Arap baharının altındaki gerçeği gördünüz mü?

İslam coğrafyasında başlatılan, şeytana pabuç bıraktıracak kadar sinsi ve bir o kadar da kalleşçe düzenlenen deccal fitnesi “Arap baharı” aldatmacasının altındaki gerçek meydana çıkmıştır.
İslam dünyası kendi içinde paramparça edilmiş, halkları birbirine düşman edilmiş, kardeş kardeşi katletmiş, toprakları ve kaynakları tarumar edilmiş, velhasıl herkes kendi derdi ile baş başa bırakılmış, böylece çağların fitnesi ve katili İsrail’in önündeki bütün engeller kalkmıştır.
İsrail için Müslüman kanı akıtmak, işgal etmek, topraklarına toprak katarak büyümek ve güçlenmek için bundan daha elverişli bir zaman olamazdı. Ve bu fırsatı da hiç kaçırmadı. Görünen o ki zaten ABD nin desteğini arkasına almış. Obama seçimden önce bu sözleri vermiş olmalı ki seçimden hemen sonra İsrail vakit kaybetmeden harekete geçerek Gazze’yi vurdu. Gazze’yi vurur vurmaz da ABD gereken desteği vermekte gecikmedi; “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır.”
Filistinlinin sıkıştığında kaçacak ve sığınacak bir limanı olan Mısır’ın eli kolu bağlanmış küresel güçlerin emri altına girmiş, iç karışıklıkla uğraşmakta.
Libya’da kardeşkanı dökülmekte, aşiretler ülkeyi kendi aralarında paylaşmanın peşinde, dünyaya kafa tutacak bir Kaddafi de yok artık.
Arkalarında dağlar gibi duran bir Suriye yok, kendi içindeki hainleriyle uğraşmakta, her gün oluk oluk kardeşkanı akmakta, parçalanmaktan korunmaya çalışmakta.
Arap baharının hamisi Türkiye ise ABD nin merhametine sığınmış, politik mesajlarla olayı geçiştirmektedir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; “ABD'nin de şüphesiz ki İsrail'i ikaz etmesi herkes tarafından beklenmektedir" mesajı vererek adeta havanda su dövmekte...
Başbakan “telefonla Obama ile görüşeceğim” mesajını vermekte; kimin adına olduğu belli olmayan bir diplomasi trafiği sürmektedir…
ABD’den “Türkiye ve Mısır dan Hamas’a baskı yapması” emri gecikmiyor. Bu arada İsrail bırakın havadan füze ve bomba atmayı, basına yansıyan haberlere göre kara harekâtına dahi hazırlanmaktadır.
Arap baharı aldatmacasıyla oyuna gelen ve kendi içinde paramparça olan İslam dünyası artık İsrail için tehdit oluşturmamaktadır. Kendinde, istediği zaman istediğini yapabilecek gücü bulmuştur.
Şimdi Arap baharı ile İslam dünyasının ve İsrail’in bu hale gelmesinde emeği geçenler ellerini vicdanlarına koyup bir muhasebe yapsınlar bakalım. Yataklarında rahat uyuyabilecekler mi? En önemlisi de yarın huzur mahşerde Allah’a hesabını verebilecekler mi?