Erdoğan, 4. Esnaf ve Sanatkârlar Şurası'nda yaptığı konuşmada, "Emeklilik yaşı geçmiş, prim borçlarını ödeyemediği için sosyal hiç bir haktan yararlanamayan 279 bin 422 Bağ-Kur'luya Halkbank yüzde 0.97 faizle kredi verecek, borç bankaya 36 taksitle ödenecek" dedi. Yandaş, yoldaş medya açıklamayı Bağ-Kur'luya müjde, Erdoğan'ı ise kurtarıcı olarak sundu. Ne müjde ama! Bağ-Kur'lu bankadan kredi çekip borcun ödeneceğini bilmiyor da beyefendi müjdeyi yetiştiriyor. Vatandaş bıkmış ödemekten, nereden ince ise oradan kırılsın noktasına gelmiş. 2011 yılındaki kurtarma kapsamında borçlarını yapılandıran 5.3 milyon kişinin yüzde 48'si borcunu ödeyememiştir. Vatandaş niçin ödeyemiyor, ne halde hal soran var mı? Hizmetkâr medya pireyi deve olarak satıyor, millet de yiyor. Ne büyük ikram... Algı çalışması böyle bir şey?Sayende herkes krediyi öğrendi, 54 milyon kredi kartı ile bankaya mahkûm oldu. Erdoğan; Bağ-Kur borçlularından önce vergi ve SGK primlerini ödeme güçlüğü çekenlere 'banka faizi cezalardan uygun' diyerek vatandaşı bankaya yönlendirmekteydi. Teknik yönlendirme devam ediyor. G-20 toplantısında Obama'nın talebi artırın ifadesi, Başbakan Davutoğlu'nun da talebi artırmak için kredi kartı kullanımını teşvik etme yönünde konuşması, Erdoğan 'gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş' demesi, uygun her fırsatta yabancı paranın gelmesini özendiren çıkışlar yapması, millete birtakım şeyleri hazmettirme çalışmasıdır. Bozacının şahidi şiracı. Al birini vur ötekine. AKP'yi iktidar yapan çevrelerin isteği 12 yıldır usturuplu bir şekilde çaktırmadan vatandaşı bankaya yönlendiriyor. Devleti de, vatandaşı da banka müşterisi yaptı. 2002'de 36 milyar olan toplam kredi hacmi, 1 trilyon 197 milyar 344 milyon TL'ye ulaştı. AKP'nin programı, milletten alıp finansörlere vermek üzerine kurulmuştur. İlk günden beri vatandaştan toplayıp tefecilere aktarmıştır. Bunu tekrar tekrar yapmıştır. Milletin cebinde para tükenince, 'bankadan kredi çek, bana ver' şeklinde zorlamaya varmıştır. İşin özeti, iktidar vatandaşın parasını çekip almıştır. Vatandaşın ayağının altındaki halısını gıdım gıdım çekip almış, bankanın kızgın saçı üstüne itmiştir. Vatandaş, bir ayağını basıyor yanınca kaldırıyor, öteki ayağını basıyor yanınca çekiyor. Vatandaş eriyor, piyasa yanıyor. Defalarca yanlışı ortaya koyduk. İktidarın en büyük yanlışlarından biri ekonominin finansında yabancı parayı esas almasıydı. Hard currency yöntemiyle dövize endeksli para basma yöntemi, faiz ve kur riski taşıyor. Bu yöntem mal ve emeğimizin sömürülmesidir. Yabancı paranın elde veya kasada olması, faizi yüklenmektir. Bir kere daha Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde yazdığı senyorajla emisyonun genişletilmesi, vatandaşın sömürülmesinin önlenmesi ve yabancı paranın istilasından kurtarmanın şart olduğunu anlatmaya çalıştık. Anlayana!
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020