Askerin uyarısını doğru anlamak

Asker, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın şahsında siyasilere iki önemli uyarıda bulunmuş, hatta bu uyarılarda ülkemizin Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bu kadar tehdit altında olmadığının altı önemle çizilmiş ve tehditler bir bir sayılmıştı.Hatta Büyükanıt Paşa, ilgili merciler dilerlerse önlerine detaylı her türlü delili de koyabiliriz demişti.Genelkurmay Başkanı bu ikazları yaparken, demokrasiye de saygılı olduğunu, siyasetin üzerine düşeni yapacağını umduklarını, kendilerine bir görev düşerse ellerinden geleni yapacaklarını, fakat konu cumhuriyetin temel ilkeleri, bölünmez bütünlüğümüz, egemenliğimiz olunca bu konularda taraf olduklarını ifade etmişti.Bu demokratik ikazlardan sonra siyasilerin gidişatlarında pek bir değişiklik olmadı. Ülkemizi tehdit altında bırakan ve bu tehditleri arttıran tutum ve davranışlar devam etti.Misal vermek gerekirse, Büyükanıt Paşa, özellikle PKK, Barzani ve bu unsurların arkasındaki iradelere dikkat çekmişti, ama siyaset bu konularda askerden farklı olarak yanlış politikalarda ısrarla devam ettiler ve çözüm adına hiçbir adım atmadılar.Asker, bu uyarılardan sonra en azından siyasilerin milleti bölmeme adına uygun bir Cumhurbaşkanı gösterebilir ümidini taşıdı, ama AKP'nin kurmaylarından "Abdullah Gül" isminin çıkması askerde rahatsızlık oluşturdu. Neticede Sayın Gül'ün AB, ABD, Barzani, federasyon, Cumhuriyet, diyalog gibi konulardaki duruşu açık ve netti.Sayın Gül'ün isminin geçmesinin bile toplumda bir anda laik-antilaik ayrışımına neden olduğu miting meydanlarında toplanan yüzbinlerle görülüyordu.Ülkemiz üzerinde hesabı olan Batılıların da basınlarında ortaya koydukları ifadeler, bu ayrımı körükler mahiyetteydi. Hemen fırsat bu fırsat içeriden ve dışarıdan bölünme körükleniyordu, farklı farklı senaryolar bir anda devreye giriveriyordu.Asker, bu bölünme senaryolarına duyarsız kalamazdı. Burada şu noktayı önemle ifade etmeliyiz:Askerin açıklamasında din ya da dindar düşmanlığı yoktur.İfadeleri iyi okumak ve askerin ne demek istediği iyi anlamak lazım, yoksa yanlış anlaşılmalara sebep oluruz.Bakın, açıklamalarda ne deniyor:"Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar.""Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir."Bu ifadeler, askerimizin, dinden yada dindar insanlardan duyduğu rahatsızlık değildir, bilakis din kisvesi altında, milletimizin dini duygularını istismar ederek siyaset yapanlardan duydukları rahatsızlıktır.Çünkü milletimizin yüzde 99'u dinine bağlıdır ve bunu bilen dış güçler dine cephe alarak değil, dini duyguları kullanarak milletimizi etkilemeye çalışmaktadırlar.Son zamanlarda ülkeyi bölme amaçlı misyonerlik faaliyetlerinin dinlerarası diyalog çalışmaları kapsamında, din kisvesi altında yapıldığını ve hatta bazı hocaefendilerin, ilahiyatçıların da bu süreçte aktif rol üstlendiklerini unutmayalım.İşte asker bunlardan rahatsızdır. Asker, diyalog adı altında yapılan taşeronluktan rahatsızdır, asker ılımlı İslam adı altında yürütülen AB ve ABD yapımı projelerden rahatsızdır.Bu bilgiler ışığında, şu ifadeye bir daha dikkat edin:"Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir."Bu anlattıklarımın ispatı, askerin son olarak "özetle" diye ifade ettikleridir:"Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."Yani askerin tek bir derdi vardır: Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinin ilelebet korunması.Milletimizi ve ülkemizi öyle ya da böyle tehdit eden, bölmek isteyen ırkçılık adına da yapsa, din adına da yapsa askerin hedefidir.Ama asker, vatanını ve milletini seven dindar insanları asla hedef olarak seçmemektedir, hatta onların ibadetlerini rahatlıkla yapabilmesi için gerekli koruyuculuk görevini sonuna kadar yapmaktadır.Askeri olmayan işgal altındaki Irak'ta yaşananları da hatırlayarak, askerimizin mal, namus ve dini hayatımızın de teminatı olduğunu asla unutmayalım.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle, "Devleti ve askeri olmayan bir millet sürü olmaya mahkumdur".