Ortadoğu coğrafyasında hem kapital, hem de silahlı işgal ve vahşet had safhaya ulaşmış durumda. Emperyalistler tam zafer için Türkiye ve İran'ın mutlak boyun eğdirilmesi veya yok edilmesi gerektiğini de çok iyi biliyorlar. Bütün gayretleri artık bu yönde…
Ülkemizin ekonomik kuşatılmışlığı artık inkar edilemez bir gerçek. Hükümet ortadaki tabloyu düzeltmek için değişik adımlar atıyor ama her attığı adım kısa bir soluklanmanın ardından daha ağır bir fatura ortaya koyuyor.
Piyasada para yokluğu, üretimin düşmesi, vadesi gelen borçlar, enflasyon, faizler, döviz kurlarındaki sallantı, terör, mülteciler ve olası bölgesel krizler ülkemizin yarınlarının çok zor olacağını gösteriyor.
Bu millet geçmişte daha vahim tablolarda yaşamıştı. Örneğin Kurtuluş Savaşı ve hemen ertesi gün. Ama o karanlık günleri aydınlatan bir lideri vardı Türk Milletinin. İşte o lider karanlıkları çok kısa zamanda tam aydınlığa çevirdi.
Aklama şöyle bir soru geldi; Atatürk bugün hayatta olsaydı bu ekonomik kıriz ortamında ne derdi? Cevabı İzmir İktisat Kongresinin açılışında yaptığı konuşmada buldum (ki, o konuşma ve alınan kararların hepsini hayata geçirmiştir)
O gün Atatürk şöyle hitap ediyordu;
"Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Bu bakımdan en kuvvetli ve parlak zaferimizin bile sağlayabildiği ve daha sağlayabileceği yararlı kazançları belirlemek için ekonomimizin, iktisadî hâkimiyetimizin sağlanması ve sağlamlaştırılması ve genişletilmesi gerekir…
Efendiler, içinde olduğumuz halk devrinin, millî devrin, millî tarihini yazabilmek için kalemlerimiz sabanlar olacaktır. Bence halk devri, iktisat devri kavramı ile açıklanabilir…
Bundan dolayı öyle bir iktisat devri lâzımdır ki, artık milletimiz insanca yaşamasını bilsin, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrensin ve o vasıtalara yönelsin.
Hepimizin isteği şudur ki, bu memleketin fertleri ellerinde örnekleriyle ziraatin, ticaretin, sanatın, emeğin hayatın bir temsilcisi olsun. Ve artık bu memleket böyle fakir ve bu millet değersiz değil. Memleketimize, zenginler memleketi, bu yeni Türkiye'nin adına da çalışkanlar memleketi denilsin…
Efendiler, görülüyor ki, bu kadar kesin ve yüksek bir askerî zaferden sonra bile bizi barışa kavuşmaktan engelleyen nedenler, doğrudan doğruya ekonomik nedenlerdir. İktisadî düşüncelerdir.
Çünkü bu devlet, bu millet iktisadî hâkimiyetini sağlarsa o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve yükselmeye başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatamazlar. İşte düşmanlarımızın, gerçek düşmanlarımızın, bir türlü rıza göstermedikleri budur…
Arkadaşlar iktisadiyat demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir.
Ziraat demektir, ticaret demektir, emek demektir, her şey demektir. Bütün bu konularda şimdi memleket ve milletimizin ne halde olduğunu sizler çok güzel bilirsiniz…
Bugün var olan fabrikalarımızda ve daha çok olmasını umduğumuz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Rahat ve mutlu olarak çalışmalıdırlar ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsinler." (Gazi M. Kemal Paşa Hazretleri Izmir Yollarında, Istihbarat Matbaası, Matbuat Müridiyet-i Umûmiyesi Neşriyatı, Ankara 1339 (1923)
Evet, Atatürk savaş yıllarında ekonomik tam bağımsızlıktan bahsediyor ve gücümüzü ancak böyle kabul ettirir, böyle var, olabiliriz, diyordu.
Atatürk bugün aramızda değil. 80 yıldır Atatürk gibi düşüne bir liderde gelmedi bu ülkenin başına.
Ama şimdi Prof. Dr. Haydar Baş var, Hoca Atatürk var. Milli Ekonomi Modelini ortaya koydu ki, bu millet zillet içerisinde, boyunduruk altında yaşamasın. ABD gibi ülkelerin karşısında boyun eğmesin. Tam bağımsızlığı sağlasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025