Bugün 10 Kasım, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün üzerinden 78 yıl geçti. Yazının başlığı "ATATÜRK'e dönmek", ne demektir?
1920'leri, 30'ları tekrar yaşamak mıdır? Hayır, Atatürk'e dönmek geçmişe değil, geleceğe dönmektir. Geleceğe Atatürk gibi yönelmektir. Atatürk'ün Milli Mücadele'ye başlarken verdiği kararın "milli egemenlik esası", "kayıtsız şartsız bağımsızlık" ilkelerinin tam anlamıyla yaşatılması demektir. Teslimiyetçi değil, mücadeleci olmaktır. Dış ilişkileri eşit koşullarda yürütmek, tek taraflı ödün vermemektir. Türk kalarak ( anlamı: Müslüman Türk Milliyetçiliği / Prof. Dr. Haydar Baş) çağdaşlaşmaktır. Devletin de, vatanın da sahibi olan halkın bireyleri olarak, malına sahip çıkmaktır. Malına karşı sorumluluk duymaktır. Dünya yaşamını akılla yürütmek, rehber olarak bilimi almaktır.
Atatürk'e dönmekte yurttaşlara düşenle devlete düşenleri ayrı ayrı ele alalım;
Yurttaşlara düşen:
Her birey ülkeyi ilgilendiren konularda, sorunlarda, gelişmelerde düşünür olması, düşünce üretmesi, çözümler ortaya koyması; olumsuz gördüğü gelişmelerde ise, duyarlı olması, yasalar çerçevesinde bireysel ve toplumsal tepkisini göstermesidir. Yani demokrasinin bireylerden istediği düşünce ve davranışlara sahip olmasıdır.
Atatürk bu olguya siyasi terbiye adını verir ve "millet işlerinde her bireyin zihni başlı başına meşgul olmalıdır" der.
Şimdi duralım; bireyler ülke işlerine duyarlı olup düşünce üretseydi, Türkiye bugünkü duruma gelir miydi? Yönetenler ülkenin geleceğini ipotek altına alan uygulamaları yapabilir miydi?
Atatürk'e dönmekte devlete düşen;
Milli siyaseti takip etmek. Milli siyasetin amacı, millet ve memleketin huzur ve refahına çalışmaktır. Bu politikanın uygulanmasında dayanak, her şeyden önce kendi gücümüz, sermayemiz, imkânlarımızdır. Ulusal siyaset, kendini dış dünyadan tecrit etmek, işbirliği yapmamak, uluslararası örgütlere katılmamak değildir. Atatürk'ün milli siyaseti bunlara şu koşulla evet der: Devletin bağımsızlığına, ulusun egemenliğine, millet ve memleketin saadet ve refahına zarar verici olmayacak; yapılan işbirliği karşılıklılık (mütekabiliyet) esasına göre kurulacaktır. Yani, say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını.
Bugün Türkiye'nin borçları ciddi tehlikedir. Borç alarak borç ödeme devam ederse dönüşü olmayan bir yola girilebilir.
Bunlara yönelik çözüm içerde değil, dışarıda arandığı için de dışa bağımlılık artmakta, bu oranda bağımsızlıktan ödün verilmekte, Türk ulusunun hayatı, refahı, şerefi korunamamaktadır.
Çözüm Atatürk'e dönmektedir.
Bugün Atatürk'ün yokluğunu varlığa dönüştüren bilge liderin adı BTP Genel Başkanı Prof.Dr.Haydar Baş ve onun sosyal projeleridir; Atatürk'e dönüşü sağlayacak Milli Ekonomi Modeli (MEM) dir.
1920'leri, 30'ları tekrar yaşamak mıdır? Hayır, Atatürk'e dönmek geçmişe değil, geleceğe dönmektir. Geleceğe Atatürk gibi yönelmektir. Atatürk'ün Milli Mücadele'ye başlarken verdiği kararın "milli egemenlik esası", "kayıtsız şartsız bağımsızlık" ilkelerinin tam anlamıyla yaşatılması demektir. Teslimiyetçi değil, mücadeleci olmaktır. Dış ilişkileri eşit koşullarda yürütmek, tek taraflı ödün vermemektir. Türk kalarak ( anlamı: Müslüman Türk Milliyetçiliği / Prof. Dr. Haydar Baş) çağdaşlaşmaktır. Devletin de, vatanın da sahibi olan halkın bireyleri olarak, malına sahip çıkmaktır. Malına karşı sorumluluk duymaktır. Dünya yaşamını akılla yürütmek, rehber olarak bilimi almaktır.
Atatürk'e dönmekte yurttaşlara düşenle devlete düşenleri ayrı ayrı ele alalım;
Yurttaşlara düşen:
Her birey ülkeyi ilgilendiren konularda, sorunlarda, gelişmelerde düşünür olması, düşünce üretmesi, çözümler ortaya koyması; olumsuz gördüğü gelişmelerde ise, duyarlı olması, yasalar çerçevesinde bireysel ve toplumsal tepkisini göstermesidir. Yani demokrasinin bireylerden istediği düşünce ve davranışlara sahip olmasıdır.
Atatürk bu olguya siyasi terbiye adını verir ve "millet işlerinde her bireyin zihni başlı başına meşgul olmalıdır" der.
Şimdi duralım; bireyler ülke işlerine duyarlı olup düşünce üretseydi, Türkiye bugünkü duruma gelir miydi? Yönetenler ülkenin geleceğini ipotek altına alan uygulamaları yapabilir miydi?
Atatürk'e dönmekte devlete düşen;
Milli siyaseti takip etmek. Milli siyasetin amacı, millet ve memleketin huzur ve refahına çalışmaktır. Bu politikanın uygulanmasında dayanak, her şeyden önce kendi gücümüz, sermayemiz, imkânlarımızdır. Ulusal siyaset, kendini dış dünyadan tecrit etmek, işbirliği yapmamak, uluslararası örgütlere katılmamak değildir. Atatürk'ün milli siyaseti bunlara şu koşulla evet der: Devletin bağımsızlığına, ulusun egemenliğine, millet ve memleketin saadet ve refahına zarar verici olmayacak; yapılan işbirliği karşılıklılık (mütekabiliyet) esasına göre kurulacaktır. Yani, say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını.
Bugün Türkiye'nin borçları ciddi tehlikedir. Borç alarak borç ödeme devam ederse dönüşü olmayan bir yola girilebilir.
Bunlara yönelik çözüm içerde değil, dışarıda arandığı için de dışa bağımlılık artmakta, bu oranda bağımsızlıktan ödün verilmekte, Türk ulusunun hayatı, refahı, şerefi korunamamaktadır.
Çözüm Atatürk'e dönmektedir.
Bugün Atatürk'ün yokluğunu varlığa dönüştüren bilge liderin adı BTP Genel Başkanı Prof.Dr.Haydar Baş ve onun sosyal projeleridir; Atatürk'e dönüşü sağlayacak Milli Ekonomi Modeli (MEM) dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023