke yanında, kim kimdir sorularının da cevabı muallâk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025