Dünkü yazımı, 'Artık gerçekleri görmek lazım. Kınama ile bu işi kapatamazsınız. Peki, ne yapmak lazım?' sorusuyla bitirmiştik. Peki, ne yapılması lazım?
Bir kere en başta ABD özelinde haçlı Batının, bizlere siyasi, sosyal, ekonomik ve itikadi olarak asla dost olmayacaklarına inanmamız lazım. Onların birbirlerinin dostu olduğu Kur'an'ın tespiti, onlarla dost olunmayacağı İslam'ın gereğidir. Buna inanmıyorsanız zaten kaybetmişsinizdir.
Hayatı boyunca haçlı Batının ülkemiz ve İslam dünyasındaki hedeflerini hep gündemde tutan merhum Baş Hocamız 11 yıl önce şöyle diyordu:
"Eğer bizim değerlerimiz üzerinde komşularımızın bir hesabı varsa, bunun ötesinde coğrafyamız üzerinde bir hesabı varsa, biz asla o milletlerle dış politikayı devam ettiremeyiz. Şimdi size soruyorum, AB devletlerinin Türkiye coğrafyasında hesabı var mı? Sen nasıl bununla ittifak ediyorsun…
Türkiye'nin hukukunun bir milletle iyi olması için o milletin, Türkiye üzerinde hesabı olmaması gerekir.
Bu coğrafyada gözü olmayacak ülke olacak. Bunlar kimlerdir? Uzakdoğu'da, o benim dostum. Bunlar Hindistan, Tayland, Tayvan, Kore, vesairedir... Niye bunları sayıyorum. Bu adamların bizim ülkemiz üzerinde şu ana kadar hesabı olduklarını duymadım. Siz duydunuz mu?
Peki, Avrupa'yı duydunuz mu? Evet, duydunuz... Hem toplu halde, hem de teker teker hesapları var... Beni iyi sömürsünler; hem milleti, hem vatanı bölsünler diye bu adamların kurduğu topluluğa (AB) gireceğim? Vallahi buna müsaade etmem... Sonra Avrupa kim oluyor. Nedir bunlar? Benim anlamadığım nokta bu... Hangi yönleri bizim üstümüzde."
Evet, hangi yönleri bizden üstün? Hiçbir yönleri.
Ülkemizi yönetenler artık dünyanın eski dünya olmadığını, değiştiğini yeni bir dünya kurulduğunu acaba görmüyorlar mı?
Şu çevremizdeki o beğenmediğimiz Arap devletleri ve İran kadar dış politikada etkinlik neden sağlayamıyoruz?
Örneğin 2018'de Sayın Erdoğan, 'BRİCS-T neden olmasın' diyordu. Neden olmuyor?
İran, Çin ile 400 milyar dolarlık ticaret anlaşması imzaladı. Biz neden imzalamıyoruz, Çin mi istemiyor?
Arap kabile devletlerini yönetenler kendi gelecekleri için imanlarını, vatanlarını İsrail ve ABD'ye sattı.
Peki, bizler hem imanımızı, hem de vatanımızı kurtarmak için neden ayağa kalkmıyoruz?
Güçse güç! Rusya'ya askeri, ekonomik ve siyasi işbirliği, stratejik ortaklık anlaşmaları teklif etsek, Rusya reddeder mi? Hayır. Neden teklif edilmiyor?
'7 devlet, tek millet' hakikati neden siyasi, askeri, ekonomik alanda vücut bulmuyor, kâğıt üzerinde resmileşmiyor?
Bunları resmileştirdiğimiz zaman ABD'si, AB'si ülkemize tavır mı koydu anında elçimizi çağıracaksın, elçilerini istenmeyen kişi ilan edeceksin.
Notayı en ağır şekilde vereceksin. Ticari ilişkileri donduracak, siyasi ilişkileri askıya alacak, müttefikliğimizin bittiğini açıklayacaksın.
S-400'leri hemen aktif edecek, ikinci, üçüncü parti görüşmelerine başlayacaksın.
Anında Rusya ile 100 adet S-35 ve Su-57 uçak alım imzaları atacaksın. Kürecik ve İncirlik üslerine ise çoktan el konulmuş ve Türk Bayrağı asılmış olmalıydı.
TBMM, ABD'nin Japonya'da, Vietnam'da, Küba'da, Afganistan'da, Irak'ta savaş suçu işlediği, Kızılderili ve zenci soykırımlarını belgeleriyle uluslararası kuruluşlara ve mahkemelere götürmelidir.
Bunları yapabilir miyiz?
Emin olun ki yaparız. Yalnız iki şartla! Birincisi kalplerdeki ABD putu yıkılacak. İkincisi ise Merkez Bankasındaki ABD doları yakılarak milletimizin alın teri olan Türk Lirası konulacak.
Bu iki maddeyi gerçekleştirdiğimizde emin olun bize düşman olanlar bile dostumuz olmak için sıraya girecek aynen Hacı Bektaş-ı Veli döneminde olduğu gibi, 'Biz de Müslüman olduk, Türk olduk' diyeceklerdir.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024