30 Ağustoslar Türk tarihinin Anadolu'ya damga vurduğu ve bu damgayı sökülemez kıldığı günlerdir.
Kendisi Ehl-i Beyt terbiyesi ve ilmi ile yetiştirilmiş aynı şekilde ordusunda da 10 binden fazla Ahmet Yesevi Hazretlerinin dergâhından Ehl-i Beyt aşkıyla yetişmiş asker-dervişi vardı.
İşte o büyük komutan 26 Ağustos Cuma sabahı secdeye kapanmış Allah'a yalvarıyordu:
"Ya Rabbi! Seni, kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum.
Ey Rabbim! Niyetim halistir, bana yardım et. Sözlerimde hilâf varsa beni kahret. Eğer kalbimdeki düşüncelerimi bu dilimle söylediğim sözlerime uygun bulursan düşmanlara karşı yaptığım bu cihatta benden yardımını esirgeme, her müşkili bana kolay yap!"
Başını secdeden kaldırıp askerlerine dönen Sultan Alparslan; "Kumandanlarım, askerlerim!
"Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya şehit olur cennete giderim.
Beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin. Takip etmek istemeyenler diledikleri yere gitsinler!"
İşte bu azim karşısında 200 bin kişilik Bizans ordusu darmadağın oldu ve Anadolu kapılarını Türklere açtı.
İşte o kapıdan giren Ehl-i Beyt yarenleri ki, başta Hacı Bektaş-i Veli olmak üzere örnek insan modeli ortaya koydular. Bu insanların ahlakını, hoş görüsünü, sevgisini, hayvanata, nebatata, insana karşı hürmetini gören Anadolu'daki halklar, Müslüman oldu.
Anadolu'daki 36 farklı etnik gurubun İslam Dinini kabul etmesi ile ortaya Türk Milleti kavramı çıktı.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle; Avrupalıların, 'Türkler soykırım yaptı' dedikleri olay budur. Yani Anadolu'nun İslamlaşması ve Türk kimliği adı altında birleşmesidir.
İşte bu kimlikle yüz yıllarca üç kıtada hüküm süren Türkleri savaş meydanlarında yenemeyeceklerini anlayan Haçlı Dünyası kültür yoluyla, çağdaşlık adıyla milletimizin içine sızdı ve milletimiz zamanla bu kimliklerinden uzaklaşmaya başladı.
Bu uzaklaşma Haçlı batı dünyasını cesaretlendirdi ve Türkleri bu coğrafyadan çıkarmak, yok etmek için 1900'lü yılların başında başlattıkları, 1. Dünya Savaşı ve Sevr ile neticeye ulaştıklarını zannettikleri hayallerini Sultan Alparslan terbiyesinde, cesaretinde, teslimiyetinde, inancında olan bir başka büyük komutan yok etti.
İşte o komutan Mustafa Kemal Atatürk'tü. M. Kemal Atatürk, Türk ve dünya tarihini çok iyi biliyordu. Bir yandan tarih okurken diğer yandan da tarih yazıyordu.
Sultan Alparslan'ı çok iyi tanıyan Atatürk aynen O'nun gibi 26 Ağustos'ta duasını yapıp, 'Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir' emrini vererek sayı, teçhizat ve mühimmat olarak ordumuzdan kat kat üstün olan Yunan Ordusuna karşı hücuma geçildi.
30 Ağustos 1922'de Yunan ordusunun Dumlupınar'da kuşatılıp imha edilmesiyle zafere ulaştı. Böylece batı Anadolu düşmandan temizlendi. İtilaf Devletleri, Türkiye'nin gücünü kabul etti ve şartsız olarak TBMM'ye ateşkes çağrısında bulundu.
Bu zaferle birlikte Kurtuluş mücadelesinde askeri cephe kapandı, burada kazanılan başarının masa başında siyasi olarak kazanılması için mücadeleye başlandı.
Atatürk bir taraftan Haçlı batı ile siyasi mücadele verirken diğer taraftan da ekonomik bağımsızlık için Anadolu'nun her tarafında fabrikalar, işletmeler açılıyor, tarım kesimi güçlendirilmesi için adımlar atılıyordu.
Atatürk 15 yıllık genç cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı olarak bunları başardı. Ekonomiyi bağımsız hale getirdi. Dış borç almadan 50'ye yakın fabrika kurdu. Türkiye, onun döneminde dünyada kendi uçağını üreten 10 ülkeden biri oldu.
Eğer bugün askeri, siyasi ve ekonomik tam bağımsızlık istiyorsak aynı ruha, inanca ihtiyacımız vardır.
