Okurken bile kabullenemediği ama yazmak zorunda hissettiğim birkaç konuyu bugün sizlerle paylaşacağım.
İşimiz gereği ajanslara düşen her haberi görüyoruz. Aynı şekilde sosyal medyayı haberci, yorumcu gözüyle takip ettiğimiz için satır aralarındaki koca gerçeklerin de farkındayız.
Sadece bu hafta beş bebek haberi düştü ajanslara. Dördünü çöpe, birini cami yakınlarına bırakmışlar. Üçü öldü. İkisi son anda fark edildi. En son bir ilimizde çöp ayıklama tesisinde iki günlük olduğu tespit edilen başı, gövdesinden ayrı çocuk cesedi çıktı.
Bu tabloya vahşet, kavramı yetmiyor. Aşağıların aşağısı bir durum! Hem de Müslüman bir ülkede, hem de beş vakit ezanların okunduğu bir ülkede, hem de dini argümanların her alanda dillendirildiği bir zaman diliminde!
'Baba, kızını bıçakladı', 'çocuklarının önünde eşini öldürdü', 'annesini başka adamla gören genç dehşet şaştı', 'kardeş kavgası kanlı bitti' 'arazi tartışmasında yine kan döküldü' gibi her gün onlarca haber var.
Cinayet haberleri artık sıradanlaştı: 'Dönerde indirim yapmadı diye üç çocuk annesini vahşice katletti. Bu şahıs babasını da katletmiş ama serbest bırakılmış.' 'Cezaevinden çıktı, katliam yaptı.' 'Sokak ortasında infaz. Dört gencin kafasına tek kurşun.' 'Metruk binada şüpheli ölüm.'
Kırmızı ışıkta çapraz ateşe tutuldular. İnfaz edilen iş insanını son görüntüleri. Daha nice cinayet haberleri.
Sadece bu hafta 3 kadın balkonlardan atlayarak intihar etti. Prangalı medyanın, 'henüz bilinmeyen nedenle' diye haber verdiği intihar vakaları ise sekiz.
Perşembe akşamı 25'li yaşlarda karı-koca ekonomik sıkıntılarından dolayı küçük çocuklarını komşuya bırakarak intihar etti. Medyanın çoğu haber bile yapmadı. Cuma günü Trabzon'da genç çift evlerinde kurşunlanmış halde bulundu.
Daha medyanın vermediği, ajanslara düşmeyen ne vahşetler, ne dramlar, ne çileler, ne gözyaşları var.
Utanılacak haldeyiz. İnsanlık ölüyor, inanç kalpleri terk ediyor, ahlak can çekişiyor. Bireyden zirveye kimse bana mısın, demiyor. Bunun vebali nasıl ödenir bilmiyorum!
Ekonomiyi filan da geçtim(!) güç ve irade sahipleri ne konuşuyor? Yeni Anayasa, yeni hukuk paketi, aya yolculuk, iPone, bardak, buzdolabı, köprü, tünel, yol vs.
Çiftçiye, 'iPone, senin neyine' çıkışı yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, şimdi de 'Türkiye'de bir dönem bardak yoktu' dedi.
Sayın Ünal! Kimse bardağın mucidini ve icat tarihi merak etmiyor. Bu ülkenin hali nedir? Lütfen bu konuda birkaç şey söyleyin.
Yokluklar dönemi dediğiniz eski Türkiye'de mal emniyeti vardı, can emniyeti vardı, namus emniyeti vardı, insana güven vardı. Nere gitti bu değerler?
Ya da BTP Lideri Hüseyin Baş'ın sosyal medyadan yayınladığı; "Diyelim ki eskiden bu ülkede buzdolabı yoktu, bardak yoktu, su yoktu, telefon yoktu, yol yoktu. Ama hukuk vardı, sevgi vardı, kardeşlik vardı, komşuluk vardı, fedakârlık vardı, bereket vardı. Varsın hiçbiri olmasın biz vardık bir zamanlar bu ülkede. Ben! Hiç olmadım hep BİZ! Olduk bu ülkede."
Biz, nerede şimdi?
Ahirette bardaktan değil insandan sorulacağız. Bakın Peygamberimiz (s.a.a.v) ne diyor:
"Hepiniz tıpkı bir çoban gibisiniz ve hepiniz sorumluluğunuz altındakilerden mesulsünüz. Yönetici de tıpkı bir çoban gibi idaresi altındakilerden sorumludur." (Buharî, Ahkâm, 1; Müslim, İmaret 20).
Dikkat edin! "Çoban" olarak tercüme edilen kelimenin aslı "rai"dir. Manası ise görüp gözeten, koruyup kollayan demektir.
Görüp, gözetip, koruyup, kolladınız mı?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024