'Akiller de yargılanmalıdır' seslendirme dosyası:
Siyaset gündemi toz duman. 6 yıl önce açılması gereken dava bugün açılmış ve HDP'nin terör örgütü PKK'nın siyasi ayağı olduğu iddia ediliyor. O malum çözüm sürecindeki söylem, eylem ve uygulamalar da delil olarak gösteriliyor.
Kanunlara göre suçtur, değildir bilmem ama iddia makamı eğer o dönemden deliller üzerinden bir suçlama yöneltiyorsa 'akil insanlar' diye tarif edilen kişiler hakkında da bir iddianame hazırlanması lazımdır, diye düşünüyorum.
Çünkü 'akil' denilen o kişilerin hazırladığı ve Sayın Erdoğan'a sunduğu yüzlerce sahife ve maddelik malum rapor hem devletimizi, hem milletimizi, hem de birlik ve beraberliğimizi sorgulayan hatta aşağılayan cümlelerle doluydu ve bir vatandaş olarak o gün de, bugün de diyorum ki, o raporu hazırlayanlar da yargılanmalıdır.
Sayın Erdoğan'a sunulan rapordan birkaç başlık aktarayım;
-Irkçı, şoven ifadelerin dağlardan ve tabelalardan kaldırılması, Andımızın kaldırılması…
-Sürece zarar veren dilin (terör örgütü, bebek katili vb.) bırakılması…
-Öcalan serbest bırakılmazsa bile barışı yönetmesi sağlanmalı. Hiç olmazsa şartları iyileştirilmeli…
-Devlet tarafından haksızlığa uğratılmış tüm kişilerin itibarlarının iade edilmesi,
Şeyh Said, Said Nursi, Seyyid Rıza vb. isimlerin itibarlarının iade edilmesi…
-1937 ve 1938 Dersim soykırımlarının kınanması…
-Etnik ve mezhebi ayrımcılıklara ve asimilasyon politikalarına son verilmesi…
-Bu ülke artık tek din, tek dil gibi söylemleri kaldırmıyor. Tekçilikten vazgeçilmeli. Tek dil, tek millet değil, ortak vatan, ortak devlet denmeli…
-Devlet hem Kürt halkından hem de (yanlış ve eksik bilgilendirdiği için) Türk halkından özür dilemeli…
-Kalıplaşmış deyimlerden vazgeçilmeli: Türk bayrağı, Türk milleti, ne mutlu Türküm diyene, Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur, Türkiye Türklerindir, bir Türk dünyaya bedeldir gibi…
-Anadilde eğitim verilmelidir. Yer isimlerinin iadesi (Dersim, Gever, Çolemerik, Elaziz)
-Cadde, okul, havaalanı gibi yerlerde İnönü, Fevzi Çakmak, Abdullah Alpdoğan, Sabiha Gökçen gibi isimlendirmelerin terk edilmesi…
-Türkiye milletvekilliği, yerel parlamentolar olmalı. Eyalet sistemi, sivil temsilciler meclisi olmalıdır…
-Roboski olayının çözülmesi, Uludere katliamından dolayı özür dilenmeli ve failleri cezalandırılmalı. Geçmişte yanlış yapan yönetici, asker ve polisler yargılanmalıdır…
-Ulus devlet ve kutsal devlet algısından sarf-ı nazar edip, kerim, müşfik, hâdim ve munis devlet anlayışına geçilmeli…
-Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar yanında Kürt Dil Kurumu, Kürt Tarih Kurumu gibi kurumlar da olmalı…
Devlet ve milletimizi bu ve daha fazla maddelerle kınayan, suçlayan, aşağılayan maddeleri hazırlayanlar sözde vatandaş adına endişe duyulan maddeler de hazırlamıştılar.
"Lozan'dan günümüze kadar Kürt halkı kandırıldı, kandırılmaya çalışıldı. Artık kandırılmak istemiyoruz. Yine kandırılacak mıyız? Fail-i meçhul deniyor oysa hepsinin failleri bellidir. Hiç kimse boşu boşuna dağa çıkmamıştır. Birileri bu ülkenin sahibi birileri de misafir değil. Türkiye Cumhuriyeti sadece Türklerin mi olacak? Kürt halkının önderini 4 duvar arasında tutarak nasıl barışacaksınız? Dilinizi değiştirmeden nasıl barışacaksınız? Kürtlerden ziyade Türkler ikna edilmeli. Türk devlet aklı ve vicdanına güvenemiyoruz. Bize bu konuda nasıl bir garanti verilecek? Türkler, Kürtlerle eşit olmak istemiyor…"
Daha birçok başlık var. Ama bunlar yeterli. Şahsen bu maddeleri okurken bile yazanların Türk tarihine, Cumhuriyete, inancımızdan gelen kardeşlik, birlik ve beraberliğimize nasıl bir öfke duyduklarını ben hissettim.