Kendisi Ehl-i Beyt terbiyesi ve ilmi ile yetiştirilmiş aynı şekilde ordusunda da 10 binden fazla Ahmet Yesevi Hazretlerinin dergâhından Ehl-i Beyt aşkıyla yetişmiş asker-dervişi vardı.
İşte o büyük komutan 26 Ağustos Cuma sabahı secdeye kapanmış Allah'a yalvarıyordu:
"Ya Rabbi! Seni, kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum.
Ey Rabbim! Niyetim halistir, bana yardım et. Sözlerimde hilâf varsa beni kahret. Eğer kalbimdeki düşüncelerimi bu dilimle söylediğim sözlerime uygun bulursan düşmanlara karşı yaptığım bu cihatta benden yardımını esirgeme, her müşkili bana kolay yap!"
Başını secdeden kaldırıp askerlerine dönen Sultan Alparslan; "Kumandanlarım, askerlerim!
"Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya şehit olur cennete giderim.
Beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin. Takip etmek istemeyenler diledikleri yere gitsinler!"
İşte bu azim karşısında 200 bin kişilik Bizans ordusu darmadağın oldu ve Anadolu kapılarını Türklere açtı.
İşte o kapıdan giren Ehl-i Beyt yarenleri ki, başta Hacı Bektaş-i Veli olmak üzere örnek insan modeli ortaya koydular. Bu insanların ahlakını, hoş görüsünü, sevgisini, hayvanata, nebatata, insana karşı hürmetini gören Anadolu'daki halklar, Müslüman oldu.
Anadolu'daki 36 farklı etnik gurubun İslam Dinini kabul etmesi ile ortaya Türk Milleti kavramı çıktı.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle; Avrupalıların, 'Türkler soykırım yaptı' dedikleri olay budur. Yani Anadolu'nun İslamlaşması ve Türk kimliği adı altında birleşmesidir.
İşte bu kimlikle yüz yıllarca üç kıtada hüküm süren Türkleri savaş meydanlarında yenemeyeceklerini anlayan Haçlı Dünyası kültür yoluyla, çağdaşlık adıyla milletimizin içine sızdı ve milletimiz zamanla bu kimliklerinden uzaklaşmaya başladı.
Bu uzaklaşma Haçlı batı dünyasını cesaretlendirdi ve Türkleri bu coğrafyadan çıkarmak, yok etmek için 1900'lü yılların başında başlattıkları, 1. Dünya Savaşı ve Sevr ile neticeye ulaştıklarını zannettikleri hayallerini Sultan Alparslan terbiyesinde, cesaretinde, teslimiyetinde, inancında olan bir başka büyük komutan yok etti.
İşte o komutan Mustafa Kemal Atatürk'tü. M. Kemal Atatürk, Türk ve dünya tarihini çok iyi biliyordu. Bir yandan tarih okurken diğer yandan da tarih yazıyordu.
Sultan Alparslan'ı çok iyi tanıyan Atatürk aynen O'nun gibi 26 Ağustos'ta duasını yapıp, 'Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir' emrini vererek sayı, teçhizat ve mühimmat olarak ordumuzdan kat kat üstün olan Yunan Ordusuna karşı hücuma geçildi.
30 Ağustos 1922'de Yunan ordusunun Dumlupınar'da kuşatılıp imha edilmesiyle zafere ulaştı. Böylece batı Anadolu düşmandan temizlendi. İtilaf Devletleri, Türkiye'nin gücünü kabul etti ve şartsız olarak TBMM'ye ateşkes çağrısında bulundu.
Bu zaferle birlikte Kurtuluş mücadelesinde askeri cephe kapandı, burada kazanılan başarının masa başında siyasi olarak kazanılması için mücadeleye başlandı.
Atatürk bir taraftan Haçlı batı ile siyasi mücadele verirken diğer taraftan da ekonomik bağımsızlık için Anadolu'nun her tarafında fabrikalar, işletmeler açılıyor, tarım kesimi güçlendirilmesi için adımlar atılıyordu.
Atatürk 15 yıllık genç cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı olarak bunları başardı. Ekonomiyi bağımsız hale getirdi. Dış borç almadan 50'ye yakın fabrika kurdu. Türkiye, onun döneminde dünyada kendi uçağını üreten 10 ülkeden biri oldu.
Eğer bugün askeri, siyasi ve ekonomik tam bağımsızlık istiyorsak aynı ruha, inanca ihtiyacımız vardır.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinler arası diyalog gömleği -1 / 07.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinler arası diyalog gömleği -1 / 07.04.2024