İnsanlık tarihi boyunca insanların en çok ihtiyaç duydukları, aradıkları olgulardan biridir adalettir.
Kabil'in Habil'i öldürmesiyle başlayan adaletsizlik zamanla toplumları sarmıştır. Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya oluşmuştur. Adaletsizliklerin başlıca sebeplerini saymaya kalkarsak, mal-makam hırsı, güç ve iktidarı kaybetme korkusu, akrabalık ilişkileri, soy-sop ihtirasları diyebiliriz.
Diğer taraftan Allah (c.c.) Peygamberleri vasıtasıyla mükemmel insan karakterini ortaya koydurmuştur. Bu karakterde iyi, güzel namına her şey vardır. Bu güzelliklerden birisi de adalettir.
Mahlûkatın yaratılış sebebi olan Peygamberimiz (s.a.v.) her alanda olduğu gibi adalet alanında da insanlığın güneşidir. Çünkü O, Allah'ın (c.c.) emirlerini şahsında müşahhas hale getiren adeta o emirleri canlandıran eşrefi mahlûktur. Canlı Kur'an'dır.
"Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın).
Çünkü Allah, ikisine de daha yakındır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarptırırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Nisa 135)
Allah Resulü önüne gelen bir dava karşısında, zanlının zengin bir aileye mensup kişi olduğunu ve affedilmesini isteyenlere karşı; 'Bu suçu işleyen kızım Fatıma dahi olsa Allah'ın emrini uygulamaktan geri durmam' mealinde o tarihi cevabı vererek adalet terazini ortaya koymuştur.
Efendimiz (s.a.v.) her daim adaleti emretmiştir. Adalet sahibi kişilerin hiçbir gölgenin olmadığı mahşer gününde bizzat Allah (c.c.) tarafından gölgelendireceklerini müjdelemiştir.
Tabi adalet, denince ilk aklımıza bir muhatap geliyor. Oysa insanın ilk muhatabı kendisidir.
Peygamberimizin devamlı oruç tutma kararı alan Abdullah b. Amr'a şu sözleri konuyu açıklar sanırım: "Abdullah! Duyduğuma göre gündüz oruç tutup gece ibadet ediyormuşsun. Böyle yapma! Bedeninin, gözlerinin ve hanımının senin üzerinde hakları vardır. Oruç tutabilirsin ama bazen de oruç tutma! Her aydan üç gün tutarsan hep oruç tutmuş gibi olursun."
Şahsen, nefsime karşı ne kadar zalimane davrandığımı düşündüğümde yüzüm kızarıyor.
Ayet ve hadislerden anladığım kadarıyla kişinin üzerinde ailesinin, çocuklarının, anne-babasının, yetimlerin, komşuların, dost ve akrabaların, Müslümanların, insanlığın, nebatatın, hayvanatın hakları vardır.
Tabi insanları yönlendiren, devleti idare eden amir ve yöneticiler hakkında da müjdeler olduğu gibi tehditler de vardır.
Efendimiz, duası geri çevrilmeyeceklerden birinin de adil devlet başkanı olduğunu müjdelemiş, adil, alçak gönüllü devlet başkanlarının, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olduğunu, vurgulamış ve bu kişiler için yetmiş sıddık sevabına nail olacaklarını haber vermiştir.
Diğer taraftan; "Ümmetimi öldürecek kavgalardan, helak edecek düşmandan korkmuyorum. Fakat sapık devlet başkanlarının getirecekleri felaketlerden korkuyorum. Zira ona itaat etmiş olsalar fitneye maruz kalırlar, karşı gelirlerse onlar ümmetimi katlederler." demiştir.
Şunu da ifade etmeliyim ki, iyi bir devlet başkanını destekleyenler, o kişiye sevapta nasıl ortaklarsa, zalim bir devlet başkanına destek verenler de günahta aynı ortaktırlar.
Adaletteki hassasiyete bakın!
Hz. Hasan ve Hüseyin aynı anda Peygamberimizden su istediler. Peygamberimiz önce Hasan'a sonra da Hüseyin'e su verdi.
Bunun üzerine Hz. Fatıma, "Babacığım suyu neden önce Hasan'a verdin. Hasan'ı daha mı çok seviyorsun" diye sordu.
Peygamberimiz: "Hayır, ilk önce suyu Hasan istedi" cevabını verdi. Sevgili Peygamberimiz torunlarını severken de adaletli seviyor, hak geçirmiyordu. "Bağış ve ihsanlarınızda çocuklarınıza adaletli davranınız. Eğer ben, birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım" buyurmuştur. (Ahmet bin Hanbel, Müsned, I/10)
Aslında Allah'ın (c.c.) adını, adının yanına yazdırdığı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şu sözü her şeyi özetler:
"Kimin bende alacağı varsa alsın ya da helal etsin. Rabbime tertemiz varmak isterim."