Sayın Savcım! Sen de aynı duyguları hissettiysen buyur o akil denilenlere de dava aç.
Kanunlara göre suçtur, değildir bilmem ama iddia makamı eğer o dönemden deliller üzerinden bir suçlama yöneltiyorsa 'akil insanlar' diye tarif edilen kişiler hakkında da bir iddianame hazırlanması lazımdır, diye düşünüyorum.
Çünkü 'akil' denilen o kişilerin hazırladığı ve Sayın Erdoğan'a sunduğu yüzlerce sahife ve maddelik malum rapor hem devletimizi, hem milletimizi, hem de birlik ve beraberliğimizi sorgulayan hatta aşağılayan cümlelerle doluydu ve bir vatandaş olarak o gün de, bugün de diyorum ki, o raporu hazırlayanlar da yargılanmalıdır.
Sayın Erdoğan'a sunulan rapordan birkaç başlık aktarayım;
-Irkçı, şoven ifadelerin dağlardan ve tabelalardan kaldırılması, Andımızın kaldırılması…
-Sürece zarar veren dilin (terör örgütü, bebek katili vb.) bırakılması…
-Öcalan serbest bırakılmazsa bile barışı yönetmesi sağlanmalı. Hiç olmazsa şartları iyileştirilmeli…
-Devlet tarafından haksızlığa uğratılmış tüm kişilerin itibarlarının iade edilmesi,
Şeyh Said, Said Nursi, Seyyid Rıza vb. isimlerin itibarlarının iade edilmesi…
-1937 ve 1938 Dersim soykırımlarının kınanması…
-Etnik ve mezhebi ayrımcılıklara ve asimilasyon politikalarına son verilmesi…
-Bu ülke artık tek din, tek dil gibi söylemleri kaldırmıyor. Tekçilikten vazgeçilmeli. Tek dil, tek millet değil, ortak vatan, ortak devlet denmeli…
-Devlet hem Kürt halkından hem de (yanlış ve eksik bilgilendirdiği için) Türk halkından özür dilemeli…
-Kalıplaşmış deyimlerden vazgeçilmeli: Türk bayrağı, Türk milleti, ne mutlu Türküm diyene, Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur, Türkiye Türklerindir, bir Türk dünyaya bedeldir gibi…
-Anadilde eğitim verilmelidir. Yer isimlerinin iadesi (Dersim, Gever, Çolemerik, Elaziz)
-Cadde, okul, havaalanı gibi yerlerde İnönü, Fevzi Çakmak, Abdullah Alpdoğan, Sabiha Gökçen gibi isimlendirmelerin terk edilmesi…
-Türkiye milletvekilliği, yerel parlamentolar olmalı. Eyalet sistemi, sivil temsilciler meclisi olmalıdır…
-Roboski olayının çözülmesi, Uludere katliamından dolayı özür dilenmeli ve failleri cezalandırılmalı. Geçmişte yanlış yapan yönetici, asker ve polisler yargılanmalıdır…
-Ulus devlet ve kutsal devlet algısından sarf-ı nazar edip, kerim, müşfik, hâdim ve munis devlet anlayışına geçilmeli…
-Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar yanında Kürt Dil Kurumu, Kürt Tarih Kurumu gibi kurumlar da olmalı…
Devlet ve milletimizi bu ve daha fazla maddelerle kınayan, suçlayan, aşağılayan maddeleri hazırlayanlar sözde vatandaş adına endişe duyulan maddeler de hazırlamıştılar.
"Lozan'dan günümüze kadar Kürt halkı kandırıldı, kandırılmaya çalışıldı. Artık kandırılmak istemiyoruz. Yine kandırılacak mıyız? Fail-i meçhul deniyor oysa hepsinin failleri bellidir. Hiç kimse boşu boşuna dağa çıkmamıştır. Birileri bu ülkenin sahibi birileri de misafir değil. Türkiye Cumhuriyeti sadece Türklerin mi olacak? Kürt halkının önderini 4 duvar arasında tutarak nasıl barışacaksınız? Dilinizi değiştirmeden nasıl barışacaksınız? Kürtlerden ziyade Türkler ikna edilmeli. Türk devlet aklı ve vicdanına güvenemiyoruz. Bize bu konuda nasıl bir garanti verilecek? Türkler, Kürtlerle eşit olmak istemiyor…"
Daha birçok başlık var. Ama bunlar yeterli. Şahsen bu maddeleri okurken bile yazanların Türk tarihine, Cumhuriyete, inancımızdan gelen kardeşlik, birlik ve beraberliğimize nasıl bir öfke duyduklarını ben hissettim.
Sayın Savcım! Sen de aynı duyguları hissettiysen buyur o akil denilenlere de dava aç.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024