Kabil'in Habil'i öldürmesiyle başlayan adaletsizlik zamanla toplumları sarmıştır. Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya oluşmuştur. Adaletsizliklerin başlıca sebeplerini saymaya kalkarsak, mal-makam hırsı, güç ve iktidarı kaybetme korkusu, akrabalık ilişkileri, soy-sop ihtirasları diyebiliriz.
Diğer taraftan Allah (c.c.) Peygamberleri vasıtasıyla mükemmel insan karakterini ortaya koydurmuştur. Bu karakterde iyi, güzel namına her şey vardır. Bu güzelliklerden birisi de adalettir.
Mahlûkatın yaratılış sebebi olan Peygamberimiz (s.a.v.) her alanda olduğu gibi adalet alanında da insanlığın güneşidir. Çünkü O, Allah'ın (c.c.) emirlerini şahsında müşahhas hale getiren adeta o emirleri canlandıran eşrefi mahlûktur. Canlı Kur'an'dır.
"Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın).
Çünkü Allah, ikisine de daha yakındır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarptırırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Nisa 135)
Allah Resulü önüne gelen bir dava karşısında, zanlının zengin bir aileye mensup kişi olduğunu ve affedilmesini isteyenlere karşı; 'Bu suçu işleyen kızım Fatıma dahi olsa Allah'ın emrini uygulamaktan geri durmam' mealinde o tarihi cevabı vererek adalet terazini ortaya koymuştur.
Efendimiz (s.a.v.) her daim adaleti emretmiştir. Adalet sahibi kişilerin hiçbir gölgenin olmadığı mahşer gününde bizzat Allah (c.c.) tarafından gölgelendireceklerini müjdelemiştir.
Tabi adalet, denince ilk aklımıza bir muhatap geliyor. Oysa insanın ilk muhatabı kendisidir.
Peygamberimizin devamlı oruç tutma kararı alan Abdullah b. Amr'a şu sözleri konuyu açıklar sanırım: "Abdullah! Duyduğuma göre gündüz oruç tutup gece ibadet ediyormuşsun. Böyle yapma! Bedeninin, gözlerinin ve hanımının senin üzerinde hakları vardır. Oruç tutabilirsin ama bazen de oruç tutma! Her aydan üç gün tutarsan hep oruç tutmuş gibi olursun."
Şahsen, nefsime karşı ne kadar zalimane davrandığımı düşündüğümde yüzüm kızarıyor.
Ayet ve hadislerden anladığım kadarıyla kişinin üzerinde ailesinin, çocuklarının, anne-babasının, yetimlerin, komşuların, dost ve akrabaların, Müslümanların, insanlığın, nebatatın, hayvanatın hakları vardır.
Tabi insanları yönlendiren, devleti idare eden amir ve yöneticiler hakkında da müjdeler olduğu gibi tehditler de vardır.
Efendimiz, duası geri çevrilmeyeceklerden birinin de adil devlet başkanı olduğunu müjdelemiş, adil, alçak gönüllü devlet başkanlarının, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olduğunu, vurgulamış ve bu kişiler için yetmiş sıddık sevabına nail olacaklarını haber vermiştir.
Diğer taraftan; "Ümmetimi öldürecek kavgalardan, helak edecek düşmandan korkmuyorum. Fakat sapık devlet başkanlarının getirecekleri felaketlerden korkuyorum. Zira ona itaat etmiş olsalar fitneye maruz kalırlar, karşı gelirlerse onlar ümmetimi katlederler." demiştir.
Şunu da ifade etmeliyim ki, iyi bir devlet başkanını destekleyenler, o kişiye sevapta nasıl ortaklarsa, zalim bir devlet başkanına destek verenler de günahta aynı ortaktırlar.
Adaletteki hassasiyete bakın!
Hz. Hasan ve Hüseyin aynı anda Peygamberimizden su istediler. Peygamberimiz önce Hasan'a sonra da Hüseyin'e su verdi.
Bunun üzerine Hz. Fatıma, "Babacığım suyu neden önce Hasan'a verdin. Hasan'ı daha mı çok seviyorsun" diye sordu.
Peygamberimiz: "Hayır, ilk önce suyu Hasan istedi" cevabını verdi. Sevgili Peygamberimiz torunlarını severken de adaletli seviyor, hak geçirmiyordu. "Bağış ve ihsanlarınızda çocuklarınıza adaletli davranınız. Eğer ben, birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım" buyurmuştur. (Ahmet bin Hanbel, Müsned, I/10)
Aslında Allah'ın (c.c.) adını, adının yanına yazdırdığı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şu sözü her şeyi özetler:
"Kimin bende alacağı varsa alsın ya da helal etsin. Rabbime tertemiz varmak isterim."
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024